İsrail’e arazi ve konut satışı
Bugün KKTC’deki bir kanun değişikliği ile ilgili bir haber okudum ve bu haber beni Türkiye için de düşünmeye sevk etti.
Kuzey Kıbrıs sınırlarında yoğun toprak ve mülk satışı uzun süredir devam ediyor. Bu konuda yoğun eleştiriler geliyordu. Bu konuda bir kanun değişikliği ile bu satışların belirli limit ve kurallara bağlı olmasına çalışılmış. Bu kanunun detayına bu yazıda girmeyeceğim.
Türkiye’de bu durum ile ilgili biraz araştırma yaptım. 2023 yılında konut satışı olarak bakıldığında İsrail uyruklular ilk 20’de değil. 2024’te ise İsrail uyruklular tam 20’inci sırada. 2024 Nisan’da Türkiye’den İsrail uyruklulara sadece 11 konut satılmış görünmekte. 4 aydaki adet ise 78. Sayı az görünse de bölgesel olarak farklı durumlar olabilir, bazı illerde İsrailliler listelerde daha üstte alıcı olabilir.
Burada çifte vatandaşlık konusuna dikkat çekmek istiyorum. İsrail vatandaşlarının %10’u çifte vatandaş. O halde burada başka bir ülke vatandaşı (örneğin ABD) olup da İsrail vatandaşı olan kişilerin de gayrimenkul ediniyor olmaları muhtemel. Ayrıca şirketler üzerinde alımlar da olabilir.
Konutta durum bu iken arazi satışı ile ilgili güncel bir istatistik açık şekilde sunulmuyor. Mecliste soru önergelerine verilen cevaplar üzerinden toplam sayıları öğrenmek mümkün olsa da uyruk detayı bulunmuyor.
Ben kategorik olarak yabancıya arazi ve gayrimenkul satışına karşı olmasam da canım sıkılmıyor değil. Sahiplik yerine kullanım haklarının satıldığı model Türkiye’nin gündemine gelmeli diye düşünüyorum.
İsrail özelinde ise duruma farklı bakılması bir zorunluluk. İsrail vatandaşı ya da başka bir ülke ile çifte İsrail vatandaşı, veya bunlara ait Türkiye ya da yurtdışında kurulu şirketlerin Türkiye Cumhuriyet sınırları içinde toprak ya da mülk alması yasaklanmalıdır. Bisküvi satmadığımız İsrail’e toprak satacak değilizdir! KKTC için ise, evet KKTC bir bağımsız devlet, ama vatandaşı olmasak da biraz konuşmak hakkımızdır. Aynı şekilde tek ya da çifte İsrail vatandaşlarına satış yasağı uygulaması KKTC’de de acilen başlamalıdır.
Eğer bir miktar yabancı kaynak girişinin eksilmesi bir dert ise, eminim bu eksiklik büyük doğal zenginlikler üzerinden gelişen Orta Asya Türk Cumhuriyetleri üzerinden, oranın varlıklı kesimine yapılacak kampanyalar ile kapatılabilir. Hali vakti yerinde TDT ülkelerine tekil vatandaş olan kişilerin (Rus vatandaşları hariç) arazi ve gayrimenkul alımlarında mütekabiliyet limitleri misliyle de uygulanabilir, eminim vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu da bundan rahatsız olmaz.
