Gazze için alın yazısı saati
GAZZE İÇİN ALIN YAZISI SAATİ
Geçen 40 yıl. Ne vuranda, ne vurulanda, ne de izleyende; pek değişen bir şey yok.
-0-
Ve Kudüs Şehri. / Gökte yapılıp yere indirilen şehir.
Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri. / Altında bir krater saklayan şehir.
Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi. / Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi
Hani Şam´dan bir şamdan getirecektin / Dikecektin Süleyman Peygamberin kabrine
Ruhları aydınlatan bir lâmba / İfriti döndürecek insana:
Söndürecek canavarın gözlerini / İfriti döndürecek insana
Ve Kudüs’ü terk ettiğin o ikindi / Birinci Cihan Harbi günü vakti
Kan sızdırıyor kaburga kemikleri / Karlı dağlardan indirdiğin atların
Bir evde perdeyi indiriyor bir kadın / Mahşerin perdesini kıyametin perdesini
Ağlıyor yere inen saçları / Göğü yırtan kefen beyaz elleri
Ve Kudüs şehri. / Gökte yapılıp yere indirilen şehir.
Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri. / Yeşile dönmüş türbelerin demiri
Zamanın rüzgâr gibi esen zehriyle / Ve yatırlar patır patır kaçıyor geceleri
Boşaltıyorlar işgal edilmiş bir şehri boşaltır gibi / Kaçıyorlar Lût şehrinden kaçıyor gibi
Tuz heykele dönüşmemek için Tanrı gazabıyla / Susmuş minarelerin azabıyla
Yıkılmış cami kubbelerinin ıstırabıyla / Ve şehit kemiklerinin bakışı bir başka bakış
Artık burada taş bile durmak istemez / Ve ayı görmek istemez zeytin ağaçları
Eğilerek selâmlamazlar hilâli hurmalar / Artık ne Zekeriya ve ne İsa var
Sararmış bir tomar mı mucizeler / Ölülerin dirilişi şifa veren kelimeler
Ve ne de Miraçtan bir iz / Yerden yükselen kaya
Ve Kudüs şehri. / Artık yer şehri, toprak şehri.
Bakır yaprakların, çelik göğdelerin, acımasız yüreklerin / Demir köklerin, tunçtan ve uranyumdan dalların.
Kurşundan çiçeklerin şehri. / Gülle kusuyor ana rahmi
Bomba parçalıyor beynini bebeğin / Tanklar saldırıyor evlere bir anda ev yok tank var
Uçak var gök yok utanç var / Ve kime karşı bütün bunlar
Masum Müslümanlara karşı / Binlerce yıl oturdukları yurtta kalmak isteyenlere karşı
Ve kim tarafından bütün bunlar / Romanın, Babil’in, Asur’un ve Firavunların
Ve nice milletlerin zulmünü görenler tarafından / Zalime olan öcünü mazlumdan almak
Zalim olmak ve en zalim olmak / Ve artık ne İbrahim ne Yakup ve ne Musa var
Tersinden okunan Tevrat hükümleri / Karaya boyanmış mezmurlar
Ve Kudüs şehri. / İçiyle ve ruhuyla suskun
Göklere kaçmış hayaliyle / Bir pervane gibi ışığa uçmuş gönlüyle
Bir başka âleme göçmüş hakikati / Tanrı katına varmış
İki elini kavuşturup divana durmuş / Hüküm istemiş
Yeryüzüne yeryüzü kadısına / Hüküm ki:
Haksız yere bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir / Ve haksız yere insan öldürenin cezası ölüm
Ve fitne, arzı fesada verme, daha büyük suç adam öldürmekten / Fitne bastırılıncaya kadar savaşın!
Yeryüzünden fesat kalkıncaya kadar / Ey insanlık, ey insanlar
Ey gündüzden daha gündüz, / Hakikatten daha hakikat
Müslümanlar.
Sezai Karakoç