“Az laf, çok tezgâh” mankurtları çoğaldı
Yönettikleri şehirlere bir çivi dahi çakmadan yeniden seçilen Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasında bir yarış başlatıldı biliyorsunuz. Bu yarışı da Özgür Özel seçimlerden hemen sonra “Günü geldiğinde de arkadaşlarımızdan biri cumhurbaşkanı adayı olacak. Şu anda takımda iki forvet var. Biri Mansur Yavaş, diğeri Ekrem İmamoğlu. Ama birçok yeni figür de parlıyor. Bu isimlerden en iyi takımı kurmak önemli. Maçın son dakikasında bir penaltı kazanıldığında teknik direktör, ‘Bırakın ben atacağım’ demez. En formda oyuncusuna attırır.” sözleriyle başlattı. Özgür Özel, her iki ismi yarıştırıyor ama “parlayan yeni figür” parantezi açmayı da ihmal etmiyor.
Ekrem İmamoğlu 2019 yılından itibaren İBB Başkanlığı yapmayı, bu sıfatın içini doldurmayı zaten hiç düşünmedi. Sadece o sıfatı taşıyor. O yüzden çok geziyor ve alakası olmayan konulara burnunu sokarak siyasi gündemde var olmak için sürekli millete selektör yapıyor. Mansur Yavaş’ın kapasitesi de gündem olmayı beceremediği için “Az laf” diye kendine maske bulmuş ve seçimler dışında pek görünür olmuyor. Seçim propagandası olarak “Az laf’ın” yanına “Çok icraat” ekledi. Ama “Ankara için yine bir projem yok” diyerek yine ikinci dönemine başladı. 2019 yılında söz verdiği metroya 1 cm yapmadan seçim kazanma başarısı da tez konusu olmalıdır elbette…
Ekrem İmamoğlu kendi için belirlediği hedefindeki süreçleri görünür olarak yine kendi tayin ederken, Mansur Yavaş’ı da etrafındaki “nemalanma” ekibi gazlıyor. Bunun için çeşitli oluşumlara girenler bile var. Güvercin işleriyle uğraşanların kullandığı “parlak çekme” deyimi gibi şu anki halleri…
Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda CHP içinde kendine asla bir alternatif istemiyor. Seçimden önce bile bunun propaganda düzeneğini kurarak, kendine yakın haber siteleriyle Mansur Yavaş’ı hedef aldırdı. Mansur Yavaş’ın sicilinde PKK’ya yardım ve yataklık olan bir aileye dolu ihale verdiğini belgeleriyle yayınlayan, ekibinin ABB’yi borç batağına sürüklediğini belgeleriyle haber yapan Oda Tv, seçimlerden sonra bile Mansur Yavaş ile uğraşmayı bırakmadı.
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu’nun içerisinde yüksek miktarda bor bulunduğu ve tüketilmemesi gerektiğini duyurmasını “İsviçre raporu ortaya çıktı... Konu: Beypazarı... Mansur Başkan buna ne diyecek” başlıklı haberle duyurmuş ve “Beypazarı belediye başkanlığı da yapan Mansur Yavaş, Beypazarı Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Ercan'ın da nikah şahitliğini yapmıştı.” diyerek algı yapmaya çalıştı. Belli ki, Ekrem İmamoğlu’na yakın sol haber sayfaları Mansur Yavaş’ı mercekle takip ediyor. Bu elbette yoldaş CHP’lilerin kavgası bizlik bir durum yok…
Bizlik durum ne mi?
Biz gelişmelerin Türkiye’yi ilgilendiren boyutunu değerlendiriyoruz. Bir de “Türk milliyetçiliği ve Ülkücülük” sıfatlarını kullanarak CHP’li bu yoldaşlara atmosfer yaratılma ve yol açılma çabalarına karşı oyunlarını bozmaya çalışıyoruz. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile yan yana gelecek en son sıfat “Türk milliyetçiliği ve Ülkücülük” sıfatıdır. Ekrem İmamoğlu’na 2019 yılındaki seçimlerde destek vermelerini bu sıfatlarla meşrulaştırmaya çalışanlar oldu ama ne kadar rezil oldukları ortaya çıkınca bu seçimlerde korsan sıfat kullanma işlerine hiç girmediler.
