Alternatif kent içi özel ulaşım hizmetlerine ihtiyaç
Dünya geneline baktığımızda paylaşımlı araç sistemlerinin başarısı ve sunduğu memnuniyet, bu hizmetlerin Türkiye'de de yaygınlaşması için güçlü bir temel oluşturuyor. Dünya çapında 65'ten fazla ülkede paylaşımlı araç hizmetleri faaliyet gösteriyor. Bu hizmetler, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerde oldukça popüler. Lyft, Didi, Grab, Careem, InDrive, YandexGo ve Ola gibi diğer paylaşımlı araç servisleri de çeşitli bölgelerde önemli başarılar elde ediyorlar.
Paylaşımlı araç sistemleri, yalnızca yüksek gelir seviyeli değil, gelir düzeyi Türkiye'nin altında olan ülkelerde de başarılı bir şekilde işlemekte ve halkın ulaşım ihtiyaçlarına yenilikçi çözümler sunmakta. Kenya (Uber), Vietnam (Grab, Go-Viet), Mısır (Uber, Careem), Endonezya (Gojek, Grab) gibi ülkelerdeki uygulamalar düşük gelir seviyelerine sahip ülkelerde de bu sistemlerin başarılı olabileceğini göstermekte. Ben de yurtdışı seyahatlerimde bu tür servisleri sıklıkla kullanarak nasıl bir rahatlık sunduğunu deneyimliyorum.
Bir örnek olarak İngiltere’yi ele alalım. 57.000 taksi ve 232.000 (özel kiralanan araç / PHV) bulunuyor. 15 paylaşımlı araç operatörü lisans almış durumda. Toplam 346.000 lisanslı sürücü var. Bunun 36.800’ü taksi, 232.000’i paylaşımlı araç, 72.000 ‘i de hem taksi hem paylaşımlı araç sürücüsü lisansı almış. İngiltere’nin nüfusunun 67 milyon olduğu düşünüldüğünde 193 kişiye bir ortak ulaşım aracı düşüyor. 85 milyonluk Türkiye’deki toplam taksi sayısı ise 100.000 civarında. İngiltere’ye kıyaslandığında 3 katı araç olmalı. Londra ve İstanbul kıyaslanırsa İstanbul’daki taksi sayısının 2 katı olması gerekiyor.
Bu tür yenilikçi ulaşım çözümlerinin teşvik edilmesi, şehir içi trafik kalitesini de iyileştirebilir. Araştırmalara göre, paylaşımlı araç sistemleri sayesinde trafikte geçirilen süre %30 oranında azalabiliyor. Ayrıca, bu sistemlerin benzin tüketimini %20'ye kadar düşürdüğü ve karbon emisyonlarını önemli ölçüde azalttığı biliniyor.
Elbette tek konumuz sayı değil. Bu hizmetlerde taksilerden bir diğer fark da kalite yönetimi. Paylaşımlı araç hizmetlerinde müşterinin de hizmet vereni seçme imkânı bulunuyor, size atanan bir aracın sürücüsünün puanına bakarak kabul ya da red edebiliyorsunuz. Sürücü de puanını düşürmemek için her misafire azami dikkatle yaklaşıyor ve kaliteli bir seyahat sunuyor. Bugünün sarı taksilerinde bu bir hayal.
Böyle bir atılımın diğer bir faydası da elbette bu hizmetler üzerinde şoförlük yapacak kişilere olacaktır. Birçok insan çalıştığı kadar kazanabileceği, kendi aracını bir ekmek teknesine dönüştürebileceği bir fırsat da yakalamış olacaktır. Mesela akşam işten eve giderken bu sistem ile büyük verim sağlanır.
Başlangıç olarak özellikle turizm açısından büyük önem taşıyan şehirlerde başlayabilecek uygulamalar ile ülkemiz dünya çapında turizm itibarını artırabilir. Zira, İstanbul’a gelen turistlerin belirttiklerine göre, yaşadıkları en önemli sorunlardan biri de geldikleri ülkelerde kullanmaya alıştıkları bu tür hizmetleri İstanbul’da kullanamamaları. Bugün yalnızca Uber’den sarı taksi çağırabiliyorlar.
Türkiye'de de benzeri paylaşımlı araç sistemlerinin daha yaygın hale gelmesi için, mevzuatta düzenleme ve yeni bir lisanslama, yönetim ve denetim sistemi gerekiyor. Toplumun bu noktadaki isteklerine kulak verilmesi önemli. Ankara gibi çok nizami taksi hizmetinin olduğu şehirlerde pek aramıyoruz, ama İstanbul gibi taksi sayısının ve kalitesinin yetersiz ötesi olduğu şehirlerde bu tür paylaşımlı servislerin hizmete girmesi ile eminim halkımız “bugüne kadar niye yapılmadı” diyecektir.