Katz alçağı üzerinden hamamın namusunu kurtarmak!
Terörist, işgalci, bebek katili, soykırımcı İsrail’in Dışişleri Bakanı olan Katz zaman zaman Türkiye’yi hedef alarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tabiriyle “Klavye soytarılığı” yapmaktadır. Onbinlerce masum insanı ayırt etmeksizin öldüren ve savaş namusu tanımadan adeta “bizim bu vahşetlerimize kimse karışmasın” duruşu sergileyen İsrail’in yaratık çetesinden olan Dışişleri Bakanı Katz, Türkiye’nin Filistin’in yanında durmasına, Gazzeli masumlara sahip çıkmasına, onların hakkını, hukukunu savunmasına adeta çıldırıyor. O yüzden de her fırsatta “Klavye soytarılığı” yaparak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almakta ve kendince Türkiye içinde CHP üzerinden siyaset dengesi oluşturmaya çalışmaktadır.
Bu konuda ilk denemesini de yerel seçim sonuçlarından hemen sonra sosyal medyada yayınladığı “Türkiye'de yerel seçimler Erdoğan'ın adayları için yenilgiyle sonuçlandı. İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'na ve Ankara'da Mansur Yavaş'a tebrikler. Bu Recep Tayyip Erdoğan’a açık bir mesaj: İsrail'e saldırmak artık işe yaramıyor, yeni malzemeler bulması gerekli.” mesajıyla göstermişti.
İsrail’in katil sürüsünden olan Dışişleri Bakanı Katz’ın bu tebrik mesajına ne Mansur Yavaş’tan ne de Ekrem İmamoğlu’ndan bir tepki gelmemişti. Bu ikili zaten Gazze’deki İsrail vahşetine karşı da pek duyarlılık göstermemişti.
Fakat İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Klavye soytarısı” Katz’ın son alçaklığına tepki göstererek gündem oldu. Katz biliyorsunuz onbinlerce masumu öldüren kendileri olduğu halde, Hamas’ı katil ve tecavüzcü olarak suçlayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da onlara verdiği destek üzerinden suçlamış ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da etiketleyerek “Her şeyin güzel olacağı günler için umut edelim.” demişti. Katz denen alçağın Ekrem İmamoğlu’nu umut olarak gördüğü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldığı paylaşım büyük tepki çekti. Ekrem İmamoğlu’na da “Neden seni umut görüyorlar?” tepkisini gösterdiler. Tepkilerin yoğunluğundan ve bebek katili İsrail’in açıktan desteğinin kendisine bir fayda sağlamayacağını çok iyi bildiğinden Ekrem İmamoğlu ilk defa bir konuda milli duruş gösteriyor gibi davranmak zorunda kaldı.
Türkiye’deki vicdan ve merhamet sahibi insanlar nazarında deşifre olmamak ve onları aldatma potansiyelini kaybetmemek için Katz alçağına tepki gösterdi. Göstermek zorundaydı. Çünkü Türkiye’de İsrail ile yan yana görünmek Türkiye’deki hayallerini sekteye uğratır.
Murat Sarıca isimli ön görüleri yüksek sosyal medya kullanıcısı bu durumu hemen tespit edip “İsrail, ne yaparsa ulu orta yapar. Suikastlarda olduğu gibi. ABD'de Amerikalılara hakaret ettikleri gibi. Bize de "göstere göstere başınıza bu adamı getireceğiz" diyorlar. Ekrem İmamoğlu, çıkıp ters bir cevap verebilir ve bu da oyunun bir parçası olacaktır.” şeklinde Ekrem İmamoğlu’nun açıklamasından saatler önce kamuoyunu uyarmıştı. Aynen dediği gibi de oldu!
Ekrem İmamoğlu hangi milli davada ve meselemizde Türkiye’nin yanında durdu ki, Batı’ya şirinlik yaparken Batı’nın korumasındaki İsrail’e tavır alabilsin…
Bu Ekrem İmamoğlu, terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapan HDP’li belediyelere Türk devleti tarafından kayyum atandığı vakit, Fransa'nın Strasburg kentinde düzenlenen Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (AYBYK) genel kurulunda "Belediye başkanlarının görevden alınarak, yerlerine kayyum atanması ve bir kısmının tutuklanması özellikle hukuk devleti ilkesini ihlal etmektedir. Görevden alınmalar demokrasinin ilkelerine, mevcut hukuksal düzenlemelerimize ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere de uygun değildir." konuşmasını yaparak Türkiye’yi Batı’ya şikâyet eden değil mi?
Türk devleti, Suriye’de terör örgütlerine Barış Pınarı operasyonu yapacağı vakit, “Toplumumuz tam olarak aydınlanmış değil. Konunun uzmanı değilim, çok bilgi sahibi değilim ama kaygılıyım. Kafam rahat değil” diyerek operasyonu sorgulatmaya çalışan değil miydi?
Yunanistan'da düzenlenen programda telekonferans aracılığıyla kendisine yöneltilen “Ayasofya ibadete açılmalı mı? Konuyla ilgili düşünceleriniz nedir?" sorusuna "Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum. Türkiye'nin ve dünyanın başka sorunları var ve bu konunun iç siyaset malzemesi olarak kullanılmaması gerekiyor. Türkiye'deki ibadethanelerden ve tarihi eserlerden merkezi hükümet, Turizm Bakanlığı ve kurumları sorumlu. İstanbul Belediye Başkanlığı'nın sorumluluğu altında bulunmuyor" cevabını veren değil mi?
ABD ve İsrail’in açıktan desteklediği terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla iş birliği ve ittifak yapan, PKK’nın sembol isimlerini öven Ekrem İmamoğlu; Katz alçağına cevap verdi diye ondan bir vatansever, bir devlet adamı çıkacağına düşünmek büyük aptallık olur. İktidara yakın gözüken birçok yazar ve yorumcu bu oyuna düşerek Ekrem İmamoğlu’nu övme yarışına girdi. Oysa o çoktan Hamas’ı terör örgütü olarak tarif ederek dengesini oluşturma derdine düşmüştü.
CHP içindeki güç kavgalarının yoğunlaştığı, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için şimdiden hesapların yapıldığı, kavgaların alenen gerçekleştiği bu ortamda; Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu dörtlüsü ne söylüyor ne yapıyorsa muhakkak arka planına bakın… Görünen ile arka plan çok farklıdır.
Ekrem İmamoğlu’nun İsrailli Katz alçağına verdiği cevap da böyle bir şeydir. Ekrem İmamoğlu “Hamamın namusunu kurtarmak” deyiminin anlamı doğrultusunda hareket ettiği aşikardır ama hamamda o işler devam ederken namus kurtarılmış olmaz…