Zulmün durağı; Doğu Türkistan!
Türkler! Cihanı yedi koldan saran, tarihi boğan ırk.. Maziye bakıp övünç duymalarıyla bile alemi irkilten millet… Oysa ki milliyetçiliğin en masumane şekli yüreklerdeki… Öyle olmasa dünyada Türk’e bunca zulüm varken, yaşar mıydı zulmedenlerden herhangi biri..?
Zulüm diyoruz, orada bir durak var; Doğu Türkistan… Ata toprağı, Türk medeniyetinin beşiği, mirasımız bu gün zapt edilmiş. Varlığımızı besleyen o topraklar şimdi yok edişe şahit… Kandaşlarımız, kan ağlıyor içimize akıtırcasına…
Çin, Doğu Türkistan’ın kendi sınırları içerisinde bulunduğu yalanıyla, atalarından miras kalan korkusunu, yaptığı zulümlerle dindirmeye çalışıyor. Tabi bu yalanın gerçekliği, Türk’ün gördüğü zulmü keyif görenler için mühim değil. Sınırlarına, Türk korkusu’na uzayın şahit olduğu bir sed yapan Çin’in söylediği yalan, sedde kadar… Çünkü Doğu Türkistan, o seddin dışında kalan bölge, bizim tarihte Çin’e bugüne varan korkuları verdiğimiz yer, Çin sınırlarına dahil değil…
Çin bu cüretkar tavrını, bugün sürdürdüğü baskıcı rejimini sağlayan Mao ile aldı. Devrim yolunda her türlü şeyi mubah gören Mao, önüne çıkanları katlederek yaptığı kızıl devrimle, dünyadaki kanlı komünist rejimlere eklendi. Elbette ki bir diğer kanlı rejim ustası Stalin tarafından desteklenen Mao, Doğu Türkistan’da aynı cani devrim ruhuyla, Stalin’in Özbekistan’da, Kırgızistan’da uyguladığı soykırım-işgal planını uyguladı. Bugün Uygur Türklerinin bağımsızlık hakkı cani Çin yönetimi tarafından işgal altında!
Oysa ki o coğrafya bizim bağımsızlık destanlarımızın anasıdır, at koşturup yurt bellediğimiz, dosta güven düşmana korku saldığımız, tarih yazdığımız topraklardır… Şimdi Türklüğün bağrını sızlatan iniltiler işleniyor toprağa…
Bu bölge Saltuk Buğra Han’ın İslam’ı kabul edişiyle, doğudaki serhat bölgesi sayılmıştı. Çin işgalleriyle acı bölgesi haline geldi… Boyun eğmeyen Uygur Türkleri bu işgaller karşısında direnmişti elbette, Hatta Şark-ı Türkistan İslam Cumhuriyeti adıyla yeniden özgürlüklerini kazanmıştılar. Türkistan’ı paylaşma planı yapan Ruslar ile birlikte işgale yeniden başlayan Çin saldırılarına kadar… Mao’nun kızıl devrimiyle ise bugüne varan ve soluk aldırmayan işgal, yurt edindi ata topraklarımızı…
Doğu Türkistan’da bugün Müslüman Uygur Türk'ü çocukları ailelerinden alınıp yatılı Çin okullarına veriliyor…
Doğu Türkistan’da bugün Müslüman Uygur Türk'ü kızları ailelerinden zorla alınıp tacize ve şiddete maruz kalıyor, sürülüyor, zorla çalıştırılıyor…
Doğu Türkistan’da bugün “kardeş aile projesi” adı altında her aileye bir Çinli koyuluyor, muhafız niyetine…
Doğu Türkistan’da bugün Çin nükleer denemelerini yapıyor…
Doğu Türkistan’da bugün bir yok ediş politikası izleniyor, ibadetler yasak ve suçsuzluğa kesilen cezalar kitapları aşındıran Çin işkencelerinden… Minareler ezansız, dil siliniyor, fikir siliniyor, asimile ediliyor, direnişi kırmak için türlü işkencelere maruz bırakılıyor, hapishaneler ve toplama kampları yargısız infaz edilen Uygur Türkleri ile dolu ve uluslararası arenada bunun bir karşılığı yok! Dünya bu duruma sağır, kör ve de dilsiz… Çin bölgeyi gasp etmiş ve dünyaya kapatmış durumda, bunun hakla hukukla adaletle ve de insanlıkla hiçbir ilgisi yok …
Ülkemizle Çin arasında güya dostluk politikaları var, ama ata topraklarımız üzerindeki işgali ve kandaşlarımıza yapılan zulmü bu politikalar etkilemiyor. Biz ancak sloganlarla ses olabiliyoruz canımızın yanışına… Dünya bizim milliyetçiliğimizi tehdit olarak lanse edip, kendi kanlı milliyetçiliklerinin hükmünü sürüyor…
Doğu Türkistan’da bugün feryatlar bizi çağırıyor, Ata toprağı deşilirken Türk’ün vicdanı kanıyor… Duamız Doğu Türkistan, sözümüz Doğu Türkistan, şiirimiz Doğu Türkistan;
“Yazalım gökyüzünün hürriyetine
Bu tarihi yeni baştan..
Çiçeklerin kan, çiçeklerin hoyrat..
Ne kaldı ki sende bu pervasız zulümden
Yeniden mavilere boyanır mı bu bayrak
Bir esaret zinciri sana yazılan her destan,
Seninle, seninle sen olayım, seninle sen olayım Doğu Türkistan...”
Doğu Türkistan ırak değil, nerede bir Türk varsa oradayız ve bir gün mutlak tüm Türkleri şahlandıracak TURAN’dayız işte bu gerçek dahi zulmün kıblesini yıkmaya yeter…