İlk dört maddedeki kurucu felsefeye bağlı kalmak
“Her kim ki Türk’e, Atatürk’e düşmandır, biliniz ki onlar Malazgirt’te İstanbul’un fethinde, Çanakkale’de, İstiklal harbinde mağlup ettiklerimizin Anadolu’da kalmış tohumlarıdır.”
Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ
Anayasa’yı sadece bir devletin organları ve bunların işleyişlerine dair bilgiler bütünü olarak değerlendirmek yerine milli ve tarihsel haklarımızın yazılı kaynağı olduğunu hatırlamak daha yerinde ve doğru olacaktır.
Hukuk literatüründe ifade edildiği üzere Normlar Hiyerarşisinin en üstünde yer alan ve ondan sonra gelecek hiçbir düzenlemenin kendisine aykırı olamayacağı Anayasalar bir DEVLETİN VE MİLLETİN TEMELİNİ TEŞKİL EDER.
Toplumsal Sözleşme Teorisi’nden bu yana bireylerin temel hak ve özgürlüklerini korumak zorunda olan Anayasalarda bir devletin ülkesi ve milletiyle ilgili madde koymamak hangi devleti ve hangi milleti koruyacaktır? Açık hedef haline getirilmeye çalışılan Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu oyunu bozacaktır.
Hukuk Devletinin gereklerinin başında hukuki güvenlik gelir. Hukuki güvenliğin tesisi için ise hukuk kurallarının öngörülebilir nitelikte olması beklenir. Bu sebeple temel hak ve özgürlükleri hiçe sayacak olan bir belirsizliğe kapı aralayan ilk dört maddeye dokunulması Anayasa’nın ruhuna ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı olacaktır.
İLK DÖRT MADDE İÇİN BİNLERCE ŞEHİT VEREN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ BUNU AZİZ TÜRK MİLLETİ’NE VE ŞEHİTLERİNE BORÇLUDUR!
Türk’e düşmanlık ne zaman biterse Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili tartışma da o zaman bitecektir. Bu sebeple, tartışmanın bitmesini beklemek yerine somut adımlar atarak TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI’NIN Yeni Anayasa’sında hainlere hukuki olarak geçit vermeyecek köklü değişiklikler yapılmalıdır.
Bilge Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ’NİN 15.10.24 tarihli Grup Toplantısındaki Konuşmasında: “Bilhassa Anayasanın ilk dört maddesi her türlü tartışmanın ve arayışın dışındadır. Çünkü ilk dört madde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kilidi, kurucu kimliği, varlık ve birlik simgesidir. İlk dört maddede açılacak bir gediğin duracağı yer de yoktur. Anayasanın ilk dört maddesini sulandırmak, demokratik bir angajmanın neticesi olmayıp gizli saklı emellerin tezahürüdür. Buna izin veremeyiz, buna seyirci kalamayız, mevkii ne olursa olsun hiç kimseye eyvallah etmeyiz. ANAYASA’NIN İLK DÖRT MADDESİYLE MESELESİ OLANLARIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE MESELESİVARDIR VE BİZİM DE ONLARLA GÖRÜLECEK HESABIMIZ OLACAKTIR. DEVLETİN ÜLKESİ VARDIR, O DA TÜRK VATANIDIR. DEVLETİN MİLLETİ VARDIR, O DA TÜRK MİLLETİDİR.”
KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA BAKTIĞIMIZDA DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BİR DEVLETİN ANAYASASI’NDAKİ EN ÖNEMLİ ADDEDİLECEK MADDELERİN BU DENLİ TARTIŞMA KONUSU YAPILDIĞI GÖRÜLMEMİŞTİR.
Dünya geneline bakıldığında ülkelerin yarısından fazlasının Anayasalarında değiştirilemeyen hükümler bulunduğu saptanmıştır. Aşağıda örnekleri verilecek olan ABD, Fransa ve Almanya örneklerinde ise; değiştirilemeyecek hükümlerin çoğunlukla hükümet şekliyle ilgili olduğu görülmektedir.
ABD örneğinde; 5.Madde (Article): “EYALETLER İÇİN CUMHURİYETÇİ YÖNETİMİ ZORUNLU KILAN HÜKÜM DEĞİŞTİRİLEMEZ.”
Fransa Anayasası’nda: “ÜNİTER YAPI, HÜKÜMET ŞEKLİNİN CUMHURİYET OLMASI DEĞİŞTİRİLEMEZ.”
Almanya Anayasası’nda: “FEDERASYONUN EYALETLERE BÖLÜNMESİNE, EYALETLERİN YASAMAYA ESASEN KATILMALARI İLKESİNE VEYA 1 VE 20’NCİ MADDELERDE YAZILI ESASLARA İLİŞKİN BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YASAKTIR.”
Görüldüğü üzere söz konusu ülkelerde değiştirilemez hükümler bulunduğu gibi bunlarla ilgili tartışmalara da ülke içinde mahal verilmemektedir.
Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’IN belirttiği gibi: “Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili, daha önce defalarca kamuoyuna açıkladığımız üzere, Partimizin ve Cumhur İttifakı’nın herhangi bir sorununun olmadığını, ilk dört madde üzerinden yapılan tartışmaların da sürece katkı sağlamadığını tekraren ifade etmek istiyorum. 12 Eylül rejiminin silah dipçiğiyle millete dayattığı mevcut anayasamızın, yapılan onca revizyona rağmen Türkiye’ye ve demokrasisine dar geldiğini, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu her geçen gün daha net bir şekilde görebiliyoruz.” İfadelerini kullanarak konuyla ilgili görüşlerini net olarak belirtmiştir.
Günümüzde tartışılan konular çerçevesinde inceleme yapıldığında; Anayasa Hukuku açısından doktrinde önce değiştirme yasağı getiren maddenin kaldırılıp daha sonra da değiştirilmesi yasaklanan maddenin değiştirilebileceği fikri “hile-i şer’iyye” olarak nitelendirilmekte ve anayasanın yasakladığı bir sonuca anayasanın diğer bir maddesinden yararlanarak ulaşıldığı belirtilmektedir. Hile-i şeriyye ise hukukun genel ilkelerine aykırıdır.
Bunun yanında ikinci husus ise tali kurucu iktidarın asli kurucu iktidardan geldiği ve Anayasa değişiklikleri sırasında uyması gereken bazı sınırlamaların bulunduğu konusudur. Nitekim, Anayasa değişiklikleri sırasında uyulması gereken yazılı olmayan sınırlar olmasaydı tali kurucu iktidarlar istediği şekilde Anayasa’yı değiştirebilirdi fakat bilindiği üzere bu iktidar şekli yönden ve Anayasa’nın ruhu açısından sınırlıdır. Aksi halde tali kurucu iktidar kendisini inkar etmiş olur.
Anayasanın Başlangıç Bölümünün son iki paragrafında Anayasa’nın: “Sözüne ve ruhuna saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere, Türk Milleti tarafından, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.” ibaresi bu durumun kaynağını oluşturmaktadır. Bu duruma aykırılık hiçbir kesim, zümre, sınıf tarafından SAVUNULAMAZ, İDDİA EDİLEMEZ!
Özel Kuvvetler Komutanı Sayın Engin ALAN’IN Terör Pkk 40 Yıllık İhanet Kitabının girişinde: “Mithat Cemal KUNTAY, “Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” demiş. Bu toprakların her bir metrekaresi, uğrunda can veren vatan evlatlarını sinesinde barındırır. Başka niyet ve heves içerisinde olanlara bunu tekrar hatırlatırız.” vurgusuyla bizde ÖMER HALİSDEMİRLERİN BİTMEYECEĞİNİ HATIRLATMIŞTIR.
İLK DÖRT MADDEYİ DEĞİŞTİRMEK İSTEYENLER AŞAĞIDAKİ AZİZ ŞEHİTLERİMİZİN VASİYETLERİNE BİR KULAK VERSİNLER;
Şehit Polisimiz Şeyda YILMAZ’IN eşinden: “Hayat arkadaşımdı benim hem de silah arkadaşım. Çocukluğunda şehitlik için dua ettiğini söylerdi hep, devletin bir kağıdı boşa harcanınca sinirlenirdi, bayrağa çok aşıktı”
“Eğer ölürsem biriniz veya anlaşın bir şekilde kız çocuğu olsun bütün masraflarını karşılayın." Sözlerini kullanan Piyade Astsubay Çavuş Yusuf Ataş Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde teröristler tarafından açılan taciz ateşinde şehit düştüğünde 21 yaşındaydı.
"Şehit olursam Türkmen balaları için anaokulu-kreş veya kültür merkezi yapılsın, ismim verilsin." Diyen Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit olan Piyade Astsubay Üstçavuş Musa Özalkan… DEVLET ATAMIZIN emriyle şehidimizin vasiyeti yerine getirilmiştir..
"Kardeşim senden ricamdır, bana bir şey olana kadar sende saklı kalsın. Kardeşim bu savaş haç ile hilalin, imanla inkarın, hak ile batılın, küfür ve tevhidin savaşıdır.” diye haykıran 7 Şubat 2018 tarihinde Suriye’nin Afrin bölgesinde teröristlerin hain saldırısı sonucu şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal Akpınar…
Misak-ı Milli kanla yazılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Banisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşlarıyla Milli Mücadele’de yediden yetmişe yedi düvelin sırtını yere getiren Türk Milleti, tarihte haine geçit verilmeyeceğini bilmiştir Bugün de Millet iradesinin tecelligahı Gazi Meclis’te ilk dört maddeye dokundurmayarak yine TÜRK İRADESİNİ VE MİLLİ DURUŞU GÖSTERECEKTİR!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!