CHP’yi kim yönetiyor?
CHP'ye yakın bir gazetecinin paylaştığı kulis bilgilerine göre; CHP Genel Başkanı Özgür Özel partideki iki başlılık tartışmalarından sıkılmış, daralmış ve en sonunda masaya yumruğunu sahiden vurarak “Bakın kardeşim genel başkan benim” ifadelerini kullanmış.
Öyleyse biz de soralım; Özgür Bey, bu zamana kadar nerelerdeymiş?
En yakın ilişkide olduğu DEM’lilerin diline bile “Size eş başkan diyesimiz geldi” şeklinde parodi malzemesi olarak düşen Özgür Özel, seçildiği günden beri bulamadığı kayıp otoritesine, masaya geç kalınmış yumruklar atarak kavuşamaz.
Onun riyasetindeki CHP; başsız tavuk misali oraya buraya çarpıp durmaktadır.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’den sınır dışı edilmesinin ardından partideki gerilimler bir türlü durmadığı gibi kimin baş, kimin ayak olduğu tam bir muammadır.
Herkesin ilgisini çeken soru, “CHP’yi kim yönetiyor?” sorusudur.
CHP’yi hamur gibi yoğuran, istediği adamı istediği yere atayan Ekrem İmamoğlu mu, yetkileri elinden alınıp bir köşeye terk edilmiş gibi duran Özgür Özel mi?
“40 yıllık CHP’liyim” diyen Gürsel Tekin’i bile zehir zemberek ifadelerle partisinden ayrılmaya sürükleyen gelişmelerin temelinde, CHP’deki bu yönetim zafiyeti ve başsızlık hali vardır.
Bu karmakarışık ortam; öfkeli istifaların ve mahrem itirafların önünü iyice açarak partideki dağılma halini hızlandırıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun gitmesiyle partideki potansiyel krizlerin örtüsü kalkarken; iç çatışmalar, hizip kavgaları gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
CHP'nin mevcut hali, "gelen gideni aratır" deyiminin tam karşılığı oldu.
Mevcut durum, Özgür Özel'in liderlik zafiyetlerini gözler önüne sererken Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderlik stili ve hizip çatışmalarını yönetme kabiliyeti özlenir hale geldi.
Demek ki Kemal Kılıçdaroğlu'nun "CHP'yi yönetmek, Türkiye'yi yönetmekten zordur" sözü, partideki çatışmaların ve karmaşanın boyutunu vurgulayan çarpıcı bir öngörüydü.
Farmakolog Özgür Özel'in ise elindeki reçete, parti içi hastalıklara çare bulmak yerine, komik yan etkiler yaratmaktan başka işe yaramıyor.
Zira kafasını yumruklaması gereken yerde masasını yumrukluyor.
Özgür Özel'in masaya yumruğunu vurarak ilan ettiği liderlik, gerçekte derin bir liderlik krizinin işareti.
"Bu partide genel başkan benim" demesi, bir liderlik ispatı değil, bir liderlik krizinin itirafı.
Çünkü lider, varlığını ve otoritesini hatırlatma gereği hissetmeyen kişiye denir.
Dolayısıyla “CHP’yi kim yönetiyor?” sorunun cevabı da “Özgür Özel” değildir…