24 Kasım 2024
weather
15°
Twitter
Facebook
Instagram

Ezelden ebede Ülkü Ocakları

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Ezelden ebede Ülkü Ocakları

Mavi Gök ile Yağız Yer arasında yanılıp yenilebilen Ademoğlunun yenilmez cephesiydi Ülkü Ocakları!

Maziden Atiye kutlu bir seslenişin neferleri,

Gönülleri nice sınavlardan geçen, eleklerden elenen ALP YÜREKLİ BOZKURTLAR!

TÜRK MÜHRÜNÜ tüm yurtlara vurmayı görev bilmiş

Turan sevdası uğruna SERDENGEÇMİŞ Oğuz İli’nin yiğit neferleri!

Gönül coğrafyamıza uzanan el, Halka menfur olmadan Hak’ka makbul olmak istemeyen Yusuf yüzlü yiğitler!

Toplumlar kendi kahramanlarını kendileri yaratırlar. Dönemin içinde bulunduğu zor koşullar, onları içinde bulundukları buhrandan çekip çıkarabilecekleri SERDENGEÇTİLERE ihtiyaç duyarlar. Nitekim 1968 yılında sosyalistlerin baskısı, Rus emperyalizminin daha çok üniversite ortamlarında faaliyete geçmesi sebebiyle üniversitelerde; Hristiyan felsefesi, Mao’nun öğretisini, Rus Milli Marşı’nı öğrenmek yerine; Bilge Kağan’ı, Korkut Ata’yı, Mevlana’yı, Yunus Emre’yi, Hoca Ahmet Yesevi’yi öğrenerek bir gençlik yetişmek amacıyla toplum ÜLKÜ OCAKLARI’NI KENDİSİ İNŞA ETMİŞTİR.

1968 yılında ÜLKÜ OCAKLARI kuruluna kadar; Türk Derneği, Türk Ocakları Derneği… adlarıyla “vatana, millete, devlete, bayrağa sahip çıkma” ülküsüyle, Milli refleks olarak ortaya çıkıp varlıklarını devam ettiren milliyetçi gruplar; Milli Şef Dönemi, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası, 1960 Darbe Anayasası gibi birçok zorlu dönemden geçen gruplar için tek bir yere bağlı büyük bir birliğin kurulmasının zamanı gelmiştir.

1960 İhtilali’nden sonra, tabana uzak kalan, “geniş bir elbise” olarak nitelenen darbe anayasası ile ayağı yere basmayan bir düzende; dinimizden, milli kimliğimizden, örf ve adetlerimizden gittikçe uzaklaşan, korku yönetiminin nam saldığı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde milli düzene geçiş kolay olmamıştır. Bir yandan emperyalistlerin ülke içindeki planlarını hayata geçirebilmek adına gençleri kullanıyor olması bir yandan ekonominin gidişatı ülke içinde kargaşa ortamına sebebiyet vermiştir. 

İşte böyle bir ortamda; medeniyetimizin asli unsurlarını hatırlayabilmesi ve öze dönebilmesi adına Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ, Dündar TAŞER, Seyyid Ahmet ARVASİ gibi önderlerimizin mihmandarlığında sadece fiili bir hareket olarak değil; bunun yanında atasını, dilini, kültürünü öğrenebildiği bir eğitim sistemini baz alarak kurulmuştur ÜLKÜ OCAKLARI. 

Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ VE Dündar TAŞER; Ülkü Ocakları’nı; Kurtuluş Savaşı’ndaki Kuvay-ı Milliye ile eş değer görerek, buhran döneminde olan ülkeyi kurtaracak birinci kuvvet olduğuna inanıyorlardı. Türk Milletini köleleştirmek isteyenlerin aletleri olanlara, Türk’ün Allah’ına sövenlere, tarihiyle alay etmeye yeltenenlere karşı ÜLKÜ OCAKLARI’NIN SAVUNMA HATTIMIZ OLDUĞUNU İLERİ SÜRMÜŞLERDİ.

Alparslan TÜRKEŞ’İN 1965 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi genel başkanı olmasıyla beraber, ülke içinde gençlik yapılanması farklı bir boyuta geçmiştir. 4 Ocak 1968’de Ruhi KILIÇKIRAN’IN şehit edilmesinin ardından TÜRKEŞ’İN destekleriyle CKMP Gençlik Kolları’nın propaganda faaliyetlerini kolaylaştıracak bir gençlik yapılanması olarak ilk kez “ÜLKÜCÜ” adıyla GENÇ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLATI 29 ŞUBAT 1968’DE KURULMUŞTUR. Genç Ülkücüler Teşkilatı, Süleyman ÖZMEN, Yusuf İMAMOĞLU ve Dursun ÖNKUZU’NUN şehit edilmesinin ardından bildiriler yayınlamışlar yürüyüşler düzenlemişlerdir. 

12 Mart 1971’de askerî kuvvetler Demirel Hükûmetine muhtıra verdi. 20 Mart 1972’de, Ülkü Ocakları ve Genç Ülkücüler Teşkilatı da sıkıyönetim idaresi tarafından kapatıldı. Ardından 13 Haziran 1972 yılında Dündar TAŞER’İN şaibeli bir trafik kazasında vefat etmesi ülkücü teşkilatı derin yasa boğdu.

Ülkü Ocakları, “Ülkü Ocağı” adıyla ilk kez Ankara Üniversitesi Hukuk, Dil Tarih ve Coğrafya ve Ziraat Fakültelerinde milliyetçi gençler tarafından fikir kulübü olarak kurulmuştur. Sonraki yıllarda; “Türk Ülkücüler Teşkilatı”, “Büyük Ülkü Derneği(BÜD)”, “Ülkücü Gençlik Derneği” “Ülkücü Asistanlar Derneği”, “Ülkücü Öğretmenler Birliği”, “Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu(MİSK)”, “Ülkücü Öğretmenler Birliği(Ülkü-Bir)”, “Ülkücü Polisler Birliği(Pol-Bir)” gibi birçok adla ve vazgeçilmez yeminle ÜLKÜ OCAKLARI RUHU KENDİNİ GÖSTERMİŞTİR.

Ülkü Ocaklarına gidenler aksiyon veya eğitim odaklı olarak ikiye ayırabilirdi; TÜRKEŞ başta olmak üzere birçok üst kademeden insanın ocaklara bizzat “Ülkü”, “TURAN”, “Vatan” üzerine dersler verdiği bilinmekteydi. Diğer bir eğitim alanı ise; ülkücülerin “Medrese-i Yusufiye” olarak tanımladığı cezaevleriydi. Allah yolunda cihat eden Alperenler olarak tanımlanıyordu; bir ülkücü kendini dini ve devleti için feda edebilmeliydi. Başbuğ’un tabiri ile tıbbiye laboratuarları ile İlahiyat Fakültelerinin koridorlarını birleştiren yani ilim ile imanı esas alan Ülkü Ocakları, bünyesinden birçok aydın kişilik çıkarmayı başarmıştır. Arif Nihat Asya’nın da deyimiyle; “SİZLER BÜYÜK TÜRKİYE’Yİ GERÇEKLEŞTİRECEK OLAN ÜLKÜCÜLERSİNİZ.” 

Bilge Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ; “Milliyetçi-Ülkücü gençlik hem Hak’tan yana, hem halktan taraf, hem de hakikatin yanındadır. Yönü doğru olanın yükü ağırdır. Eğri bacadan doğru duman çıkmayacaktır. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılamayacaktır. Sizler istikbalin huzur ve güven veren müjdelerisiniz. Sizler eğilmez başın, çökmez dizin, bükülmez bileğin, kırılmaz belin timsallerisiniz!”

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sayın Ahmet Yiğit YILDIRIM; “Bizler, Ülkücü-Milliyetçi Türk gençliği olarak kararlı duruşumuzu, “Ne Amerika, Ne Rusya Ne Çin Her Şey Türklük için!” şiarıyla aidiyetimizin doğrudan Türk Milleti’ne olduğunu bir kez daha gururla haykırıyoruz.” 

Dün olduğu gibi bugün de gerek Türkiye’de gerek Türk Cumhuriyetleri’nde gönül coğrafyalarımıza uzanan el, ahlak, eğitim, kültür, sanat, gelişen teknolojiye ayak uydurabilen İLİM-İRFAN ORDUSU gençler yetiştiren MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NİN ÜLKÜ OCAKLARI TEŞKİLATI; Anaokulundan hayatın her evresine uzanan yelpazede, 16 Büyük Türk Devleti’ne yolculuktan başlayarak, üniversite gençliğine uzaktan eğitim ve çeşitli teknolojilerle; geçmiş medeniyetimizi bugünle bağdaştıran ÜLKÜ OCAKLARI, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 100. YILINDA NİCE YÜZ YILLARA; DEVLET ATAMIZ MİHMANDARLIĞINDA İLELEBET PAYİDAR OLACAKTIR!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *