Çanlar Akşener için çalıyor
Genel Başkan Meral Akşener’in, aile üyelerinin, özel kaleminin banka hesaplarını inceletmek; partide görevli bir bayanı taciz etmek suçlamalarıyla hakkında kesin ihraç talep edilerek disipline sevk edilen İP Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır TV100’e çıkarak bütün iddialara cevap verdi.
Programı izleyen herkes para ilişkileri, taciz, tecavüz, iftira, kumpas gibi kirli sıfatların İP’in etrafını nasıl dalga dalga sardığını gördü.
Meral Akşener ve yakın ekibi tarafından Ümit Dikbayır’a yöneltilen en büyük suçlamalardan birisi “taciz, tecavüz” konusu.
Dikbayır bu iddianın merkezindeki partili kadınla ilgili her türlü kaydın, kendisinin ve kadının geçmişe dönük HTS kayıtlarının ortaya çıkarılmasını istiyor.
Aslında Meral Akşener’e çok yakın bir isimle bahsi geçen kadının partide yasak bir ilişki yaşadıklarını, bu ilişki kendisi tarafından öğrenilip gerekli uyarılar yapıldıktan sonra kadının görevine son verildiğini, bu olayın 5 yıl önce gerçekleştiğini, şimdi kendisi Meral Akşener’le ters düştükten sonra mevzu bahis kadının partiye yeniden işe alınmakla kandırılıp kendisi hakkında yalan beyan vermeye ikna edildiğini söylüyor.
İddialar yenilir yutulur cinsten değil.
Bir parti örgütünden ziyade suç örgütünün eylemleri gibi!
Ümit Dikbayır’ın kendi iddialarının doğruluğunu ispat etmek için HTS kayıtlarını, belge ve bilgileri işaret etmesi, kamuoyunun desteğini kazanmasında etkili.
Kendisi MHP’de il başkan yardımcılığı, üst kurul delegeliği yapan, Meral Akşener’in öncülüğüyle 1 Kasım 2015 sonrasında başlatılan değişim sürecinden sonra dalından kopan yapraklardan birisi.
Meral Akşener onu “kuzenim” diye tanıttı ancak Ümit Dikbayır, Akşener’le aralarında herhangi bir akrabalık bağının olmadığını açıklıyor.
MHP’deki değişim sürecinde Meral Akşener’in telefonla irtibat kurduğu delegelerden birisinin de kendisi olduğunu, o telefon görüşmesinde Akşener’in aralarında bir akrabalık olduğunu dile getirdiğini, buna rağmen MHP Genel Merkezi’ne gönderilen imzalar arasında kendi imzasının bulunmadığını, MHP’den 5 ay sonra istifa ettiğini, İP’in kuruluş çalışmalarına destek verdiğini, İP kurulduktan sonra da kendisini “kuzen” olarak tanıtan genel başkanının sözü yere düşmesin diye bir şey demediğini söylüyor.
Ümit Dikbayır’ın iddialarından bir diğeri Meral Akşener’in özel kalem müdürü olan Esma Bekar’ın Sakarya’dan üç kişi ayarlayarak kendi danışmanına “Dikbayır’ın arabasına böcek koy” diyerek ajanlık teklif ettirmesi.
“Ajanlık, dinleme, takip” Meral Akşener’in kısa süren İç İşleri Bakanlığı döneminden aşina olunan konular.
2 Temmuz 1997 tarihli Hürriyet gazetesinde “Türk Watergate’i” başlığıyla çıkan haberde “İçişleri eski Bakanı Meral Akşener’in ordunun içine casus sokarak bilgi topladığı ortaya çıktı” ifadeleri yer alıyordu.
Ertesi gün çıkan “Garnizonlar Gözetlenmiş” başlıklı haberde de “Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’in göreve getirdiği Bülent Orakoğlu bazı askeri birlikleri polisin istihbarat elemanlarıyla gözetletti. Bu ajanlar birliklerdeki hareketleri, giriş ve çıkışları rapor etmeye başladı” deniliyordu.
İP Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır’ın, özel kalemi üzerinden kendisini dinletmekle itham ettiği Meral Akşener 26 yıl önce benzer olaylarla basının gündeminde yer buluyordu.
Hürriyet’in 18 Aralık 1998 sayısında bu kez Ertuğrul Özkök Meral Akşener’in İçişleri Bakanlığı görevi esnasında Devlet Bakanı Güneş Taner ve Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin’le yaptığı konuşmaları dinlettirip teybe aldığını yazdı.
1 yıl boyunca Hürriyet’in telefonlarını dinleterek suç işlediği ortaya çıkan Meral Akşener kendisini “Kasetler bana yollanan bir paketten çıktı. Bunları hangi vatansever yolladıysa ondan devam etmesini rica ediyorum” şeklinde savunmaya çalıştı.
Ama teknik takip gerektiren bir dinlemenin sıradan vatandaş tarafından yapılıp kendisine gönderildiğine yargıyı inandıramadı.
Akşener telefonunu dinlettiği Hürriyet Yazarı Sedat Ergin’e eski parayla 15 milyar tazminat ödemeye mahkûm edildi. Tazminat ödemelerinden dolayı maddi anlamda çok zor günler geçirdi.
Yeniden Ümit Dikbayır’ın ifadelerine dönelim.
Ümit Dikbayır İP’in seçim kampanyasının Meral Akşener’in elektrik mühendisi olan oğlu Fatih Akşener tarafından yönetildiğini, Fatih Akşener’in seçim sonrasında her birinin içinde 200 bin TL’nin yer aldığı 7-8 tane İYİ Parti poşetiyle kendi ekibine para dağıttığını söylüyor.
Dikbayır, İP’in Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sedat Aksallı’nın milletvekillerinden usulsüz para topladığını, daha sonra toplanan paraları Meral Akşener’in özel kalem müdürü Esma Bekar ve kocasına verdiğini, bunu kendi ağzından duyduğunu da söylüyor.
Akçeli işler, Meral Akşener’in yakasını bırakmayan konulardan birisi.
Cem Uzan da “Meral Akşener’in oğlunun ve eşinin Ekrem İmamoğlu’yla ticari ilişkileri var” şeklinde konuşmuştu.
Ümit Özdağ “Belediyelerden gelen çantalara, ihalelere ve işler karşılığında İYİ Parti’nin onurunu sattınız” diyerek İP’ten istifa etmişti.
Biraz daha geriye gidelim.
3 Ekim 1999 tarihli Hürriyet haberinde şu ifadeler yar alıyordu: “DYP’de Tansu Çiller muhaliflerinin iddialarına cevap vermek için hazırlanan kitapçıkta Meral Akşener’in bir genelev patroniçesinden milletvekili olmak için 2 Milyon 600 bin Dolar rüşvet aldığı iddia edildi.”
Ümit Dikbayır’ın 2 saat süren programında birçok iddia daha var. Onu dinlerken aklıma İP’in kuruluş sürecinde kaleme aldığım bir yazının son satırları geldi: “İYİ’nin kimler tarafından ileri sürülen bir proje olduğu anlaşıldıkça “Vardık kebap kokusuna gördük eşek dağlıyorlar” diyerek pul pul dökülecekleri de şimdiden aşikârdır!”
Ve bugün İP etrafa pis kokular yayan, aklı olanın kaçıp kurtulduğu bir parti durumunda. Meral Akşener’in meşruiyeti ise artık fazlasıyla tartışmalı...