05 Ekim 2024
weather
24°
Twitter
Facebook
Instagram

Bölücülüğün affı olmaz, cezası olur!

YAYINLAMA:
Bölücülüğün affı olmaz, cezası olur!

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma, parçalama, yok etme düşüncesi asla bir düşünce hürriyeti olarak görülemez. Görülemeyeceği gibi, Türkiye’de bu düşünceyi taşıyanlar zaten bu düşüncesini “düşünce alanı” içinde tutmuyor ve bunu eyleme geçiren partilerle, terör örgütleriyle her türlü ilişki içinde bulunuyor. Bu türlerin nefes alması bile Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük külfet iken, biz onlara Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm nimet kapılarını açıyoruz. PKK ile ruh/beden ilişkisi kurmuş kim olursa olsun, onlar tüm imkânlardan mahrum edilmelidir. Milli güvenliğimizin başlıca taviz verilmeyen kuralı bu olmalıdır.

Dünyada terör örgütlerine hizmet edenlere kendi meclisinde alan açan, devlet hazinesinden onlara maaş veren, altlarına kırmızı plakalı araç çeken, devletin tüm imkânlarını sonuna kadar açan Türkiye’den başka devlet yoktur. TBMM’de teröristlerin övülmesini, teröristbaşlarına saygı sunulmasını izledikçe kahroluyoruz. Düşünsenize Gazi meclise DEM kimliği üzerinden kaç tane PKK’lı girip çıkıyor. DEM’li vekiller yetmiyor, bir de onların kuyrukları TBMM’ye girip o yüce meclisi kirletiyorlar. Yazık… Gerçekten çok yazık…

Benim ve benim gibi düşünenlerin anlamadığı şudur. Bir kişi PKK’ya üye, yardım ve yataklık suçundan cezaevinde yatıp çıktıktan sonra, o kişi nasıl “siyasi yasak” ve birçok haktan mahrum edilme cezası almıyor?

Cezaevinde PKK üyesi olmaktan yatanın, cezaevinden çıkıp gelip milletvekili olması hukuk adına nasıl mide bulandırıcı olmuyor?

Terör örgütü PKK parti kurarken yasal ölçüleri rahat aşmak için, sicilinde bir bölücülük suçu olmayanlarla kadro kurar ve partiyi de buna kurdurur, sonradan yavaş yavaş PKK’ya yardım ve yataklık yapmaya başlar, bunu da “aldatma” düşüncesi içinde anlarsın fakat durum böyle işlemiyor tam tersine açıktan PKK’ya hizmet edenlerle parti kuruluyor ve devlet, nasıl oluyorsa bunu izliyor ve müsaade ediyor.

Tuncer Bakırhan, terör örgütü PKK üyesi olmaktan hapis yatıp çıktıktan sonra, tekrar nasıl milletvekili ve DEM’in başına Eşbaşkan olabiliyor? 

DEM’de milletvekili ve belediye başkanı olarak vereceğimiz çok örnek vardır. Bu mesele sadece MHP’nin ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin meselesi mi ki, sadece bu işlere o hassasiyet gösteriyor?

“Siyasi Partiler Kanunu” tekrar düzenlenerek Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek için terör örgütlerine açıktan hizmet edenleri engellemek çok mu zor?

Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası dahilinde siyaset yapana kim ne söyleyebilir? Vatandaşlık şartlarını kazanmış hangi insanımıza “senin etnik kökenin şu-bu sen siyaset yapamazsın” deniliyor? 

Türkiye’de bu manada bir tane örnek yok.

Yine de sen terör örgütü PKK’ya hizmet edip, “Bize siyaset yaptırmıyorlar” diyorsan, o senin alçaklığın ve şerefsizliğinden başka bir şey değildir.

Mesela bu bölücü siyasetin uzantısı olan Amedspor isminde Diyarbakır’da bir spor kulübü var. Bunlarda sürekli “Bizi dışlıyorlar, bize her yerde tepki gösteriyorlar” diye mağduriyet rollerini oynuyorlar. Spor kulübünün sosyal medya sayfalarında terör örgütü PKK’ya bağlılık bildiren, şerefsiz futbolcuların; PKK paçavraları, teröristbaşı posterleri önünde poz verirse nasıl muamele bekliyorsun?

Futbol oynamayıp, niçin bölücülük kulvarında oynuyorsun? Sadece sporun gereklerini yapsanız size kim, niye tepki göstersin? Doğu ve Güneydoğu da spor kulübü olup da, sizin gibi bölücülüğe bu şekilde açık pazar olan var mı? Adınız bile PKK’nın Diyarbakır için ısrarla kullandığı isim…

Bölücülük değil siyaset, bölücülük değil sporculuk, bölücülük değil sanatçılık yapın bakalım, size kim ne diyor? 

Ama siz bu alanları maske olarak kullanıp, bu ülkeyi etnik fitne ile bölmeye çalışıyorsunuz.

Türk devleti işte bu konuda sizin gibilere asla taviz vermemelidir. Verirse yarınlarda olacaklar ülkemiz için felaket olabilir.

Terör örgütü PKK’ya hizmet eden DEM’lilerin, “Bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor, evet, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir katil devlettir” diyen Ahmet Şık’ların olduğu TBMM lekelenmektedir. 

Bu ve bunun gibilerden kurtulmak için yeni bir Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu muhakkak şarttır. Türk milletinin geleceği için elzem olan budur.

 

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 1 ay önce
Bölücülüğün ve gericiliğin (dinciliğin) her ikisi de Türkiye'nin geleceği açısından felakettir. Bu ikisinin birden belini kırmak zorundayız. Birini diğerine tercih etmek sözkonusu değildir. Tastamam Atatürk'e dönmek zorundayız, yoksa biteceğiz.
BEĞENME
0
CEVAPLA