'Yumuşama' demek; haine ödül, ihanete yol vermek mi?
CHP ve türevleri siyasette “Yumuşama” anlayışını niçin sadece PKK’lılara özgürlük, onları baştacı etme olarak algılıyor?
“Hadi yumuşayalım” diyorlar. “Nasıl yumuşayalım?” dendiğinde de “Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’yı özgürlüğüne kavuşturalım” diyorlar…
Bu “Yumuşama” değil, bildiğiniz küresel nonoşluktur. Çünkü bu iki PKK’lı ve diğerlerine oldukça “Yumuşak” davranılmasını isteyen bir Batı ve Avrupa ülkeleri karşımızda… Ağızlarını bir açıyorlar, bir kapatıyorlar; Türkiye’deki PKK’lılara özgürlük istiyorlar.
Bizim “Siyasette Yumuşama” sözünden anladığımız ise Türkiye’deki iktidarın- muhalefetin el ele vererek ülke meselelerinde yan yana gelip çözüm üretmesi ve çözümde birlikte hareket etmesidir.
Türkiye’deki iktidar-muhalefet yan yana gelip ekonomik meselelerde, terörle mücadele konusunda, geniş bir kesimde rahatsızlık yaratan sığınmacı yüküne çözüm bulma noktasında ve diğer irili-ufaklı ne kadar meselemiz varsa hepsinde de sağduyulu adımlar atsa kim bundan rahatsızlık duyar?
Fakat CHP ve türevlerinin “Yumuşama” anlayışı sadece ihaneti ödüllendirmek ile vatan hainlerinin yolunun açılmasında aksiyon kazanıyor.
Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısıyla sürekli iş birliği ve ittifak yapan CHP, terörle mücadele konusunda iktidara omuz verir mi?
Bugüne kadar PKK’nın Suriye uzantısı YPG’den yana olmuş CHP; terör örgütü YPG’nin bölgeden temizlenip, Türkiye’deki sığınmacıların vatanlarına dönmesi için bir çaba içine girer mi?
Türkiye’de ekonomik meseleler olmasa yüzüne tüküreni olmayacak CHP’nin, kendi adına önümüzdeki seçimleri düşünerek Türkiye’nin ekonomik meselelerin çözümü noktasında iktidara destek verir mi?
CHP, iktidara destek vereceği tek konu, “yumuşama” olarak gördüğü Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve benzeri PKK’lılara özgürlüğü ifade etmektedir.
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yumuşama adı altında kimliğimizden, ilkelerimizden, duruşumuzdan ve kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz.” ifadesi, gerekse MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Yumuşamadan bahis açılıyorsa, böyle bir şeye ihtiyaç hissediliyorsa, ilk önce neyin sert, nelerin sertlik ihtiva ettiği açıklığa kavuşmalıdır.
Elbette kutuplaşalım ve kavgaya tutuşalım demiyoruz.
Elbette tokalaşmak varken, yumruklarımızı sıkalım da demiyoruz.
Fakat normalleşme ve yumuşama kelimelerini her meselenin başına iliştirip milli haklarımızdan, milli varlığımızdan, milli kimliğimizden, egemen çıkarlarımızdan, Türk ve Türkiye yüzyılı hedeflerimizden ödün isteniyorsa, hiç kimse boşuna çabalamasın, bizim böylesi uçuk kaçık ve garabet yumuşamaya karnımız tok, yüzümüz de dönüktür.
Normalleşmesi, milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir.” açıklamaları, CHP ve türevlerinin “Yumuşama” anlayışını hangi ihanetlere alet ettiğini anlamamıza yardımcı oluyor.
CHP ve türevleri, “Yumuşama, Normalleşme” hikâyeleriyle PKK’lıları motive etmekte ve sürekli “Türkiye’de asla yalnız değilsiniz” mesajını vermektedir. Zaten en tehlikelisi de bu yöntemdir. Türkiye’de böyle rezil bir muhalefet olduğu sürece terör örgütleri motivasyonunu asla kaybetmez. Yerel seçimlerden birinci çıkmış CHP’nin, sürekli PKK’lılara özgürlük naraları atıp cezaevindeki PKK’lılara ziyaret kuyruğu oluşturması elbette PKK’nın sahibi ABD’yi de memnun etmektedir.
Yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PKK’nın siyasi uzantılarının katkısını büyük oranda gören CHP, bu davranışlarıyla aslında bir taş ile iki kuş vurmaktadır. Hem DEM’in desteğini sürdürmek hem de PKK’nın sahibi ABD’ye “Ben sizin için buradayım” mesajıyla bahsettiğim küresel nonoşluk duruşu sergilemektedir.
Türk milletinin düşmanlarına karşı CHP ve türevlerinin istediği “Yumuşaklık” Türk milletine düşmanlıktır. PKK’lılara özgürlük isteyen kafa, Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlık besleyendir. Kemal Kılıçdaroğlu yıllarca “Dersim’in intikamı” peşinde koştu da Özgür Özel neyin intikamı peşindedir?
Ortağı DEM’in İstiklal Marşı’na yönelik alçaklıklarına susan Özgür Özel, İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy’un şiirindeki şu duruş çağrısını anlayabilir mi acaba?
“Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!”
PKK’lıları incitmemek için her konuda büyük özveri gösteren DEM’ci Özgür Özel; ihanete, haine “yumuşak” olma çağrılarını bıraksın da taşıdığı sıfatın Atatürk’ün partisi CHP’de genel başkanlık olduğunu anlasın. Bugüne kadar anlamadı da belki bundan sonra anlayarak hidayete eder… DEM’cilik çukuru ona hiçbir şey kazandırmayacaktır. O yüzden yapacağı ilk iş, PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret programını iptal etmek olmalıdır.
2016 yılında “Adalardan, dağlardan talimat alan Demirtaş” diyen Özgür Özel, şimdi kendisi mi adalardan, dağlardan talimat almaktadır?
Özgür Özel, sen “Yumuşama” ifadesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin milli duruşuyla değerlendirmeyi dene, onun bunun elinde heder olup gitme… Bak ne güzel “Yumuşama” mesajı verdik…