Türk yargısı “madalyayı” taktı
Türk adaleti, kılıcını salladı ve terörün siyasi ayağını biçti. Kobani Davası'nın sonucu, hukukun zaferi oldu. HDP’nin iki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gün yüzü görmelerinin mümkün olmadığı hapis cezalarına çarptırıldılar. Kobani Davası’nın en kilit ismi Selahattin Demirtaş, CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Selahattin Demirtaş bu iddiaları göğsüne şeref madalyası olarak takacak” dediği suçlardan 42 yıl hapis cezası aldı. Türk Yargısı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine adeta cevap verircesine, "madalyayı" Demirtaş’ın boynuna taktı.
Kobani Davası'nda verilen kararlar, Türkiye'nin yargı sistemi ve adalet anlayışı açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. 108 kişinin yargılandığı bu davada, özellikle Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi isimlerin aldığı ağır cezalar, teröre karşı verilen mücadelenin kararlılığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. 2014 yılındaki Kobani olayları sırasında halkı sokağa döken HDP’li siyasetçilerin, 37 vatandaşın ölümüne sebep olan provokatif çağrıları, bugün hak ettikleri cezaları bulmuştur.
Aynı zamanda bu kararlar, adaleti ekonomik çıkarlara feda edenlerin suratına bir tokat gibi inmiştir. Haftalardır Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın serbest bırakılmasının, Türkiye’nin ekonomik sıkıntılarını hafifleteceğini savunanlar Kobani Davası’nın sonuçlarıyla birlikte hezimete uğramıştır.
Teröristlerin serbest bırakılmasının ülke ekonomisine katkı sağlayacağını söylemek, ya büyük bir cehaletin ya da kötü niyetin göstergesidir. Ülke ekonomisinin canlanması, teröristlerin serbest bırakılmasından değil, hukukun üstünlüğünün sağlanmasından geçer. Terörle mücadeledeki kararlılığın gösterilmesi için, teröristlere karşı verilen cezaların da caydırıcı olması gerekir. Ekonominin kötü durumundan terör yanlısı argümanlar çıkarmak, terörle mücadeledeki kararlılığımızı zayıflatmanın ve teröristlere cesaret vermenin bir yoludur. Oysa teröristlere hoşgörü göstermek, gelecekte daha büyük sorunlara davetiye çıkarmaktan başka ne anlama gelebilir? Sonra terör, sadece maddi zararlarla mı sınırlıdır? Hangi ekonomik getiri, teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizi bize geri getirebilir? Yıllardır Türkiye'yi kan gölüne çevirmiş, binlerce masum insanın ölümüne sebep olmuş bir terör örgütü üyelerinin cezalarının hafifletilmesi veya serbest bırakılmaları, sadece teröre karşı mücadelemizi zayıflatmakla kalmaz, aynı zamanda adalet duygumuzu da yerinden etmez miydi?
Dolayısıyla, teröre karşı mücadelenin zaferi, teröristlere karşı verilen cezalarda yatar. Kobani Davası’nda açıklanan cezalar terörün gölgesinde siyaset yapanlara karşı verilen en net mesaj olmuştur: Türk adaleti, terörün yanında saf tutanlara asla merhamet göstermeyecektir.