23 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram

Devlet Bahçeli’nin “karışmışız can cana” felsefesi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Devlet Bahçeli’nin “karışmışız can cana” felsefesi

Halk Ozanı Hilmi Şahballı’nın yıllar önce Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirmek için ürettiği eserin bir bölümünde şöyle sesleniyordu:

“Aynı bayrak altında

Yaşıyoruz yan yana

Kız alıp kız vermişiz

Karışmışız can cana

Öyle bir milletiz ki

Sevgiyi rehber etik

Kırk yıl hatır duyarız

Kahve dolu fincana

Türk Milleti Kardeştir,

Ayrım yapan Kalleştir,

Türk Milleti kardeştir

Türk Kürt kardeştir

Ayrım yapan kalleştir”

 

Alevi-Sünni inanç birlikteliği ile Türk-Kürt kardeşliğini korumakta büyük bir hassasiyet sahibi olan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında "Türkiye'deki Alevi-Sünni çatışmasını ve Türk-Kürt ayrışmasını çözecek olan bu millet ve onun iradesidir. Bunun sırrı kız alıp, kız vermektedir. Yeni bir Türkiye inşa etmek" şeklindeki ifadelerini dinlerken, direkt aklıma Hilmi Şahballı’nın bu eseri geldi. “Kız alıp, kız verme” sosyolojik bir felsefeye işaret etmektedir. Aile olma çağrısı da “Karışmışız can cana” gibi çok güzel bir ifade de can bulmaktadır.

Fatih Altaylı gibi ruhsal dengesini kaybetmişler nedense birliği, beraberliği işaret eden bu sözlerden çok rahatsız olmuş ve kendisi "Memleketin sorunlarını seks yoluyla çözmenin çok da doğru olmadığını düşünüyorum. Keşke o kadar kolay çözülseydi." şeklinde pespaye bir yorumda bulunmuş… Bölücü fitneye karşı aile olma kutsallığından bahsedilirken onun zekâ düzeyi ancak bu gibi fitne çukurlarından besleniyor.

21 Mart 2012 tarihinde yazdığı “Kürtçü siyaset şuurlu mu şuursuz mu?” başlıklı yazısının bir bölümündeEğer böyle bir niyetiniz yoksa, Kürtlerin sadece bir bölümünü temsil etmenize rağmen ve sizin gibi düşünmeyen, yani bu nefret söyleminden nefret eden Kürtler çoğunlukta olduğu halde, yarattığınız Türk-Kürt ayrımının bedelini nasıl ödemeyi düşünüyorsunuz?

Bundan sonraki siyasi programınız benzer kaderi, aynı ülkeyi, aynı kentleri, aynı mahalleleri, aynı apartmanları, aynı evleri, aynı aileleri ve aynı evlatları paylaşan insanları birbirinden iyice koparıp nefret ettirmek mi?

"Yok öyle bir niyetimiz" diyorsanız size söyleyeceğim tek şey var:

O zaman şuurunuzu yitirmişsiniz,

Yaptığınızın sonucu bu oluyor,

İster bilerek yapın ister şuursuzluktan” şeklinde, aslında MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin bugün ifade ettiği birlik, beraberlik felsefesini o günlerden anlayan Fatih Altaylı, CHP’li olup CHP’nin PKK açılımı yaptığı şu zamanlarda şuurunu yitirdiğinden ve beyni büyük bir travma yaşadığından durumu algılama güçlüğü yaşıyor.

Senin “Aynı evleri, aynı aileleri ve aynı evlatları paylaşan insanlar” cümlelerini biz de mi senin beynindeki gibi cinsellik saplantısıyla değerlendirelim Fatih Altaylı?

Nasıl bir ruh halindesin anlaşılır gibi değil…

CHP’nin safına geçtikten sonra çıldırmış, kudurmuş, delirmiş gibi bir halin var Fatih Altaylı. Cumhur ittifakının birleşenleri adına hangi gelişmeyi, açıklamayı, hareketliliği görsen bu halin anında refleks gösteriyor. Bu kadar kin, nefret, öfke saçmanın temel sebebi nedir?

Gazetecisin, MHP’yi, AK Parti’yi eleştirilecek bir yönü varsa elbette eleştirirsin. Ama CHP’nin bu kadar kokuşmuşluğu, çürümüşlüğü varken; CHP, PKK/DEM ile ittifak yaparak Türk-Kürt kardeşliğinin arasına en büyük bozgunculuğu yerleştirmeye çalışırken, derdin sadece Cumhur ittifakı düşmanlığı olursa, sana “Kaça satıldın yahut kaça kiraya gittin Fatih?” diye sormak gayet doğal olacaktır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Türk-Kürt birlikteliğini, beraberliğini “Bunun sırrı kız alıp, kız vermektedir.” şeklinde güçlendirme çağrısından rahatsız oluyorsun da, Amerika’dan silah alarak Türkiye’yi bölmeye çalışan ve Türk-Kürt demeden herkesi terör vahşetiyle öldüren terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla işbirliği yapan CHP’den hiç mi rahatsız olmuyorsun?

Bu durum satıldığının ve kiralandığının ötesinde kansız olup olmadığını sorgulatır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli tüm emperyalist oyunlara karşı “Karışmışız can cana” felsefesiyle milli bir zırh oluşturma düşüncesindedir. Terör ve etnik fitne, Türk-Kürt kardeşliğini bozmaya yönelik emperyalist çarkını tüm şeytanlığıyla döndürürken bir aile olma çağrısını niçin basit ifadelerle yorumlarsın ki?

Fatih Altaylı nasıl zevzekçe bir yorumda bulunuyorsa, PKK’lı Ferhat Encu denen alçakta “Kafaya bak! 200 yıllık sorunun çözümünü izdivacı görüyor!” yorumunda bulunmuş…

Teröristbaşı Öcalan’ın çizgisinde giden Ferhat Encu denen PKK’lı alçak, sizin çözümünüz Öcalan’ın "HEP'e destek vermeyen Kürdün tavuğuna kadar öldürün. Otoritemizi kabul etmeyenlerin evdeki faresine kadar başını ezin, göçertin. O topraklarda tarafsız kimse olmaz ya bizdendir ya da düşman" sözünde yatan Kürt düşmanlığı mı? Alçak PKK’lılar, emperyalist projelerdeki köpekliğiniz için kaç Kürt öldürdünüz?

Altaylı’sı, Encu’su konuşur da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PKK’nın siyasi uzantısı Yeşil Sol ile oylarını Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için birleştiren Ümit Özdağ’ı susar mı?

O da MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ne dediğini çok iyi bildiği halde Bahçeli, Türkiye’de 1) Alevi ve Sünni yurttaşlar arasında bir ÇATIŞMA olduğunu ileri sürüyor, 2) Türkler ile Kürtler arasında AYRIŞMA var diyor. Bahçeli, Türk Milletini çatışan ve ayrışan 4 parçaya böldükten sonra hangi milletin çatışma ve ayrışmayı çözmesini bekliyor?” diye giriş yapıp, sonra “Türkler ve Kürtler diye Türk Milleti’ni ikiye bölmek zaten sakat bir yaklaşımdır ama daha sakat olan ayrışmadan bahsetmektir.” devam ettirmiş ve “Bahçeli’nin okuduğu bu cümlelerin Ziya Gökalp, Atatürk ve Türkeş’in savunduğu fikirler ile uzaktan yakından ilgisi yok.” demiş…

Zekâya bak zekâya… Bu adama stratejist diyorlar iyi mi?

MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Ayrıştırma/çatıştırma” çabalarına karşı kurulması gereken bir barikattan bahsediyor? “Ayrıştırma/çatıştırma” çabası yok mu bu ülkede? Emperyalizm merkezli böyle bir çaba tarihimiz boyunca hep oldu. “Alevi-Sünni çatışmasını ve Türk-Kürt ayrışmasını” eylem ve söylemleriyle engelleyerek büyük bir hassasiyet gösteren Devlet Bahçeli gibi bir lidere akıl verene bak sen!

Ziya Gökalp, “Türkleri sevmeyen bir KürtKürt değildir. Kürtleri sevmeyen bir Türk de Türk değildir” derken, Başbuğ Alparslan Türkeş "Kürt ne kadar Kürt'se, Türk de o kadar Kürt'tür. Türk ne kadar Türk'se, Kürt de o kadar Türk'tür!" derken ne anlatmaya çalışıyordu? Onlar da MHP Lideri Devlet Bahçeli gibi birliğe, beraberliğe, kardeşliğe yönelen oyunları bozmaya çalışmadı mı? Onlarda mı “Türkler-Kürtler” diye Türk milletini bölmüş oldu…

Hay senin zekâna ve fitnene Ümit Özdağ!

Başbuğ Alparslan Türkeş defalarca, bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sözlerine benzer cümleler kurmadı mı?

“Bölücülük Türkiye için en büyük tehlikedir. Kürtçe konuşan insanlarımız bizim öz kardeşlerimizdir. Kürt kardeşlerimizle 900 yıldan fazla zamandır beraber ağladık, beraber güldük, hepimiz aynı dine mensubuz. Müslüman olarak kız aldık kız verdik” (1992) derken, “Bugün de ellerindeki masayı değiştiren emperyalizmin oyuncağı olmaktan başka özelliği olmayan bölücülük heveslerine karşı, en akılcı millet bütünlüğümüz üzerinde hiçbir tavizi kabul etmeyen asla Türk -Kürt bir ayrımı dile getirmeyen, bütünlükçü birleştirici ayrılıkta azap birlikte rahmet vardır inancıyla hareket eden, milli şuur ve milli hassasiyet taşıyan fikir ve politikaların yürütücüleri olduk. Bin yıl aynı topraklarda yaşayan, aynı toprakların savunması yolunda birlikte can veren, aynı kıbleye secde eden, birbirlerine kız alıp kız veren, bu vatan coğrafyasının insanları, ben inanıyorum ki ayrılığı-düşmanlığı istemiyorlar. İstedikleri birliktir kardeşliktir. Çünkü hayır buradadır” (1992) derken, “Kürtçe konuşan vatandaşımız bölücüler iddia ettiği gibi ayrı etnik kökenden gelseler bile İslamiyet’in kutsal kazananı da beraber yormuşuz Müslümanlar birbirleriyle kız alır kız verirler Türkiye yıkmak isteyenler Türk ayrı Kürt ayrı diye bir fitne kazanı kaynatıyorlar.” (1995) derken MHP Lideri Devlet Bahçeli’den farklı ne demiştir?

“Karışmışız can cana” dünden bugüne hep aynı değil mi?

1998 yılında Washington Kürt Enstitüsü'nün temmuz ayının son haftasında CIA'nın alt kuruluşu olan Carnegie Vakfı'nın desteğiyle düzenlediği ‘Kürt Sorununa Çözüm’ konulu toplantıya beraber katıldığınız CIA'nın Türkiye Masası eski şeflerinden Graham Fuller, uzun yıllar ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Bürosu'nda, Güney Avrupa Yakındoğu şefi olarak çalışmış olan Alan Makovsky, Kürt Devleti kurulmasının yararlarını birçok yerde anlatan Profesör Michael Gunter, ABD Temsilciler Meclisi üyesi Robert Filmore seni emperyalist fitnelerinde tam eğitememiş herhalde Ümit Özdağ?

Fatih Altaylı’sı, Ferhat Encu’sü, Ümit Özdağ’ı hangi etnik fitneyi yayarsa yaysın, bu ülkedeki Türk-Kürt, Alevi-Sünni kardeşliğini bozacak güç yoktur. Dikkat ediyorsunuz değil mi? Üçü de oyunu Kemal Kılıçdaroğlu için birleştirmiş tipler? PKK’lı Encu ile diğerlerinin ortak noktası başka ne ola ki?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *