Nepotizm ve liyakat sorunu
Türkiye'de iktidarı nepotizm konusunda diline dolayan muhalefet, şaş kaza birinci parti olarak çıktığı yerel seçimlerden sonra eş, dost, akraba atamalarıyla gündemde. Seçimlerin hemen ardından CHP'li belediye başkanları eşlerini, çocuklarını, dostlarını kendi belediyelerinde ya da bir başka CHP'li belediye başkanlarının kazandığı belediyelerde üst makamlara taşımaya başladı. Örneğin, Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un kızı Tutku Kurt Bayyurt, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı atandı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ise yeğeni Furkan Bozbey'i belediye şirketi BURKENT'e yönetim kurulu başkanı olarak atadı. Geçtiğimiz hafta da baldızı Sezen Uğur'u sosyal hizmetlere atamıştı.
Adı eş, dost atamasıyla anılan birçok CHP'li belediye başkanı daha var. Ama bunların isimlerinden daha önemli olan, Türkiye’de esaslı bir liyakat sorunumuzun varlığıdır. Bu sorunu iktidar partisinin sırtına yükleyerek bir kenara çekilen ve çekildiği köşeden ahlak abidesi gibi nutuklar atan muhalefet, teoriden pratiğe geçtiği anda patlamıştır. Seçimler biter bitmez belediyeleri aile şirketlerine çeviren muhalefet hangi yüzle iktidarı liyakat konusunda uyarabilir artık? CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in partisinin belediyelerindeki nepotizm örneklerinden rahatsızlık duyarak, hısım, eş, dost atamalarını durdurduğu söylense de kamu vicdanı tatmin olmuşa benzemiyor. Aslında ülkemizin vaziyeti “Bal tutan parmağını yalar” deyişine uygun ilerliyor. Liyakat meselesine kişisel müdahalelerden ziyade yapısal bir bariyer çekmek gerekmektedir. Bu bağlamda, MHP’nin 100 maddelik yeni anayasa önerisi içerisinde yer alan “Türkiye Liyakat Kurumu” gibi tarafsız, adil kararlar veren bir kuruma acil ihtiyacımı olduğu su götürmez bir gerçektir.
Akrabalara, arkadaşlara, eşe, dosta değil Türk milletinin her bir ferdine eşit muamelede bulunacak bir “Türkiye Liyakat Kurumu” kamu görevlerine liyakat esasına dayalı olarak atamaları sağlayarak, şeffaflığı ve adaleti temin edebilecektir. Türkiye'nin önündeki liyakat sorununu çözebilecek bu tür yapısal reformlar, siyasetin ve yönetimin daha etkin ve verimli bir şekilde işlemesine katkı sağlayacaktır. Bu sayede, toplumun güveni yeniden inşa edilirken, demokratik kurumlarımız da güçlenmiş olacaktır.