Afrika’da değişen dengeler
Afrika kıtası, sahip olduğu zenginlikleri ile tarih boyunca ön planda olmuş, sömürgeci anlayışa sahip pek devlet kıta ülkeleriyle ilişkilerini tek taraflı çıkar ve sömürü düzeni içerisinde yürütme çabasına girişmişlerdir. Yine aynı anlayışa sahip devletler bugün de çağın haiz şartları altında yeni kılıflarla benzer politikalarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de Afrika, küresel rekabet sahalarının başında gelmektedir.
Bunlarla beraber uzun yıllar boyunca sömürü altında kalan Afrika ülkeleri açlık, yoksulluk, siyasi istikrarsızlık, terör ve darbelerle anılmış, 1950 yılından beri kıta genelinde toplamda 220 darbe gerçekleşirken bunlardan sekiz tanesi ise son dört yılda yaşanmıştır. Son dönemde yaşanan darbeler sonrası iktidara gelen yönetimlerin ilk yaptığı açıklamalarda Fransız karşıtlıklarını belirtmesi ve yine ilk icraatlarının Fransa’nın faaliyetlerini engelleyecek yaptırımlar olması farklı gündemleri beraberinde getirirken küresel rekabet anlamında da yeni imkânlara zemin hazırlamıştır. Fransa’nın kıta genelinde dışlanması, yine buralardaki askeri varlıklarını da geri çekmeye başlaması Rusya ve Çin açısından fırsat olarak algılanmıştır. Fransa’dan doğan boşluğu doldurmak adına hem Rusya hem de Çin önemli miktarlarda yatırımlar ile kıtaya yerleşmeye çalışmaktadır.
Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa’yı kendi gündemi içerisine hapsederken bu durum Afrika’nın kendi dengesini kurabilmesi adına yeni imkânlar yaratabilmektedir. Bu anlamda hem ülkemizin Afrika’ya yönelik karşılıklı kazanç, birlikte kalkınma temelinde yürüttüğü politikaları hem de kıta ülkelerinin Türkiye’ye olan samimi bakış açısı Afrika için yeni bir dönemin başlangıcı olarak ifade edilebilmektedir.
Türkiye ile Afrika ilişkileri Osmanlı dönemine kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. “Kazan kazan” odaklı, insanı temel alan, eşitlikçi ve adil yaklaşım çerçevesinde yürüttüğümüz ilişkilerimizin seviyesi her geçen gün artmakta, özellikle de kıtaya giden Türk heyetlerine olan ilgi, Türkiye’nin kıtaya olan yaklaşımının o coğrafyada yaşayanlar tarafında da müspet olarak algılandığını göstermektedir. Kıta ülkeleriyle savunma, yatırım, sanayi, ticaret, tarım, sağlık, güvenlik, eğitim, alt yapı, bilgi ve iletişim teknolojileri becerileri, gençlik ve kadın gelişimi alanlarını kapsayan pek çok anlaşma imzalanmıştır. Bunlarla beraber Türkiye, kıta ile ilişkilerin güçlendirilmesini teminen tüm Afrika ülkelerindeki temsilciliklerin açılmasına önem verirken kıtadaki temsilcilik sayımız 44’e yükselmiştir.
Afrika ülkeleri ve Türkiye ilişkilerinin yükselen seyri ülkemiz açısından önemli kazanımlar ve fırsatlar doğururken Afrika açısından da kendi dengesini kurabilme imkânıyla beraber bölge dışı çevrelerin çarpık anlayışla sürdürmek istediği sömürgeci sistemi kıtadan söküp atmasına olanak sağlayacaktır.