Türkiye Solunun Dünya ile İmtihanı
Van’da konser düzenleyen Bengü’nün "Ne mutlu Türk’üm diyene" demesi üzerine sahneye su şişeleri atan, Türk milli takımı Portekiz’e yenilince "Biji Portekiz", Hollanda’ya yenilince "Biji Hollanda" paylaşımları yapan, Türk milletinin acılarına gülen, mutluluklarına üzülen, olası bir dünya harbinde hangi tarafa hizmet edeceği aşikâr olan bir güruh var. Bu güruh, iliklerine kadar işlemiş Türk nefretini kusmak için adeta düşman postallarının yurdumuzu çiğnemesini dört gözle bekliyor.
Sevgili muhalefetimiz, birkaç milyon oyları var diye bu güruhun her türlü iğrençliklerine göz yummayı, onların siyasi mürebbiyeliğini üstlenmeyi seve seve kabul ediyor. Türkiye’deki muhalefetin politika anlayışı, ayrıştırıcı kimlik taleplerine karşı durmak yerine bu talepleri kendi siyasi stratejilerine entegre ederek iktidara gelebilmek. Oysa sol ideolojinin doğuşu, Aydınlanma düşüncesinin en temel vaatlerinin yerine getirilmemesiyle gerçekleşmiştir. Daha iyi yaşam, daha adil bir dünya ve daha eşitlikçi sistemler kurma yolunda kafa patlatanlar dünya genelinde hep sol akımların bağrından çıkmıştır.
Ama dünya genelinde, Türkiye’de değil!
Çünkü Türkiye topraklarına zuhur eden sol, ülkesinin sosyal ve ekonomik sorunlarına özgün çözümler getirmek yerine etnik ayrılıkçı hareketlerle ittifakların potansiyel başarılarına bel bağlamıştır. Son genel seçimlerde muhalefetin ortak adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinin iki temel sebebinden birisi vizyonsuzluk, diğeri de Kemal Bey'in PKK ve HDP ile olan sıcak ilişkilerinin halktaki "Kemal Kılıçdaroğlu PKK’nın adayıdır" düşüncesini kuvvetlendirmesiydi. Şimdi ise Özgür Özel'in aynı çıkmaz sokaklarda kaybolması, muhalefetin ders almadığını ve aynı hataları tekrarlamaya devam ettiğini gösteriyor.
Özgür Özel geçenlerde "Renklerimiz kırmızı beyaz. Filenin Sultanları şampiyon olunca, Türk bayrağı yükselince duygulanan herkes Türkiye İttifakı’na gelebilir" diyordu. Bunu diyen Özgür Özel’in, Atatürk’ün Türkiye’nin bütün vatandaşlarını ulusal bir kimlik etrafında birleştiren "Ne mutlu Türk’üm diyene" sözüne su şişesi fırlatan, yabancı ülkelerin Türkiye karşısındaki başarılarıyla zevke gelen DEM zihniyetiyle siyasi yoldaşlık yapmayı sürdürmesi komedi ve dramın çarpıcı uyumundan başka ne olabilir?
İngiltere’de İşçi Partisi ve Fransa’da sol ittifak seçim zaferleriyle gündeme gelirken, Türkiye’de solun geride kalmasının en önemli sebeplerinden biri de budur. Fransa'da seçimleri kazanan sol ittifakın lideri Jean-Luc Mélenchon'un, "Fransız olmak ne bir din, ne bir dil, ne de bir ten rengidir. Fransız olmak, dokunulmaz bir siyasi sözleşmedir" ifadesinde bulunması, Türkiye’nin solcularıyla mukayese edildiğinde gerçekten yürek burkan bir durumdur. Onlara bakarak Türkiye Sol’unun ne denli zayıf, ne denli gayri milli bir çizgiye tutunduğunu daha net bir biçimde görebiliyoruz.