Bir ABD Tavırs Masalı 2
-Özetsiz Yeni Bölüm-
ABD Tavırs’ın karanlık ve puslu günlerinde yaşananları anlattığımız bu dizideki kişiler ve kurumlar, tamamen hayal ürünüdür.
***
Artık olayların ardı arkası kesilmiyordu. İmamınoğlu Erkem’in gönlünü başka birine kaptırmasını bir türlü içine sindiremeyen Meyral’ın “hystêrigue” nöbetleri artmış, Musa Bey avuçlarını ovuşturmakta ve Oral Bey de hala sessizliğini korumaktaydı.
ABD Tavırs’ın Ankara temsilcisi ve aynı zamanda Erkem’in kirvesi olan Mahsur Bey’in açtığı isyan bayrağı da işleri iyice çığrından çıkarmıştı. Ekipler arasında gerginlikler ve tartışmalar başlamış, statüsünü korumak isteyen yandaşlar ile asiler arasında ufak yollu arbedeler bile yaşanmaktaydı.
Dr. Tunay Bey, tıbbın çaresizliği karşında Tavırs’tan ayrılmış, kendi muayenehanesinde münzevi bir hayata başlamıştı.
Tam da bu sırada Berktay Bey’in ansızın çıka gelmesi ise herkesin hesaplarını değiştirmişti. Musa Bey ve Oray Bey şimdi daha dikkatli olmalıydı. Zira Berktay Bey “eski kurtlardan” sayılabilecek kadar tecrübeli ve bir o kadar da hırslı biriydi…
Çok geçmeden Musa Bey ve Oral Bey’in korktukları başlarına geldi. Çünkü Berktay Bey, Meyral’ın yanından hiç ayrılmıyor, tüm fotoğraflar karelerine giriyor hatta bütün söylemlerde etkili oluyordu. Bu durum karşısında işkillenen Musa Bey yakın arkadaşlarına “Bu Berktay Bey de nereden çıktı?” diyerek dert yanmış ve eski günlerde yaşadığı sıkıntıları anlatmıştı.
Berktay Bey de durumun farkındaydı… Kendisinin Musa Bey ve Oral Bey tarafından eskiden beri sevilmediğini biliyor, bu sebeple tüm adımlarını planlayarak atıyordu.
Anlayacağınız ABD Tavırs’a tam manasıyla bir karmaşa hakimdi..
Peki şimdi ne olacaktı? Esas-kız Meyral’ı yanında “Esas-oğlan rolünü” şimdi kim üstlenecekti?
Oray Bey, “Bu ben olmalıyım, hep bu hayalle yaşadım, artık hayallerime kavuşma vakti geldi, geldi gelmesine de bu Berktay da nereden zuhur etti. Berktay taşını kim ileri sürdü?” diye derin derin düşünmekteydi…
Musa Bey ise “çölde deve gütme” konusunda son derece iddialı olduğu için ABD Tavırs’ı ancak kendisinin idare edebileceğini düşünüyordu. Fakat O da Berktay’ın senaryoya nasıl dahil edildiği konusunda hayli şaşkındı. Hatta bir gün “tamam senarist yazmış, anladık. Fakat kuzum rejisör niye kabul etti, yapımcı niye onayladı? Ben varken buna ne gerek vardı? Şimdi Esasoğlan Berktay mı olacak?” diye konuştuğu duyulmuştu.
Meyral ise olan bitenin yavaş yavaş farkına varmaktaydı. Lakin bir taraftan rahatsızlığı diğer taraftan ardı arkası kesilmeyen istifalar O’nu derinden derine etkilemiş ihtilaç nöbetlerini de arttırmıştı. Bazı geceler “Ben ne ettim de evimi ve komşularımı terk ettim? Nasıl da aldanmışım Tanrım? Şu kahrolası gururum yüzünden evime bile dönemiyorum” diyerek hıçkıra hıçkıra ağlıyor, “şimdi ben napiciğim, napiciğim, napiciğim!” diyerek feryad ediyordu.
Bazen de kahrından teyibe “Batsın Bu Dünya” kasetini koyuyor fakat nedense şarkıyı merhum Müslüm Gürses söylüyor sanıyordu…
***
Kin, nefret, ihtiras ve intikam duygularının tekmili birden hakim olduğu ABD Tavırs’ta yaşamak artık çok zorlaşmıştı. Kaçışlar ve terk edişler artarak devam ediyor ama neylersiniz ki Allah için defansa da kimse gelmiyordu. Zira büyük umutlarla transfer edilen eski fitbolcu Zaloğlu Gürkan dahi Tavırs’tan kaçanlar arasındaydı.
Bay İmamınoğlu, Mahsur Bey ve Müstakil Bey her ne kadar mutlu görünseler de aslında çok tedirgindiler. Eski dostları yardımcı oyuncu Deyvit ve misafir oyuncu Baycan da köşelerine çekilmiş sahne alacakları bölümleri bekliyorlardı…
Dede ve Ertekin mi? Onlar ise yeni rollere hazırlanıyordu… Ağırabi ise ABD Tavırs’ın yakınlarından yüz metre kare imarlı bir arsa bakmaya başlamıştı bile.
-İkinci Bölümün Sonu-