22 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram

Gazze'nin adalet nöbeti

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Gazze'nin adalet nöbeti

İsrail’in Gazze halkını maruz bıraktığı insanlık dışı muamele, dünya tarihinin en karanlık sayfalarından birisi. Savunmasız bir topluluk, bütün dünyanın seyrettiği bir soykırım deneyinde yavaş yavaş eritiliyor. Saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail 35 binden fazla insanın ölümüne sebep oldu. Ölenlerin çoğunluğunu çocuk, kadın ve yaşlılar oluşturdu. Gazze’de insan avına çıkan İsrail devleti, silah yordamıyla yok edemediği sivilleri de açlığın, susuzluğun ve hastalıkların pençesine terk ederek hiçbir insanlık değeri taşımadığını gösterdi. Geçtiğimiz gün Refah’taki bir çadır kampını vurarak 50’ye yakın insanı öldüren Siyonist rejim, soykırım siciline kara bir leke daha ekledi.

Gazzeli sivillerin aylardır verdiği yaşam mücadelesi, korkunç bir insanlık dramını gözler önüne seriyor. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar, bombalar altında hayatta kalmaya çalışırken, açlık ve susuzlukla da mücadele etmek zorundalar. Temel insani yardımların engellenmesi, aslında, soykırım planının bir parçası. Uluslararası adaletin hızı, doludizgin ilerleyen toplu cinayetlere göre çok yavaş kaldı. Şu halde, geç gelen adalet, adalet sayılabilir mi? Suçlular, eceliyle öldükten sonra haklarında verilecek hüküm, ne mazlumların acısını dindirebilir ne de vicdanları rahatlatabilir. Mazlumların hesabının sorulması ve hiç kimsenin böyle bir canavarlığa bir daha başvurmaması adına caydırıcı nitelikte cezaların bir an önce verilmesi neden bir türlü sağlanamıyor?

Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarmak için başvuruda bulundu. UCM Başsavcısı Karim Khan, Netanyahu'nun yanı sıra İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant için de tutuklama emri talep ettiğini açıkladı. Bu adımın neticeleri, insanlığın adalete olan inancının korunması adına bir ilerleme sağlayabilir ama çıkarılacak bir tutuklama kararının uygulanabilirliği de şüphe altında.

Nedeni şu: 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi soykırımına uğrayan Yahudiler, uluslararası adalet sistemine olan inançlarını ve ihtiyaçlarını dile getirerek Nürnberg Mahkemeleri'nde adalet arayışına girdiler. Ancak bugün, İsrail, aynı uluslararası adalet sistemini ve mahkemeleri tanımıyor. Yani, işlediği insanlık suçlarından dolayı yargılanmaktan kaçıyor. Geçmişte adalete susamış bir halkın, bugün aynı adalet sistemine karşı çıkması, uluslararası hukukun ve insan haklarının korunması açısından büyük bir tutarsızlık. İsrail’in uluslararası adalet sistemine karşı tutumu, aynı zamanda uluslararası adaletin uygulanabilirliği adına da büyük bir sınav olacak. Soykırımcı İsrail’in işlediği cürümlerden dolayı cezalandırılmadığı bir dünyada hiç kimse hak, hukuk, adalet kelimelerini ağzına alamayacak. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *