22 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram

Seni Yargıda Kim Kurtardı Sebo?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Uzun zamandır bana bulaşmıyor, iftira atmıyor, şahsımı hedefe koyarak mikropluk saçmıyor, herhalde tövbe etti” diye düşünüyordum. Ama yanılmışım. Geçtiğimiz günlerde yine adımı zikrederek yazı yazdı.

Kim mi?

Aydınlık gazetesinde Doğu Perinçek tarafından fitne üretim köşesi verilen ve meyhane, bar, kumarhane kaçkını olduğu iddia edilen Sebahattin Önkibar…

Bu iddianın sahipleri en yakın arkadaşları ama bizim bu tarz işlerimiz olmadığı için gözümüzle görmedik… Hayatım boyunca ağzıma içki değmediği için yazılarımı hep ayık kafayla yazıyorum ben… Belki de bu müptezelin doğru ve iftira olmayan yazı yazamamasının sebebi bu gibi hayat tarzıdır. Elbette özel hayatıdır ama bu tarzının zararlı yönlerini medyaya yansıtmamalıdır.

Onun en çok bildiğimiz özelliği insanlara iftira atması, hayal dünyasında ürettiklerini gerçek gibi yazmasıdır. Bir konu hakkında o kadar farklı yazılar yazıyor ki, bazen “bunun yazılarını kaç kişi yazıyor?” diye de sormadan edemiyoruz. Bu manada tedavi edilmesi gereken bir hastadır ama sanıyorum ki Doğu Perinçek onun bu halinden faydalanmaktadır. Hakkında neredeyse 20-30 tane yazı yazdım. Hepsi de cevap yazısıydı. Tüm gerçekleri gözüne soktum. Kaç defa rezil ettim. Ama akıl ve ahlak uyumu kuramadığı için hiç oralı olmamaktadır. Bir de yıllardır iftira atmayı, yalan yazmayı meslek edindiği için oturmuş karakterini bozmak istemiyor.

Ortadoğu gazetesinden ayrılışımızı bile Evet bundan böyle Yıldıray Çiçek isimli, “ Ne idim Ne oldum” şımarığı olan malum çocuk artık Ortadoğu gazetesinde yazamayacak. Bahçeli’nin yakın çevresinden dinledim, kaleminin kırılma gerekçesi, önüne gelen herkese sövmesi. O kadar ki onun adına ödenen küfür tazminatları Devlet Bey’e illallah dedirtmiş.” şeklindeki bir iftirayla yorumlamıştı. Yalanı malum organında(!) patlayınca bu sefer “Yıldıray Çiçek dahil, Ortadoğu gazetesinden ayrılmaların perde arkası bu proje imiş... Gazetenin adı da dinlediğime göre Türkgün olacakmış! “ cümlelerini yazmak zorunda kalmıştı. Bu müptezelin hali “Çevir kazı yanmasın” halidir.

“Devlet Bahçeli’ye yakın çevresinden dinledim Ortadoğu gazetesinden kovuldu” diyen de bu müptezel, “Devlet Bahçeli’nin kurduğu Türkgün isimli gazetede yazacakmış” diyen de bu müptezel… Bu tür iftira yazıları yazdığında da ‘Ya kaynakların şeref yoksunu, ya sen’ dediğimizde de mahkemelerden kendi lehine karar bekliyor.

Meyhane, bar, kumarhane kaçkını olduğu iddia edilen bu yazar bozuntusu, bu iftiralarında çuvallayınca da “AKP destekli MHP gazetesi Türkgün” iftirasını atmıştı. Yani adamda iftiranın sınırı yok. Onu tutturamayınca buna, bunu tutturamayınca ona geçiyor. Tüm yazılarını işte böyle yazıyor. Doğu Perinçek de böyle birini gazetesinde yazdırmaya utanmıyor işte… Ne de olsa “Aydınlık iftiranın merkezi” diye düşünüyor herhalde?

Bu müptezel Önkibar, geçtiğimiz gün “Yargısı rehin alınmış ülke” başlıklı bir yazı kaleme almış ve benimle olan mahkemesinin kararını eleştirmiş. Oysa kendisine yönelik yazdığım her yazım iltifat cümleleriyle doludur(!)

Madem “Yargısı rehin alınmış ülke” konusunu kendi açtı. Ben de merak ediyorum. Bu Önkibar’ın yanında çalışan bayana yönelik bir taciz olayı vardı bunu hangi yargı mensubu kapattı ve bunun kapanması için kimler aracı oldu?

