Kutsal savunma mı, paralı avukatlık mı?
Ersan Şen, yıllarca televizyon ekranlarında adaletin, hakkın ve hukukun savunucusu olarak kendini tanıtan bir isimdi. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olma isteğiyle, hem iktidarı hem de muhalefeti eleştirerek geniş bir kitleye hitap etmeye çalıştı. Kimi zaman hükümeti hedef aldı, kimi zaman muhalefete sataştı. Amacı, toplumun farklı kesimlerinden destek alarak kendini lider figürü olarak öne çıkarmaktı.
Ancak, Kahramanmaraş depremlerinde yıkılan ve onlarca insanın ölümüne neden olan Ezgi Apartmanı'nın müteahhitlerinin savunmasını üstlenmesi, Ersan Şen'in yüzündeki toplumcu maskeyi düşürdü. Savunma hakkı kutsaldır, derler. Gelgelelim kutsallık ve para aynı çuvalın içine nasıl girer? Eğer savunma hakkı gerçekten kutsalsa, neden Ersan Şen bu davayı bedava üstlenmiyor? Mağdurların parası, Ersan Şen gibi popüler bir ceza hukukçusunun müşterisi olmaya yetmediği için mi onları savunmuyor?
Ersan Şen'in, yurtdışındaki kaçak müvekkilleri için kırmızı bülten çıkarılmasını isteyen acılı aileye mahkeme esnasında "Bir kırmızı bültenin ülkeye maliyeti kaç para biliyor musunuz?" diye bağırdığı söyleniyor. Ülke ekonomisini ne kadar da düşünüyor, değil mi? Biz de soralım… 35 kişiye mezar olan Ezgi Apartmanı’nın kolonlarını kesenleri savunmanın ücreti ne kadar?
Ersan Şen'in "Bir kırmızı bültenin ülkeye maliyeti kaç para biliyor musunuz?" demesi, aslında parayı ne kadar önemsediğinin göstergesi. Eğer ölen insanlar Ersan Şen'in çoluğu çocuğu, akrabaları olsaydı, yine savunma hakkı bu kadar kutsal olacak, yurt dışına kaçanlar için kırmızı bülten çıkarılması yine bu kadar pahalı gelecek miydi? Yurt dışına kaçanlar gerçekten masumsa, neden kaçtılar Ersan Şen?
Doktorlar da meslek yeminleri gereği insanları ırk, inanç, kimlik gözetmeksizin, hatta suçluluk düzeylerine göre ayırmaksızın tedavi ederler. Toplumda infial uyandıran cinayetleri işleyenlerin bile yaşam hakkını savunma gariplikleri hekimlerde sık görülen bir durumdur. Ancak doktorların bunu yaparken parayla pulla işleri yoktur. Bir avukat ise, şayet devlet tarafından bir davaya zorunlu olarak atanmadıysa, kimin savunmasını üstleneceğini kendisi seçer.
Kahramanmaraş depremlerinde 50 bin civarında insanımız hayatını kaybetti. Depremden geriye çok büyük trajediler ve üzüntüler kaldı. Elbette her şeyin sorumluluğu sadece müteahhitlerin boynuna asılamaz. Fakat halkın yanında olduğunu iddia eden bir hukukçunun, kolon kesmekle itham edilen kişilerin savunmasını elinin tersiyle itmesi gerekirdi. Gerçek halk adamları, halkın yanında durarak, onların haklarını savunarak yürürler. Ersan Şen'in bu davayı üstlenmesi, onun gerçek yüzünü ortaya koymuştur.
Biliyorsunuz, paranın gerçek olup olmadığını anlamanın bir yolu, parayı ışığa tutmaktır. İnsanların ne kadar samimi olup olmadıklarını görmek için ise onların yüzüne para tutmak yeterli. Ersan Şen'in yüzüne tutulan para, onun gerçek yüzünü göstermiştir.