MİT’in Kamışlı mesajı
Suriye’de oluşan yeni gerçeklik sonrası birçok ülke mevcut gelişmelere göre pozisyon almak için harekete geçti. Esad’ın koruyucu melekleri Rusya ve İran, ABD, BM Yetkilileri, Fransa, İngiltere, Almanya, Çin gibi ülkeler başta olmak üzere birçok ülke oluşacak yeni yönetim ile görüşmeye hazır olduklarını ve bölgedeki muhalif unsurlarla iletişim sağladıklarını açıkladılar. Suriyeli muhaliflerin çatı örgütü olan HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ve onun lideri Ahmet El-Şara (Ebu Muhammed El-Colani) ile diyalog kurma sırasına girdiler.
Suriye’nin geleceğinde rol almak ve Ortadoğu ile ilişkilerine yeni boyut kazandırmak isteyen ülkelerin ilk durağı ise Ankara oldu. Türkiye’nin bölgedeki etkisi ve nüfuzunun reddedilemez bir gerçek olduğunu gören ülkelerin başkanları günlerdir Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon trafiği halindeler. 20 Ocak’ta görevine başlayacak olan ABD Başkanı Trump da Türkiye’nin bölgedeki gücünden “anahtar” olarak bahsetti ve Suriye’deki mevcut durumun Türkiye’nin zaferi olduğunu söyledi. İsrail’in saldırılarına maruz kalan Lübnan Başbakanı Necib Mitaki ise Ankara ziyaretinde yaptığı açıklamada bölgenin huzur ve güvenliği için önce “Allah’a sonra Türkiye’ye güvenilmesi gerektiğini bir kez daha gördüklerini” ifade etti. Türkiye’nin hem bölgesel hem de küresel gücü karşı konulamaz bir realiteye dönüştü.
Türkiye’nin yanı başında bir terör devleti kurma girişimlerinin hayal olduğunu gören ABD ise uzun süredir imajını sarsmadan Suriye’den çekilmenin yolunu aramaya başlamıştı. Suriye’de oluşan yeni durum bu çekilme için ABD’nin arayıp da bulamadığı bir kılıfa dönüştü. Ancak bölgedeki hâkimiyetini vekâlet unsurlarıyla devam ettirme isteğinden de vazgeçmedi. PKK/YPG terör örgütüne olan desteğini devam ettirmek için “DEAŞ ile mücadele” gerekçesini öne sürdü.
Türkiye’nin hem DEAŞ hem de PKK terör örgütüyle mücadele kararlılığını yinelemesi ABD’yi farklı bir arayışa itti. Fırat’ın batısından temizlenen veya çekilmek zorunda kalan PKK/YPG’nin Fırat’ın doğusunda ve Ayn-el Arab’da kendini koruma altına alması için kendi flamalarını indirip yerine Suriye’nin yeni bayrağının çekilmesi talimatını verdi. Bu kamuflaj bile PKK/YPG terör örgütünü kurtarmaya yetmedi. PKK/YPG’nin ele başlarından Ferhat Abdi Şahin Ayn-el Arab’da silahtan arındırılmış bir bölgenin oluşturulması için hazır olduklarını açıkladı.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve yeni yönetimde herkesin temsil edildiği bir modelin benimsenmesinden yana olduğunu açıklayan Türkiye’nin bu tavrı Suriyeli muhalif grupların da tez ve talebine dönüştü. Yani Suriye’de oluşan yeni gerçekliğin temel politikası terörden arındırılmış, toprak bütünlüğü korunmuş ve herkesin temsil edildiği bir Suriye oluşturmaktı. Bu doğrultuda Türkiye’nin eğitip donattığı Suriye Milli Ordusu PKK/YPG terör örgütünün her ne pahasına olursa olsun Suriye’den temizleneceğini açıkladı. HTŞ ise PKK/YPG terör örgütünün en kısa zamanda Haseke ve Rakka’da ya kendini feshedip silahları bırakması ya da operasyon yapacaklarını açıkladı. ABD’nin yıllardır Türkiye’nin terörle mücadelesine karşı kullandığı kılıf artık yeni gerçeklikte de kabul edilemez bir durum haline geldi. Yani PKK/YPG terör örgütüyle sadece Türkiye değil aynı zamanda Suriye’nin de mücadele edeceği bir dönem başladı. Irak’ta da terör kilidinin kapandığı göz önüne alındığında küresel emperyalizm tam anlamıyla bölgede kapana kısıldı.
ABD artık PKK/YPG’yi teslim etmekten başka çaresinin kalmadığını gördü ve Trump’da bu sebeple “askerinin ölmesini istemediğini” açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Bilinken’in Türkiye ziyareti ve yakın zamanda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, “ABD'nin PKK/YPG'ye verdiği destek nedeniyle Türkiye ile ABD arasında bir çatışma olmaması için çaba sarf ediyoruz. Bu işi diyalogla çözmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullanması ABD’nin bölgedeki yeni gerçekliğe ayak uydurmaktan başka çaresinin kalmadığını gözler önüne serdi.
Suriye’deki PKK/YPG terörüne karşı formülün şifrelerini ise Mili Savunma Bakanlığı, “PKK/YPG terör örgütü silah bırakana, içindeki yabancı savaşçılar Suriye'yi terk edene kadar terörle mücadele kapsamında hazırlıklarımız ve tedbirlerimiz devam edecektir” açıklamasıyla verdi.
Bölgede yeni alan bulma umudu taşıyan ya da yeni bir toparlanma hamlesi oluşturmaya çalışan PKK/YPG’nin, Irak’ın ülkesine sığınan Esad rejimi askerlerini geri gönderme kararını da dikkate alarak hareket etmesi gerekir. Terör örgütlerinin Türkiye-Suriye-Irak üçgeninde tutunma şansı kalmadı. Tel Rıfat ve Münbiç’ten sonra PKK/YPG’nin Kamışlı’ya kadar süpürüleceği çok kapsamlı bir harekâtın icra edileceği görülüyor. MİT’in ABD’nin kontrolünde PKK/YPG’yi koruma altına aldığı Kamışlı’ya yönelik operasyonlarını artırması bu mesajı veriyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın yakın bir zamanda Rakka, Haseke veya Kamışlı’da Suriye Milli Ordusu komutanlarının kullandığı aracın içinden çıkarsa kimse şaşırmamalıdır.