Tacize uğrayan Yeniçağ gazetesi çalışanı Selda K. “2005 yılından itibaren Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilciliği’nde muhabir olarak çalışmaktayım. Bugüne kadar hiçbir sorun yaşamadığım ve "ailem" olarak gördüğüm Yeniçağ Gazetesi’nde, Sabahattin Önkibar’ın Ankara Temsilciliği’ne getirilmesiyle birlikte sorunlar yaşamaya başladım. 2007 yılının Ekim ayında başlayan süreç, 2009 yılının Ağustos ayına gelindiğinde dayanılmaz bir psikolojik baskıya dönüştü. Bu süreci ayrıntılarına girmemek kaydıyla özetlemek istiyorum.

Gazetenin Ankara Temsilciliği’ne getirilen Sabahattin Önkibar, 2007 yılı Ekim ayından itibaren şahsıma yönelik sözlü cinsel tacizlere başladı. İş gerekçesiyle beni odasına çağıran Önkibar, evli olduğumu bilmesine rağmen bana önceleri "dolaylı", daha sonra ise "doğrudan" ahlaksız tekliflerde bulunmaktan çekinmedi. (Bunların ayrıntıları mahkeme sürecinde dile getirilecektir.) Kendisine yaptığım itirazları, namusuma ve iffetime yönelik ortaya attığı asılsız ve mesnetsiz iftiralarla refüze etmeye çalıştı. Daha önce çalıştığım bir işyerinde yaşadığımı iddia ettiği tamamen asılsız, dayanaksız ve ahlaksız iftiraları ciddiye almadığımı gördüğü halde, bu karalama kampanyasını işyerinde de sürdürdü. İşyerinde olmadığım saatlerde, çalışma arkadaşlarıma şahsımla ilgili "ahlaksız" imalarda bulunarak adımı lekelemeye çalıştı.

Bütün bunlar sürerken; 2009 yılında "muhabir" olarak aldığı ve aile olarak da "yakın" olduğu Önsel Ünal adlı şahsın tarafıma söyledikleri olayın daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına neden oldu. Önsel Ünal Azerbaycan’daki bir görev sırasında bana; "Sabahattin Önkibar seni yoklamamı istedi. Bak bakalım bu kadından ’iş’ çıkar mı? Dedi. Zaten Sabahattin abim öyledir. İstediğini hemen direk söyler adamın yüzüne" şeklinde bir açıklama yaptı. Daha sonra bu açıklamayı yaptığını reddeden bu muhabir, bu kez taktik değiştirerek benimle ilgili işyerindeki bir başka arkadaşımla ilgili bir "dedikodu" ortaya attı. İşyerine yerleştirdiği casus muhabiri aracılığıyla şahsımdan kendisine "İş çıkmayacağını" anlamış olduğunu tahmin ettiğim Sabahattin Önkibar da olaya bu aşamadan itibaren dahil olarak bana yönelik sözlü saldırılarının dozunu artırdı.” şeklinde açıklamalar yapıp, Önkibar’ı mahkemeye verdiği halde takipsizlik kararı nasıl verilmişti?

Bu kadar detaylı ve şahitlere dayalı taciz olayı nasıl kapatılmıştır?

Biliyorsunuz Yeniçağ gazetesi FETÖ’ye yakın bir gazete idi. FETÖ’cü işadamları gazetede cirit atıyordu.  Gazetede Fethullah Gülen’i eleştirmek bile yasaktı. Gazetenin dört yazarı sırf Fethullah Gülen’i eleştirdi diye kovulmuştu. Bu Önkibar bile “Fethullah Gülen’i eleştirdim diye kovuldum” açıklamasını yapmıştı. Yeniçağ gazetesinin itibarını kurtarmak adına, bu dosyanın kapatılmasında yargının FETÖ ayağı mı etkili olmuştu acaba?

Yok, eğer tacize uğradığını iddia eden bu bayan iftira attıysa, o bir ceza almış mıdır?

Kendisine hak ettiği iltifatları yaptığımız için yargıdan ceza almamızı isteyen bu Önkibar, bu olayda nasıl yırttığını anlatsın bakalım, belki bizim de yargıya yönelik eleştirilerimiz olacaktır. Ne diyelim şimdi, ona bir de “taciz kaçkını” sıfatını mı ekleyelim?

Benimle uğraşma, yazılarında adım dahi geçmesin, MHP’ye ve Lideri Devlet Bahçeli’ye iftira atma seni maymuna çeviririm. Sonra kendi başına, elinde muzla oynar durursun Önkibar…

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *