Türkiye-Suriye ilişkilerini normalleştirmenin önemi
Ahmet Davutoğlu’nun Başdanışman, Dışişleri Bakanı, Genel Başkan, Başbakan sıfatları ile AK Parti bünyesindeyken “Stratejik Derinlik” adıyla yerleştirdiği her eylem ve söylem Türkiye’nin başına büyük belalar getirmişti. Bunların başında da Suriye politikası gelmektedir. Suriye’de çıkan iç savaş ve iç savaştan Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan milyonlarca insan, milyonlarca insanın düzensiz, intizamsız, plansız bir şekilde Türkiye’nin geneline dağıtılması gelmektedir. Dünyada bir tane devlet gösteremezsiniz bu kadar sığınmacıyı alan ve onları yıllardır besleyen… Bu durumun Türkiye’ye sosyal, ekonomik ve kültürel maliyeti oldukça yüksek...
ABD’nin bölme, parçalama politikaları adına Suriye üzerinde yapılan müdahalelere destek verilmesi çok yanlıştı. Yıllardır bunun faturasını ödüyoruz. Hala da bu durum devam ediyor. O günlerin zerre savunması olmaz, izahı yapılamaz çünkü yapılanların hiçbir mantığı yoktur.
Olanlar oldu, yaşananlar yaşandı artık milli politikalarla önümüze bakmak durumundayız. Elbette Türkiye-Suriye ilişkilerinde Suriye devlet başkanı Beşar Esad da sütten çıkmış ak kaşık değil… Suriye’de iç savaş yokken bile Esad ailesi terör örgütü PKK’ya kucak açmış, teröristbaşı Öcalan’ı bünyesinde beslemişti. Beşar Esad, bugün bile Türk Ordusu’nun Suriye topraklarında olmasından rahatsız ama ABD’nin silahla beslediği, eğittiği ve Suriye topraklarında devletleştirmeye çalıştığı terör örgütü PKK/YPG’den rahatsız değil. Türk Ordusu, Suriye topraklarını işgal etmiş terör örgütü YPG ile mücadele ediyor. Suriye ise görünürde zerre kılını kıpırdatmıyor.
Geçmişte ve hâlihazırda Suriye ile ne yaşanıyorsa yaşansın Türkiye-Suriye ilişkisi normalleşmelidir. Türkiye ve Suriye; bölgenin menfaatleri, kendi topraklarının güvenliği için ortak noktada buluşarak geçmişe sünger çekmelidir.
Özellikle son 1 yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları bunu gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz günlerde yaptığı "Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıksa yine yapabiliriz. Suriye'nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar sayın Esed'le geçmişte nasıl yaptıksa yeniden yapmamamız için bir sebep yok," şeklindeki açıklaması bu normalleşme sürecine bir adım daha atmak olmuştur.
Terör örgütü PKK ile mücadele ve Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların topraklarına tekrar gönderilmesi için bu normalleşme ve ilişki şarttır.
Emin olun bu, Özgür Özel’in PKK’lıları, vatan hainlerini kurtarmak için uydurduğu “normalleşme, yumuşama” nutuklarından daha önemli bir konudur.
Türkiye’nin en büyük meselelerinden biri olan sığınmacılar yükünden ve ABD’nin sınırımızda sözde Kürdistan parçası kurdurmaya çalıştığı terör örgütü YPG’den kurtulmanın yolu Türkiye-Suriye ilişkisinin normalleşmesinden geçmektedir.
Muhalefetin bu normalleşme çabaları karşısında sürekli 'Kardeşim Esad' ve 'Zalim Eset' hatırlatması yapmasının bir hükmü yoktur. Bu tavrın Türkiye’ye sağlayacağı bir katkı da yoktur.
Zaten Türkiye’deki başını CHP-DEM’in çektiği muhalefetin arka plandaki kaygısı, sırtlarını dayadıkları ve gönüllerini kaptırdıkları terör örgütü YPG’nin Türkiye-Suriye ilişkisinin normalleşmesiyle yok edilmesidir.
Özgür Özel de "Suriye ile sempatik kanaldan temas ediyoruz. Arka kapı diplomasisi yani. Bu yaz içinde gidip Esad ile görüşmeyi düşünüyorum" demiş…
DEM aşkıyla yanan Özgür Özel, Beşar Esad ile neyi görüşebilir ki?
Beşar Esad’a söylese söylese “Ortağımız DEM’in sırtını dayadığı YPG’ye dokunmayın” olur. YPG’yi terör örgütü olarak görmeyen CHP değil mi? Türk Ordusu’nun Suriye’deki terörle mücadele tezkeresine HDP ile birlikte “Hayır” oyu veren CHP değil mi?
YPG’nin başındaki teröristbaşı Mazlum Kobani’nin heyet halinde davet ettiği CHP değil mi?
O halde, Özgür Özel ile Beşar Esad görüşmesinde konu herhalde YPG’nin korunması, yaşatılması ve hedeflerine ulaşması olur? Sınırımızdaki en büyük ilçeler terör örgütü YPG’nin işgali altındadır. CHP’nin bu durumdan bir rahatsızlığı da zaten yoktur. CHP’nin Suriye ile görüşmesinde bir katkının sağlanması için, öncelikle CHP’nin PKK ile olan tüm ilişkisini bitirmesi ve Atatürk’ün çizgisine gelmesi gerekiyor. Bunun için de sanki çok geç kalındı gibi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beşar Esad ile görüşüp normalleşme çabası, terör örgütü YPG ile mücadele kararlılığı her Türk vatandaşı tarafından desteklenmelidir. Sığınmacı yükünden kurtulmanın yolunu açacak olan ancak budur.