Kavala ile değil, köpeğin villy ile ilgilen!
Sayın Tuğrul Türkeş; öncelikle sokak köpeklerinin akıbetinin ne olacağına dair yasaların çıktığı, tartışmaların yoğunlaştığı, bu konuda gruplaşmaların çoğaldığı bu kaotik ortamda iki aydır kayıp olan Villy isimli köpeğinin bulunmasına sevindiğimi belirterek yazıma başlamak istiyorum.
Tam da Osman Kavala’nın özgürlüğü için yoğun bir mesaiye başlamışken kayıp Villy’in bulunma haberi eminim sizde doping etkisi yaratacaktır. Tuğrul Bey, sanırım sözde bahar müjdeleyen Abdülkadir Selvi ile sırt sırta verdiniz Osman Kavala’yı kurtarmaya ant içtiniz! Vallahi, muhteşem ikili oldunuz!
Tuğrul Bey, eskiden eveleyip geveleyip Osman Kavala’ya özgürlük hayalleri kuruyordunuz. Fakat son günlerde bu meseleyi "Bakanımız Yılmaz Tunç'tan rica ettim. Uygun bir zamanda görüşmek için izin istedim. Bir ara ziyaret edeceğim. Osman Kavala'yı ilk kez o ziyarette görmüş olacağım. İşte gerçek millilik, yurtseverlik bu. Bana öğretilen milliyetçilik bu." şeklinde kendinizce kutsallaştırma noktasına getirdiniz. Hatta utanma emaresi göstermeden vitesi büyüttünüz ve Osman Kavala gibi bir adamın hukuki sürecini; yazar Oral Çalışlar ile kafa kafaya verip Türk milletinin varlığı, birliği ve geleceği için mücadelesinden dolayı hapislerde yatan Başbuğ Alparslan Türkeş’in hukuki süreci üzerinden kıyaslamaya kalktınız. Ruhunu emperyalist odaklara kaptırmış, onların maşası haline gelmiş Osman Kavala bile bu duruma “Alparslan Türkeş ile beni aynı kefeye koymak olarak değerlendirilmesini yadırgadım.” şeklinde tepkisini göstermiştir.
Elbette ben hukukçu değilim, bu yüzdendir ki yorumum hukuk dilinde olamayacak. Ama göz var, izan var. Osman Kavala’nın cezaevi sürecini hukuki kavramlar üzerinden değil, onun bugüne kadar siciline doldurduğu eylem ve söylemleriyle birlikte, ona sahip çıkanların kimler olduğu üzerinden değerlendireceğim. Gayet açık, net ve ispatlıdır ki; Osman Kavala, ABD ve AB ülkelerinin Türkiye üzerindeki hesaplarında maşa olarak kullandığı PKK gibi terör örgütlerine sivil toplum dernekleri, vakıflar, medya üzerinden desteği organize eden, “işadamı” maskesi takılan kullanışlı bir aparattır. ABD, AB, PKK, FETÖ, DHKP-C, CHP, DEM ve tüm bunların uzantılarının Osman Kavala’ya sahip çıkması bunun açık delilidir.
Şer cepheli bu profile sahip Osman Kavala’ya sahip çıkmayı “millilik, yurtseverlik ve kendine öğretilen milliyetçilik” şeklinde tanımlayan Tuğrul Türkeş’in, her zaman yaptığı gibi yine garabet bir düşünce alanından seslendiği aşikârdır.
Osman Kavala’nın her eylemi, söylemi terör örgütü PKK’dan yana olmuşken, böyle birine sahip çıkmayı bu şekilde tanımlayıp kamuoyunu manipüle etmeye çalışan Tuğrul Türkeş, madem Adalet Bakanlığı ile adeta kavga ederek Osman Kavala ile görüşme iznini aldın. O halde görüşmede Osman Kavala’ya şunları sorabilir misin?
Osman Kavala’nın PKK’lı Sırrı Süreyya Önder aracılığıyla teröristbaşı Öcalan’a selam gönderip, selamının karşılığını, “Kavala’ya sevgilerimi iletin” şeklinde almasındaki bu güçlü sevginin bağı nereden geldiğini?
Osman Kavala’nın, “Temas ve Diyalog Grubu” üyeliğine kabulünde direkt teröristbaşı Öcalan tarafından ismi belirlenen bir kişi olmasının sebebini?
Osman Kavala’nın; 2014 yılında Brüksel’de, 2017 yılında da Moskova’da terör örgütü PYD’nin Eş başkanı Asya Abdullah ve Salih Müslüm, PKK’lı Selahattin Demirtaş, Osman Baydemir, teröristbaşı Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan, ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey strateji uzmanlarından Prof. Dr. Michael Gunter ve CIA’in sesi Michael Rubin gibilerle, teröristbaşı Öcalan’ın da mesajlarının okunduğu sözde Kürdistan’ı kurma toplantılarında moderatörlük yapmasının “işadamı” kimliğinin hangi sorumluluğunda olduğunu?
Osman Kavala’nın terör örgütü PKK’nın kapatılan televizyonu IMC TV’ye sık sık PKK propagandası yapmak için çıkmasını ve "PKK Türkiye'de kalmalı ve mücadele etmelidir” ve “Bazı durumlarda silahlı muhalefet hareketinin de siyaseti belirlemede önemli rolü oluyor” diyerek terör örgütü PKK’yı “Rasyonel siyaset yapma kapasitesine sahip bir örgüt” olarak neden tanımladığını?
Sadece bu Osman Kavala özeti bile Tuğrul Türkeş’in içine düştüğü ihanet çukuru göstermektedir.
Tuğrul Türkeş hayatı boyunca bir Ülkücü mahkûmun hakkını, hukukunu hiç aramış mıdır? Bir Ülkücüyü cezaevinde ziyarete gitmiş midir?
PKK’ya hizmet ettiği alenen ortada olan, Türklüğü itibarsız hale getirmek için her türlü etnik fitnenin içinde bulunan, “Türkiyelilik” gibi kavramı zihinlere yerleştirmek için medyayı organize eden Osman Kavala’ya sahip çıkmak ne millilik ne de yurtseverliktir. Hele hele kendine öğretildiğini sandığı milliyetçilikle uzaktan yakından alakası yoktur.
Belli ki Tuğrul Türkeş’e, Osman Kavala meselesi sipariş edilmiştir. Oda TV’nin haberine göre Tuğrul Türkeş’in çok yakın dostu olan eski milletvekili Mürteza Zengin’in yeğeni Avukat Hilal Zengin’in Osman Kavala’nın avukatı olması, Tuğrul Türkeş’i de bu sürece dahil etmiştir. Mürteza Zengin ile Hilal Zengin zaten aynı hukuk bürosunu kullanıyormuş.
Tuğrul Türkeş’in, Mürteza Zengin ile yediğinin içtiğinin ayrı gitmediğini dünya âlem biliyor. Mürteza Zengin’in Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Derneği Yüksek Haysiyet Divanı üyesi olduğu da önceden ortaya çıkmıştı. Mürteza Zengin’in geçmişte aynı zamanda Çevik Bir’in avukatı olması da renkli bir bilgidir. Tüm bu ilişkiler ağının ortak noktasının Osman Kavala’da birleşmesi kimseyi şaşırtmamalıdır.
Tuğrul Türkeş çıksın, “Ben bu ilişki ağı üzerinden Osman Kavala duyarlılığı kasıyorum” desin… Aksi halde Osman Kavala gibi Türk düşmanı, PKK dostu bir adama sahip çıkmayı “millilik, yurtseverlik ve kendine öğretilen milliyetçilik” üzerinden meşrulaştırmaya çalışmasın…
Hele ki, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan “Kimsiniz siz? Neymiş? Kavala'yı bırakın. Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun? Amerika'sı, Almanya'sı, hangisi böyle bir şeyi şu ana kadar yaptı? Yapmadılar ve yapmazlar. Konuştuğu zaman sana verecekleri cevap şudur, 'yargı bağımsızdır'. Sizde yargı bağımsız da bizdeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı, bağımsızlığın en güzel örneklerini veriyor” (21 Ekim 2021) yorumunu ve buna benzer daha birçok yorum yapmışken ve Tuğrul Türkeş’in de AK Parti milletvekili sıfatını taşıdığı halde yaptığı bu Osman Kavala ölçüsüzlüğünün izahı yoktur.
Asla bir Türk milliyetçisi, eli ve gönlü her daim PKK’nın unsurlarıyla temasta olan Osman Kavala’ya sahip çıkamaz. Çünkü Osman Kavala’nın tüm ömrü Türk milliyetçiliği hassasiyeti içinde yer alan değerlere karşı savaşmakla geçmiştir. Osman Kavala’ya sahip çıkmak ABD’ye, AB’ye, PKK’ya, FETÖ’ye, DHKP-C’ye omuz vermek demektir. Bunun başka bir açıklaması mümkün değildir. Osman Kavala’nın aldığı hapis cezasını haksız, hukuksuz bulanlar, eğer onun PKK ile olan açıktan ilişkisine hiçbir söz söylemiyorsa zaten ortaya konan niyet çok bellidir. Hadi sizin mantığınızdan Osman Kavala’nın “Türkiye Cumhuriyeti devletinin anayasal düzenini cebir, şiddet kullanarak değiştirmeye teşebbüs etme” suçundan aldığı hapis cezası haksız, hukuksuz olsun! Ya onun Türk milletini bölme faaliyetlerinde yıllardır terör örgütü PKK’nın yanında durmasına hiç mi itirazınız yok?
Olmaz zaten! Çünkü nasıl ki, PKK’lı Demirtaş bu ittifakın ortak dayanışma sembolü ise Osman Kavala da bu ittifakın bir başka dayanışma sembolüdür.
CHP’nin can yoldaşı DEM ile birlikte ve diğer siyasi kuyruklarının sürekli ortak dillendirdiği PKK’nın bu sembol isimlerinin olması tesadüf değildir.
Ne acıdır ki, Tuğrul Türkeş çok açık bir şekilde bu ittifakın hedeflerine hizmet etmektedir.
Tuğrul Türkeş’in son Osman Kavala açıklamaları içinde, yazar Oral Çalışlar üzerinden Başbuğ Türkeş ile Osman Kavala’nın cezaevi süreci ve muhatap olduğu hukuki cezayı kıyaslanması, Türkeş ailesini de kendi içinde karşı karşıya getirmiştir.
İP Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, AK Parti Milletvekili olan ağabeyi Tuğrul Türkeş’in son açıklamalarına tepki göstererek “Hele hele ömrünün bir saniyesi bile hapishane de geçmemesi gereken BAŞBUĞ TÜRKEŞ ile Osman KAVALI’yı aynı kefeye koymak kimsenin haddine değildir. Herkes haddini ve yerini bilecek..” demiştir.
Bir düğünde “Üç kuzen olarak damadın şahitliğini yapıyoruz. En mülayim kuzenimiz Osman Kavala.” Diyerek “kuzenliği” kabullenmiş Meral Akşener’in kurduğu partide onun zamanında milletvekili seçilmiş, kendi partisinde bile Osman Kavala’ya özgürlük isteyen birçok kişi arşivlere girmişken, Ayyüce Türkeş Taş’ın bu sözleri sadece tribünlere oynamaktan başka ne olabilir?
En vahimi de ne biliyor musunuz?
Ayyüce Türkeş Taş’ın Cumhurbaşkanı adayı; PKK’lı Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’ya Türkiye’de en fazla özgürlük isteyen ve bunun içinde "Sanıyor ki Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da ben ettim sen etme diyecekler. Asla demezler. Haksız yere içeride tutulanlar içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır" şeklinde “şeref” bahsi ortaya koyan Kemal Kılıçdaroğlu idi. O yüzden ağabeyi Tuğrul Türkeş’e “Osman Kavala cevabı” asla bir hassasiyet değil, maalesef Türkeş ailesinin kendi içinde yaşadığı gerginliklere bahane bulma, fırsat yaratma halidir.
Başbuğ Alparslan Türkeş’in tüm ömrü Türk milletini bölüp parçalamaya çalışanlara karşı mücadeleyle geçmiştir. Onun kan bağı evlatları da ancak bu çizgide ilerlerse kendilerini “Hayırlı evlat” statüsüne taşıyacaktır.
Osman Kavala ile Başbuğ Türkeş’i yan yana anmak bile Türk milliyetçiliğine büyük hakaret, Başbuğ Türkeş’in ruhuna büyük saygısızlıktır. Hak, hukuk, adalet o kadar ucuz kavramlar değil, o yüzden bu değerli kavramlar PKK sevdalıları için harcanmamalıdır.
Bilmem anlatabildim mi Tuğrul Bey?
Sana tavsiyemiz, Osman Kavala gibi PKK sevdalısı bir adamın özgürlüğü peşinde koşmayı bırak da, iki aydır kayıp olan köpeğin Villy’i bulmanın keyfini yaşa evinde…
Osman Kavala’ya “sevgilerini ileten” teröristbaşı Öcalan için "70 yaşını geçmiş bir Abdullah Öcalan 25 yıldır kesintisiz hapiste. Türkiye'de en uzun süre yatan siyasi mahkûmdur. Normal infaz yasaları geçerli olsa serbest bırakılması gerekiyor. Öcalan hafife alınacak birisi değil. Neredeyse cezaevinde filozof oldu. Çünkü okumaktan başka bir şey yapmıyor. Siyaseti doğru okuyan, doğru gören, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir" şeklinde övgüler dizen PKK sevdalısı Merdan Yanardağ bile ekranlarda seni öve öve bitiremiyor.
Köpeğin Villy’e evinde ayıracağın her vakit, böyle hainlerden övgü almanı azaltacaktır. Tuğrul Bey, sen kendine öğretilen o tuhaf milliyetçilik anlayışını istersen bi gözden geçir. Gerçekten buna çok ihtiyacın var…