Mansur Yavaş için de bu sıfatları kullanmak rezillik oluyor ama yine de kullanmaya çalışanlar var.
CHP’ye ilk geçtiği yıllarda "Bugün 40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı olmamla, geride kalan bütün tartışmalar bitecektir.” diyen bir adamı “Ülkücü” diye pazarlamak olsa olsa bunu yapan kişinin soytarılığıdır.
“Ülkücü” sıfatını CHP’ye geçtiğinde bırakan, sonraki süreçte yaptıklarıyla Türk milliyetçisi olmadığını gösteren Mansur Yavaş’ın, seçim dönemlerinde kullanmaya başladığı maskeyi yüzünde tutabilmek için “Millî Egemenlik Platformu” adı altında oluşumlar bile kurmuşlar… Seçimlerden hemen sonra piyasaya döküldüler. “Millî Egemenlik Platformu” ilk toplantısını Ankara’da yaptı. Katılanların tamamı Mansur Yavaş’ın menfaatleri için davasını, partisini, ideolojisini satan şakşakçı kadrosu… Mansur Yavaş’ta MHP’de iken “Bazı başka partilerdeki makamlar yüzünden hiçbir zaman ben davasını, partisini satacak değilim” diyordu. Şimdi CHP’de PKK-Demirtaş’ı bile savunuyor.
“Millî Egemenlik Platformu” toplantısına Mansur Yavaş da telefonla katılmış…
Ahmet B. Ercilasun toplantıya katılım hakkındaki yazısında toplantıyı şöyle tarif etmişti:
“Gerek kurucular kurulu gerek 6 Nisan akşamı toplanan aşağı yukarı 500 kişilik davetli, genellikle milliyetçi ve ülkücü kökenden gelen aydınlardır. Akademisyenler, milliyetçi kimlikli sivil toplum kuruluşları üyeleri, Ülkü Ocaklarının çeşitli kademelerinde çalışmış bulunan aydınlar. “
“Millî egemenlik platformu” bir de bildiri yayınlamış ve içinde şu cümleler geçiyor.
“Bizler, tarihe ve geleceğe Türk Milleti’nin penceresinden bakan, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk milliyetçiliği fikrine inanmış kişileriz; laik, üniter ve millî Türkiye Cumhuriyeti’nin devleti ve milletiyle bölünmez bütünlüğü en kıymetli hazinemizdir.”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giderek, Türk Milleti’nin egemenliğini koruma ve geleceğe taşıma görevini yerine getirme azim ve kararlılığındayız.”
Mansur Yavaş’ın gölgesinde “Millî egemenlik platformu” oluşumu kuracaksınız ve utanmadan bir de bu cümleleri söyleyeceksiniz! Kendinizi mi yoksa Mansur Yavaş’ı mı tanımıyorsunuz acaba?
“Millî egemenlik platformunu” kuranlar ve onun toplantısına katılanlar, acaba Mansur Yavaş’ın şu yaptıklarına karşı bugüne kadar hiçbir tepki göstermiş miydi?
