23 Aralık 2024
weather
6°
Twitter
Facebook
Instagram

AYM neden mi haksız?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
AYM neden mi haksız?

Mahkemeler milletin vicdanıdır.

Devlet ve toplum arasında yapılan sözleşmelerin esas dayanağı da budur. Milletin vicdanı kişiden kişiye göre değişmez, çünkü milli vicdan her şeyden önce devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü üzerine inşa edilir. Hakimler de kararlarını anayasada düzenlenen bu kanunlara göre verir, yani milli vicdanın gereğini uygular. Bunun tersi yönde verilecek bir karar da anayasaya aykırı hareket etmektir.

Anayasa Mahkemesinin Gezi hükümlüsü TİP’li Ş.Can Atalay ile ilgili verdiği “hak ihlali” kararı da milletin vicdanıyla çelişen kararlarının son örneğidir. Bu karar üzerine Yargıtay’ın yaptığı iki açıklamada AYM’yi anayasaya uygun hareket etmeye, yani milletin vicdanını esas almaya davettir.

Teröristbaşı Öcalan’dan terörist Selahattin Demirtaş’a kadar “hak ihlali” kararı veren ve tazminat cezası ödenmesine hükmeden AYM, denetimsiz olmasının verdiği pervasızlıkla vicdanları kanatmaya devam etti. Milletin vicdanı şehitlerin ve ailelerin yanında yer alırken, AYM teröristleri koruyan kararlar aldı. PKK’nın uzantısı HDP ve türevleri hakkındaki kapatma davasını görmezden geldi.

AYM’nin sicilinin bozukluğu Ş.Can Atalay kararında da devam etti. Yargıtay’ın cevabıyla başlayan siyasi tartışmalarda da bunun yeni anayasa için bir taktik ya da AYM’nin yapısını değiştirmek için basılmış bir düğme olarak gören basit tezler öne sürüldü. AYM’nin hukuksuzluğu çeşitli kılıflarla örtülmek istendi.

Ş.Can Atalay’ın “anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs suçuna yardım” suçundan aldığı 18 yıl hapis cezası kararının Yargıtay tarafından “kesinleşmiş” olmasına rağmen, AYM tahliye edilmesini istedi. Gerekçe olarak da 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimlerde milletvekili seçilmiş olmasını ve Anayasa’nın 83. maddesinde "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz" ifadesini gösterdi.

Bu durum, her ne suç işlemiş olursa olsun bir kişinin milletvekili seçilmesi halinde işlediği suçlardan arınması anlamına geliyordu. Milli vicdan bunu kabul edemezdi! Onun için aynı maddenin devamında, “Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır” ibaresi yer aldı.

Anayasanın 14. Maddesinde de “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz” ifadesiyle bu durum netlik kazandı.

Yani, bir kişinin milletvekili seçilmesi onun, ne zaman işlediğine bakılmaksızın “devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne” kasteden bir suçunun üzerinin örtülmesini sağlamıyor. Milli vicdan da zaten bunu emrediyor!

AYM, yok saydığı 83. Maddenin devamı ve 14. Madde ile hem yetkisini aşarak bireysel başvuru yolu kapalı bir dava hakkında karar veriyor, hem yasayı kendine yontuyor, hem de milli vicdanla ters düşüyor. AYM bununla da yetinmeyip TBMM üzerinde bir vesayetçi gibi davranıyor. Yargıtay da zaten bunun için AYM hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Kime şikayet ediyor? Tabi ki milli vicdanın kendisine…

AYM’nin kararına göre PKK’lı terörist elebaşları Cemil Bayık, Murat Karayılan, Duran Kalkan gibileri de milletvekili seçilmesi halinde işledikleri suçlardan azade sayılıyor.

Binlerce evladımızı şehit eden bu teröristlerin elini kollunu sallayarak gezmesine zemin hazırlayan AYM kararına sizin vicdanınız el veriyor mu? Vermiyorsa; AYM anayasayı çiğniyor. Veriyor diyorsanız; siz anayasayı çiğniyorsunuz!

Milli vicdanın karşısında durarak, 15 Temmuz’u “tiyatro” olarak tanımlayan CHP, Yargıtay’ın AYM hakkında suç duyurusunda bulunmasını “darbe” olarak görüyor. Milli iradenin yüzde 50+1 ile seçtiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da “darbeci” olarak niteliyor.

İP Bursa milletvekili Selçuk Türkoğlu da TİP’li Ş.Can Atalay’ı cezaevinde ediyor. 35 şehirde meydana gelen Kobani olaylarının baş destekçisi Ş.Can Atalay’ı… Yetmezmiş gibi partisi de Hakimler Savcılar Kurulu’nun önüne giderek anayasa kitapçığı bırakıyor ve suç duyusunda bulunuyor. Yargıtay’ı şikayet ediyor. Vatansever ve milliyetçi olduğunu iddia eden parti, devlet düşmanı birini koruyup kollamak için seferber oluyor. HEDEP, DEVA, Gelecek, Saadet Partisi de aynı telden çalıyor.

Görünürde Yargıtay, AYM’ye karşı hukuk mücadelesi veriyor.

Aslında olan ise; Milli vicdan, kendisini ortadan kaldırmak isteyenlere karşı kendini koruyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *