Zevzek Yılmaz, Mossad ajanı gibisin!
2015 yılından sonra o Atatürkçü, milliyetçi, vatansever, mazlumun ve haklının yanında yer alan Yılmaz Özdil gitti yerine PKK’lıların, DHKP-C’lilerin avukatlığını yapan, "Rumlar öyle meze yapar ki kardeşim, helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir" diyecek kadar berduşluğunu ön plana çıkaran bir Yılmaz Özdil geldi. Onu artık ne zaman konuşurken görürsem yahut yazısını okursam direkt aklıma “Zevzek” türküsü geliyor:
“Bir elinde gadeh var, ner'den gelirsin, canım?
İçip de ağlamayı derman bilirsin, canım
Dünya fâni bahçedir, bir gün ölürsün, canım
Adam olamadın gitti, zevzek
Beni bilemedin gitti, zevzek
Yürü be, yürü be, yürü be, yürü be, insan değilsin
Kendini bilmeyen, canım, eli ne bilsin?
Halkı, halkı, halkı, halkı, Hakk'ı ne bilsin?”
Zevzek Yılmaz Özdil, İsrail kendisine öyle bir meze hazırlamış ki elinde kadeh şimdi de Gazze’yi İsrail’e vermeye kalkıyor. Resmen diyor ki, “İnsan olup Gazze’deki katliama duyarlı olmayın, İsrail’e tepki göstermeyin” diyor. Bunun için bol bol senaryolar yazıyor, hikâyeler oluşturuyor.
Gazetede ve televizyon kanallarında bu konuyu özetleyen konuşması şu cümlelerden oluşuyor:
"Türkiye nasıl oldu da böylesine Yahudi düşmanı haline getirildi? Nasıl oldu da Türk vatandaşlarının çoğu antisemitist hale getirildi? Nasıl oldu da Türkiye İsrail'i resmen soykırımla suçlar hale geldi?
Abdullah Öcalan'ı yakalamamızı sağlayan ülke İsrail'ken, Netanyahu'yken nasıl oldu da bir Türk imam İsrail'de İsrailli polislere bıçakla saldıracak hale geldi?
Öcalan'ı yakalamamızı sağlayan dostluk böylesine nefrete nasıl dönüştü?"
Sosyal medya sayfasına tam olarak ne söyledi merakıyla girip konuşmasını izledim ve 33 dakika süren gevezeliğine katlandım.
Hani Türkiye’de başörtülü bacı, sakallı dede profilinde yakalanan Mossad ajanları vardı ya işte bu zevzek Yılmaz Özdil de sanki “Kemalist Gazeteci” kılığında bir diğer Mossad ajanı gibi konuşuyordu.
“Türk imam, İsrailli polislere saldıracak hale nasıl geldi?” diye soran zevzek Yılmaz Özdil, Gazze'ye "Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük" sloganıyla yola çıkan sadece insani yardım götürdüğü halde Mavi Marmara adlı gemiye İsrail’in 31 Mayıs 2010'da düzenlediği baskında; 10 silahsız, savunmasız Türk vatandaşını şehit eden İsrailli yaratıkların o hale nasıl geldiğini niye unuttun? Bize hümanist, dostluk ayakları çekiyorsun ama İsrail’in her yanından irin akıyor, kan akıyor.
Teröristbaşı Öcalan üzerinden bize İsrail masalları anlatan zevzek, o süreçlerdeki gelişmeleri de niyetleri de bilmiyor anlaşılan…
Teröristbaşı Öcalan, Türkiye’ye teslim edildiğinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit bile “Amerika, Apo`yu neden verdi, anlamadım” demişti. Yılmaz Özdil de bunca yıl geçti hala anlamadığı gibi şimdi bize İsrail/Mossad güzellemeleri yapıyor. Hem de kendisinin teröristbaşı Öcalan’ın çizgisine geldiğini görmediğimizi, bilmediğimizi sanarak. (Bu konuya ilerleyen cümlelerimde değineceğim.)
Teröristbaşı Öcalan’ı o dönem Irak’ın kuzeyinde kurulacak sözde Kürdistan’ı tanıma karşılığında Türkiye’ye kılına zarar gelmeyecek şekilde teslim etmişlerdi. ABD ve İsrail’in, Türkiye’ye karşı beslediği bir dostluğu olsaydı; küresel menfaatleri için Usame Bin Ladin’i öldürüp denize attıkları gibi, haksız yere Saddam’ı ve Kaddafi’yi idam ederek, linç ettirerek öldürttükleri gibi, bizim için hak ve hukuk olan alçak Apo’nun idamını engellemezlerdi.
Zaten ondan sonraki tüm gelişmeler bunu açık etmişti. 57. Hükümeti devirmek için kurulan küresel tezgâhlar, Irak işgali sonrası İsrail ile gönül bağı olan Barzani’ye alan açılması, bu durumun ispatı olmuştu.
Daha 1991 yılında İsrail Dışişleri Bakanı David Levy, ne demişti: "Kuzey Irak'ta ayaklanan Kürtlere silah verilmelidir.
ABD İsrail’in çevre güvenliği için 2003 yılında yapılan Irak işgaline adım adım hazırlık yapmıştı yani…
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, dün yaşananları bugün yaşananlarla kıyaslayarak “Aynı senaryo, hedefler farklı. Birisinde Ecevit idi, şimdi Recep Tayyip Erdoğan.” demişti. Türkiye’de hedef kişiler değişse de oyunlar hiç değişmiyor.
Yılmaz Özdil’in zekâsı, zevzekliği altında paspas olduğu için İsrail'in, "Arz-ı Mevud" hedefi kapsamında Türkiye'nin 22 iline göz diktiğini ve parlamentosunun girişinde “İsrail’in sınırları Nil’den Fırat’a kadardır” yazdığını anlayamadığı için yahut belki de çok iyi anladığı için İsrail/Mossad’ı, Türkiye’nin en büyük dostu olarak göstermeye çalışıyor.
Mossad’ın, “Hile yolu ile savaşacaksın” düsturu Yılmaz Özdil’in eğitimlerinde etkili olmuş olacak ki, “Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz” sözünü idrak etmekte ve uygulamada aciz kalmaktadır. Belki de hilesi için böyle davranıyor.
Teröristbaşı Öcalan 15 Şubat 1999'da yakalandığına göre, İsrail Dışişleri Bakanı İzak Şamir, 1983 yılında Brüksel’de basına verdiği demeçte niçin “Türkiye Kürdistan’ı işgal altında tutan devletlerden birisidir. Bu işgalci devletler laf dinlemedikleri için Kürt halkı bağımsızlığını kazanamıyor” diyordu?
İsrail, "Arz-ı Mevud" hedefi kapsamında dört parçalı Kürdistan’ı kendi güvenliğini sağlamak için kurmak istemekte ve terör örgütü PKK’yı da maşa olarak kullanmaya çalışmaktadır. İsrail bu hedefini önce Barzanilerle başlatmış, sonra da terör örgütü PKK kurulunca onu da kervanına dahil etmiştir.
Türkiye’ye karşı Mossad’ın tarihte gösterdiği her dostluk “Hile yolu ile savaşacaksın” düsturu ile şekillenmiştir.
ABD/İsrail ikilisi, terör örgütü PKK-YGP-PYD odaklı 'Davut Koridorunu' Irak ve Suriye üzerinden sözde 'Kürdistan’ı' İsrail'e bağlama girişimlerini Türkiye’nin dostluğu için mi kuruyor zevzek Yılmaz?
Türk devletinin Hendek-Çukur olaylarında terör örgütü PKK ile mücadelesini kastederek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Kendisi Türkiye'deki Kürt köylerini bombaladı. Biz ondan ders almayacağız.” diye seslenen yaratık Netanyahu mu Türk dostu?
Gerçi sen de “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” diye PKK’lı teröristleri azmettiren Selahattin Demirtaş aşığı olup çıkmadın mı zevzek Yılmaz Özdil?
Ha Netanyahu ha Yılmazyahu…
Yılmaz Özdil, sen nasıl bir insansın ki, İsrail dünya tarihinin en büyük vahşetini yaparken, onbinlerce masum insanı, hele o bebekleri, çocukları öldürürken İsrail’e lanetlemek yerine, İsrail’i bize dost diye pazarlıyorsun?
Sen harbi ne zevzek bir adammışsın Yılmaz Özdil…
Mazlumdan, masumdan yana değil, vahşetin her boyutunu gösteren İsrail’den yana olmamızı isteyen zevzek Yılmaz, İsrail’e yönelik öfke, nefret, kin sadece Türkiye’nin duygusu, düşüncesi değil dünyadaki dini-ırkı ne olursa olsun tüm milletlerin harekete geçmiş duygu ve düşüncesidir. İsrail’de bile Netanyahu yönetimine yönelik büyük protesto gösterileri yapılmadı mı? İsrail askeri, polisi Gazze’deki vahşete karşı çıktığı için Yahudilere şiddet uygulamadı mı? Mazlumun yanında yer alıp, Filistin bayrağı asarak protesto gösterisi yapan Yahudi’yi döven İsrail polisi değil miydi? O görüntüde şiddete maruz kalan Yahudi’ye bile içimiz sızladı bizim? Senin zevzek bakışına göre İsrail yönetiminin Yahudilere şiddeti üzerinden Netanyahu’ya da antisemitist diyebiliriz değil mi?
Hayırdır geveze Yılmaz Özdil, sonradan Siyonist oldun da bunu mu itiraf etmeye çalışıyorsun yoksa bugüne kadar Mossad ajanı olarak çalıştın da şimdi maskeni mi düşürdün?
3 Temmuz 2010 günü AKP iktidarını eleştirirken İsrail’in alçak yüzünü de “Heronları vermekten vazgeçtiler, Heronlar gelmediği için şakır şakır şehit verdik”, Davos’ta höt zöt yaptık, lobi desteğini kestiler, o nedenle ABD’de soykırımcı ilan edildik, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı”, İsrailli bakan, bizim büyükelçiyi kapıda ağaç etti, kameraların önünde alçak koltuğa oturttu”, içinde yüzlerce TC vatandaşının bulunduğu gemimizi uluslararası sularda helikopterle bastılar, canlı yayında takır takır taradılar, insanlarımız jetleri bekleye bekleye öldü” cümleleriyle yazmadın mı?
14 Eylül 2012 günü “Türkiye’nin heronlarına el koyan İsrail... Belini incitmeden ince ince giydiren Brezilya’ya, biraz fren yapsın da İsrail’i daha zor durumlara düşürmesin diye ne yaptı biliyor musunuz? Heron verdi.” cümleleriyle İsrail’in ikiyüzlülüğünü yazmadın mı?
Oysa 28 Mart 2013 yılında “Olanları unutun, helalleşin” diyerek, bizi PKK’yla masaya oturtan ABD... Aynı PKK iki vatandaşını rehin tuttu diye Suriye’den 338 milyon dolar isteyecek... İki Amerikalı korktu diye 338 milyon dolar isteyen İsrail... Silahsız insanlarımızı takır takır katledip, 100’er bin dolarla helalleşecek öyle mi?” diye yazıyordun.
1 Haziran 2010 yılında, Türkiye’deki Yahudi çocuklarını savunurken onların yaşadığı psikolojiyi “Van münüt’le birlikte, doğup büyüdükleri topraklarda hedef haline geldiler... Günahsız Filistinli çocuklar hangi korku titreşimlerini hissediyorsa orada, onlar da aynısını hissediyor burada. Hayat, Gazze’ye dönüştü onlar için.” diyerek en azından “Gazze’deki günahsız Filistinli çocuklar” vurgusu yapıyordun. Oysa Türkiye’de “Sen Yahudi’sin” diye hiçbir çocuk öldürülmemişti. Ama şimdi Gazze’de “Sen Filistinlisin” diye 15 bin üzerinde çocuk öldürüldü. O da daha tahmini bilinen bir sayı, ya bilinmeyenler? Hala da katliam devam ediyor. Geçenlerde bir Filistinli çocuğun kedisiyle konuşma videosunu izledim. Çocuk kedisine “Biz ölünce ne olur bizi yeme” diye sesleniyordu. Yüreğim parçalandı. Senin insanlığın batsın zevzek!
“Dün İsrail şunu yaptı, Filistin bunu yaptı” hikâyelerini geç… Mazlum insanlar ölüyor, günahsız çocuklar ölüyor bugüne bak…
Yıl 2024, İsrail dünyanın en büyük vahşetini Gazzeli çocuklar üzerinde yaparken sen hala “Nasıl oldu da Türkiye, İsrail'i resmen soykırımla suçlar hale geldi?” sorusunu sorma zevzekliği yapıyorsun? Ulan geveze, ulan insanlıktan nasibini almamış Yılmaz Özdil, sadece Türkiye mi İsrail’i soykırımla suçluyor? Batı’da bile yüzbinlerce insanın katılımıyla en büyük İsrail protestoları yapılmadı mı? Bu protesto gösterilerde en ön safta Yahudiler bile yok muydu? Hatta Türkiye’nin yaptığından daha çok ve büyük protestolar yapılmadı mı?
Dili, dini, ırkı fark etmeksizin dünyanın tüm milletleri bu vahşetler, katliamlar karşısında İsrail’i soykırımcı olarak suçlamıyor mu?
Bu vahşetler karşısında sana “Müslüman gibi dur” demiyoruz, eğer olabiliyorsan “insan ol insan” diyoruz… Bir de alkolü azalt, akıl ve vicdan sağlığını yitirmiş gözüküyorsun… Bu alkolik kafanla konuştuğunda millet de seni bir şey biliyor sanıyor!
Senin asıl derdin, CHP ve özellikle Ekrem İmamoğlu’nu yalamak değil mi zevzek? Seni gidi Saraçhane zevzeği seni…
İsrail’in vahşetini meşrulaştırmak için, kendi topraklarında savunma yapan Hamas ‘a yönelik “Bizim nezdimizde terör örgütüdür" diyen Ekrem İmamoğlu’nu haklı çıkarmak, ona gelen tepkileri törpülemek için çoluk çocuk, yaşlı genç demeden Filistin üzerinde soykırım yapan İsrail’i masum göstermeye çalışıyor ve onları soykırımla suçlamamamız gerektiğini söylüyorsun?
Yazıyı bitirmeden “Senin Öcalancı çizgine de” değineyim.
İsrail güzellemeleri yapmak için “Gelmiş geçmiş en tehlikeli terörist olan Öcalan’ın yakalanmasını İsrail sağladı” diyorsun… Sanki Öcalan, konusunda bir hassasiyetin var gibi?
O halde “En tehlikeli terörist Öcalan” ile HDP ilişkisini “Bizim başarımız HDP’nin başarısı ki kendisinin sayın Öcalan’ın çok önemsediği bir projedir. Türkiye’de beraber yaşama, özgür, demokratik bir birliği sağlama, kendisinin özellikle son 20 yılını adadığı bir projedir. Bu projenin başarılı olması ve benim şahsımda başarılı olması, onu nasıl, niye rahatsız etsin?” şeklinde tarif eden PKK’lı Demirtaş’ın kitabını tanıtmıyor diye Türk medyasına “Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı bir öykü… ‘Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde yazdığı öykü. Muhtemelen ilk kez duydunuz. Çünkü, sayın basınımız ambargo uyguluyor. Siyasi görüşlerinden vazgeçtik, edebiyata dair satırlarını bile duyurmuyor, bahsetmiyor, karartıyor, yok sayıyor. Sayın basınımız puşt tarlasıdır… Talimatla parlatan da talimatla yok sayan da aynı puşttur.” şeklinde niçin hakaret ediyordun?
PKK’nın siyasi uzantısı HDP’den aday olmuş biri için “Ben hayatımda Veli kadar milletvekili olmayı hak eden birini görmedim… Tek adama karşı tek kollu adamdır!’’ diyerek niye oy istiyordun?
Şehitlerimizin daha gencecik yaşlarında toprağa girmesini ve askerlerimizin, polislerimizin çocukları, anne ve babalarını artık hiç göremeyeceğini yok sayarak; “Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen PKK’lı Demirtaş’ın ailesiyle cezaevinde görüşememesine yönelik; “Covid movid palavralarıyla, Selahattin Demirtaş’ın kızlarıyla görüşmesine engel olmak, hukuka da, ahlaka da, bu millete de yakışan bir davranış değildir. Hapisteki bir babanın evlatlarıyla kucaklaşmasına engel olmak, babaya kestiğin faturayı hiçbir günahı olmayan evlatlara ödetmek, suç ve ceza kavramlarıyla izah edilemez. Alenen işkencedir” sözleriyle ona yalanmanı unutmadık zevzek Yılmaz Özdil!
Tüm bunları CHP’nin, Ekrem İmamoğlu’nun ihanetlerini, vicdansızlıklarını, küresel güçlere kuyruk sallamasını, sürekli DEM’lenmesini kimi zaman örtbas etmek, kimi zamanda meşrulaştırmak için yaptığını bilmeyen mi var?
“Kemalist kılığında” ortada dolaşan berduş Mossad ajanı gibi davranma… İnsan ol insan… Bak binlerce çocuk vahşice öldürülüyor. Vahşete maruz bırakılan mazlum, masum insanların, çocukların dili, dini, ırkı sorulmaz. Sadece sahip çıkılır…