✓“Mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle mali özerklik yaparak belirlersiniz” demesine…
✓ “Ajans izin verirse HDP ile görüşürüm” demesine…
✓ PKK’lı Demirtaş’ın özgürlüğünü isteyeni alkışlamasına, onun özgürlüğünü isteyene “inşallah” demesine…
✓ Teröristbaşı Öcalan’dan “Apo bey” diye bahsetmesine…
✓ HDP de Meclis’te olup derdini anlatmak istiyordur, meşrudur bu şekilde düşünüyorsa. Demirtaş’ın ‘PKK silah bırakmalı’ açıklamasını gördüm. HDP bu şekilde Meclis’e gelip Meclis’in güçlü olmasını isteyip PKK’ya ‘Silah bırakın, ne konuşulacaksa Meclis’te konuşulsun’ diyecektir belki” şeklinde HDP ve PKK’lı Demirtaş’a akıl almaz güzellemeler yapmasına…
✓ Teröristbaşı Öcalan’a özgürlük isteyen, sözde Kürdistan’ın kurulmasını isteyen, terör örgütü PKK’nın her eylem ve söylemini destekleyen İngiltere’deki Jeremy Corbyn, Unmesh Desai gibi siyasetçilerle samimi dostluk kurmasına…
ü ABD’deki CFR’nin bir başka versiyonu olarak bilinen ve Sevr Anlaşması’nın da kurucu mimarı olan Chatham House’ye konuşmacı olarak katılmasına…
ü 2019 yılında HDP ile 2024 yılında DEM ile Ankara’da sinsi sinsi yürüttüğü ittifaka…
ü PKK’nın birçok eylemine, söylemine destek veren Sezgin Tanrıkulu ile yan yana poz vermesine…
ü Türk milleti demek yerine “YEREL HALK” demesine…
ü Ermeni soykırım iftiralarına destek veren, terör örgütlerine selam çakan, PKK kurucusu Sakine Cansız’a ağıtlar yakan, Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözünden rahatsız olduğunu vurgulayan Canan Kaftancıoğlu’na verilen hukuki cezayı “Sayın Canan Kaftancıoğlu’na verilen karar vicdanlarda hukukun değişmez evrensel ilkeleriyle değil, maalesef siyasetle yer etti.” diye yargı kararını eleştirmesine…
ü 2013 yılında CHP’ye katılan Mansur Yavaş’ın partisi CHP’nin, 2015 yılından bu yana terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla yaptığı iş birliğine tepki vermemesi ve kimi zaman bu iş birliğine açıklamalarıyla desteklemesine…
***
“Millî egemenlik platformu” adı altında Mansur Yavaş’ın yancılığı için yola koyulan figüran ekibi, yayınladığınız bildirinin neresinde, bu ihanet yüklü eylem ve söylemlere dair bir uyum var?
Bırakın, CHP kendi kavram ve ideolojik genetiğine göre Cumhurbaşkanı adayını belirlesin. İster Anavatan Partisi’nden gelip CHP’yi satın almış Ekrem İmamoğlu’nu aday yaparlar, isterlerse “40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı oldum” diyen Mansur Yavaş’ı aday yaparlar… Her şey ayan beyan ortada iken, niçin Türk milliyetçiliği, Ülkücülüğü adına hikâyeleri yazıyor, bol bol maskeler üretiyorsunuz?
Ey “Millî Egemenlik Platformu’nun” figüranları!
Siz, bizlere hikâyeler anlatmayı bırakın da Mansur Yavaş’ın 2011 yılında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye yazdığı mektupla Engin Alan gibi vatansever komutanın MHP’de siyaset yapmasını sorgulayıp, MHP’den istifa etmesini ve sonra gidip terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla sürekli iş birliği, ittifak yapan Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel Genel Başkanlığında taşıdığı CHP’li kimliğini sorgulayın…
Ondan sonra “üniter ve millî Türkiye Cumhuriyeti, Mustafa Kemal Atatürk’ün yolu” nutukları atın…
Mansur Yavaş yancılığında madem “Millî Egemenlik Platformu” işine girdiniz. CHP’nin, Türkiye’nin birçok yerinde, Mansur Yavaş’ın da Ankara’da “Kent Uzlaşısı” yaptığı DEM’in, Doğu ve Güneydoğu’da üniter devlet yapımıza yönelik kalkışma yapmasına yönelik bir bildiri yayınlayın da okuyalım. Olur mu?
Milli üniter yapımıza bu kadar saldırı varken, CHP ve DEM’e niçin hiç dokunmuyorsunuz? “Kent Uzlaşısı” bozulsun istemiyorsunuz değil mi? “Kent Rantları” için “Mankurt” olmak tarifi değil de ne bu?
Mansur Yavaş’ın ideolojik bir yolu yoktur. Onun için önemli olan siyasi ve kişisel menfaat yoludur. O, bu yolunda tatmin oluyorsa, ağzını yamulta yamulta ölü balık rolünü çok iyi oynar… Siz de anlaşılan, onun bu yolunda nemalanmak için bu role soyundunuz?
Mansur Yavaş, Türk milliyetçiliğine karşı “İngiliz”, siz “Fransız” olmuşsunuz. Kime “Millî Egemenlik Platformu” hikâyeleri anlatıyorsunuz?