Uyanış, Diriliş, Direniş…
Lenin Meydanı… Bütün SSCB ülkelerinin en büyük meydanın ismi böyle adlanırılırdı. Sovyet Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün de en güzel ve en büyük meydanı da Lenin’in ismiyle bağlıydı. Hazar’ın sahilinde yerleşen bu meydan çok tarihi anların şahitliğini yaptı. İşgalci Sovyet liderlerinin konuşmalarını dinledi, miting, nümayiş, yürüyüşlerin tanığı oldu, özgürlük isteyen bir millete kucak açtı, ismini değiştirip, azadlık haykıran bir millete ‘Azadlık’ oldu, uyanan Azerbaycan halkına aylarca ev sahipliği yaptı, direnişin simgesi oldu, Şehit ağırladı, Şehit ağladı, dirilişi yaşadı halkıyla beraber.
1988 kasımından 100 binlerle Azerbaycan Türkü Sovyet başçılarının özellikle Mihail Gorbaçov’un Azerbaycan aleyhine yürüttüğü siyasete ve kendilerine uygulanan Ermeni zulmüne itiraz olarak meydanlara aktılar. Tarihe ‘Meydan Harekatı’ olarak geçen bu olay Sovyetlere ilk toplumsal ve geniş çaplı itiraz ve tepkiydi. Artan Ermeni vahşetine yönetimin sessiz kalması aslında her şeyi açık şekilde ortaya koymaktaydı.
Aslında her şey Şuşa’daki Tophana (Tophane) ormanındaki asırlık ağaçların Ermeniler tarafından kesilmesiyle başladı. Ağacına, yeşilliğine dokunulmasını hazmetmedi halk. Taşıyla, toprağıyla, ağacıyla dokunulmazdır vatan. Ağaçların kesiminin durdurulması için başlanan mitingler Meydan Harekatı'na, daha sonra ise Milli Azadlık Harekatı'na dönüştü.
Bununla yetinmeyen Ermeniler şiddetten vazgeçmek bilmediler. Tarihi Batı Azerbaycan toprakları olan şimdiki Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin sürülmesi ve Karabağ bölgesinin işgale başlaması insanların haftalarca meydanlarda kalmasına sebep oldu. Aralık ayının sonuna kadar devam eden mitinglerde Azerbaycan halkı çocuğuyla, kadınıyla, yaşlısıyla, erkeğiyle birlik, beraberlik sergilediler. Gün geçtikçe artan kalabalık, Azerbaycan tarihinin yeni sayfasını yazdılar, hatta yeni tarihin temellini attılar.
Bu olanlar karşısında tedirgin olan Sovyet liderleri kendilerine has kararlar aldılar. Önce ohal ilan edildi, daha sonra ordularını Bakü’ye getirerek büyük bir kısmını meydana yerleştirdi. Bir nevi toplanan kalabalığı korkutmak ve gözdağı vermek istendi. Fakat meydanda olan halk engellere aldırış etmeden adeta orduya karşı kendi meydanında meydan okudu. Kimsede korku yoktu, bu bir halk harekatı ve Milli Azadlık harekatıydı.
Aralık ayında hususi bir emirle miting iştikakçılarına sert müdahale ettiler, bir kısmını meydandan zorla çıkardılar, bir kısmını da gözaltına aldılar. Lakin bu baskılar ve Sovyetlerin art arda Azerbaycan karşıtı politikaları harekatın yükselmesini önleyemedi. Halk meydanda ateş yakıp, çadır kurup geceleri bile nöbet yaptılar. 1918-1920 yıllarında kurulan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin Üç renkli bayrağı da ilk defa Azadlık Meydanı'nda halkı selamladı. Yüz binlerce insan ilk defa öz bayrağını gördü. Artık orak çekiçli bayrağa gerek kalmamıştı.
Elçibey ve dava arkadaşları tarafından 1989’da kurulan Azerbaycan Halk Cephesi bu işin öncülüğünü yaptı. Yükselen bağımsızlık sesini boğmak, harekatçıları hapis ve işkenceyle yıldırmak istediler. Sönmeyen bu ateş daha da alevlendi, uyuyan bir milletin dirilişi oldu. Bu olaylar Azerbaycan'da bir ulusal kurtuluş hareketi olarak kabul edildi ve ülkenin istiklal ve bağımsızlığında önemli bir faktör haline geldi.
1988 senesinin 17 Kasım'ından başlayan özgürlük harekatı bağımsız Azerbaycan’ın temelini attı. 1992 yılından bu yana Azerbaycan’da 17 Kasım, Milli Dirçeliş (Uyanış) Günü olarak kutlanıyor.
Milli Dirçeliş Günü'n kutlu olsun can Azerbaycan!