Mısır/Suriye ilişkilerini iyileştirmek ve kara propagandalar
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzerine Türkiye'ye ilk kez resmi ziyarette bulundu. Sisi daha önce de Mısır Genelkurmay Başkanı olarak Türkiye’ye gelmişti.
Arap Baharı sonrası Türkiye/Mısır ilişkileri bir hayli bozulmuş ve bu yüzden ilişkiler rafa kaldırılmıştı. 12 yıl aradan sonra Mısır'dan Türkiye'ye cumhurbaşkanlığı düzeyinde yapılan ilk ziyaret bu oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan da şubat ayında Mısır’ı ziyaret etmiş ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile ilişkileri düzeltme kararı vermişti. Gerek Mısır’daki gerek Türkiye’deki görüşmeler hem sıcak hem de verimli geçti.
Türkiye-Mısır arasındaki bu yakınlaşma, Türkiye’deki muhalefeti rahatsız etti. Muhalefet “Yanlıştan dönüldü, olması gereken adım atıldı” demek yerine, sürekli “Erdoğan Sisi’ye bunu dediydi, iktidarın yayın organı Sisi için şu manşeti atmıştı” propagandasını yaparak Türkiye/Mısır kavgasının ilelebet sürmesini istiyorlar. AK Parti’nin “Stratejik Derinlik” garabetinden kurtulunca daha sağlıklı diyaloglar kurduğu ve milli menfaatleri öncelikli hale getirdiği birçok olayda kendini göstermiştir. Ermeni açılımından vazgeçip Azerbaycan’ın yanında Karabağ’ın işgalden kurtarılması için dağ gibi durmak, PKK açılımından vazgeçip PKK’lı teröristlerin leşlerinden dağ kurmak, Annan Planı’ndan vazgeçip KKTC’yi milli ellere teslim etmek, ABD’nin BOP’una uyumdan vazgeçip Afrin’de elinde ABD silahı olan 4600 YPG’li teröristi öldürmek, Barzani çizgisinden vazgeçip Irak hükümetiyle terör örgütü PKK ile mücadele için anlaşmalar yapmak… Bu ve benzeri adımlar buna örnektir.
Geçmişte bu konularda AK Parti’nin politikalarını en ağır şekilde bizler de eleştirdik. Mısır ilişkileri boyutunda da geçmişte dolu eleştirimiz oldu. Çağın kendi şartlarındaki gelişmelere bakarak, Mısır’ın dibinde İsrail’in mazlumlara uyguladığı vahşet ve bunu bölgesel olarak genişletme hali göz önüne alınırsa; Mavi Vatan ülkümüzün devamı ve Doğu Akdeniz’de milli menfaatlerimizin sürekliliği için Mısır ilişkilerinin yeniden rayına oturması gereklidir.
Devamlı dikiz aynasına bakarak yolculuk yapılmaz. O yüzden sağına, soluna, önüne bakarak yapılacak yolculuk en güvenli olanıdır. Dış politikada da dün ve yarın hep önemli olmuştur. Ders ve tecrübe çıkarılarak, önlemi alınarak hayata geçirilecek uluslararası ilişkiler en mantıklısıdır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türkiye-Mısır ilişkisini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır’a ziyaretini gerçekleştiği günlerde en makul, stratejik mantık çerçevesinde şöyle değerlendirmişti: Sayın Cumhurbaşkanımızın 12 yıllık aradan sonra yarın gerçekleştireceği Mısır ziyareti, bu çerçevede Mısır Cumhurbaşkanı’yla görüşecek olması bölge barış ve istikrarına önemli bir katkıdır.
Bu kritik ziyarette ticaret, enerji ve savunma alanlarında güçlü temas ve iş birliğinin doğması her iki ülkenin de çıkarınadır.
Türkiye ile Mısır arasında kurulacak sağlam diyalog köprülerinin inanıyorum ki, önemli, öncelikli ve müspet sonuçları olacaktır.
İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’a askeri operasyon yapma ihtimalinin iyice gün yüzüne çıktığı bir dönemde, Türkiye ile Mısır’ın kırgınlıkları, anlaşmazlığa neden olan konu başlıklarını bir kenara bırakarak ortak tarih, kültür ve inanç ekseninde bir araya gelmesi Ortadoğu’da dengeleri değiştirecektir.
Türkiye İsrail’in bu muhtemel operasyonuna karşıdır.
Aynı şekilde Mısır da karşıdır.
Türkiye ile Mısır’ın beraberce çözemeyeceği, üstesinden gelemeyeceği bir sorun yoktur.
Buzların erimesi, soğukluğun giderilmesi, siyasi mesafelerin silinmesi hem Türkiye’nin hem de Mısır’ın eşzamanlı olarak gücüne güç katacak, Doğu Akdeniz’den Etiyopya’ya kadar oluşacak yeni eksenin caydırıcılık özelliği tüm dikkatleri de üzerine çekecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin çevresinin barış kuşağıyla ihata edilmesini, diyalog ve diplomasiyle her sorunun çözümünü makul ve mantıklı en doğru yol olarak değerlendirmektedir.
Cepheleşmenin hiç kimseye, hiçbir ülkeye bir yararı dokunmayacaktır.
***
Türkiye’nin ve bölge devletlerinin güvenliği, huzuru, menfaatleri ölçüsünde yeni bir yol haritası belirlenmesinde ve bunun içinde Mısır’a bir uzlaşı elinin uzatılmasında mahsur yoktur.
Sırada Suriye ile ilişkilerinin normalleşmesi ve iyileştirilmesi vardır. Geçmişte yaşanan tüm hadiselerden ders çıkarıp, Türkiye ve Suriye’nin temel meseleleri ortadan kaldırılacak makul adımlar atılması gereklidir. Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların varlığı, Suriye’deki PKK’lı/YPG’li teröristlerin varlığı her iki ülke üzerinde çözüme kavuşturulması gereken meselelerdir. Bunun içinde her iki devletin sağduyu çerçevesinde uyumlu adımlar atması lazım.
Türkiye’deki muhalefet Suriye ilişkileri konusunda da hep geçmişte yaşananları hatırlatarak iktidarı yormaya, yıpratmaya çalışıyor. Türkiye’deki muhalefet “Niçin Beşar Esad ile görüşmüyor, çözüm yolları aramıyorsunuz?” diye eleştiri getiriyordu. Hükümetin Beşar Esad’a çok kızdığı günlerde Kemal Kılıçdaroğlu “Türkiye'nin de çıkarları lehine çözülmesi açısından Esad ile bir görüşme yapmasında büyük yarar var.” diyordu. Meral Akşener “Sayın Erdoğan, sinirini, enaniyetini yenemiyorsan, rasyonel olamıyorsan, ben Suriye'ye gidip Esad ile görüşmeye, bu problemi çözmeye hazırım.” diyordu.
Hükümet, Beşar Esad ile ilişkileri normalleştirmeye, meselelere çözüm bulmak adına adım atmaya başlayınca aynı muhalefet bunu engellemeye çalışmıştı.
Türk devletinin, Suriye ile ilişkileri normalleştirme adına adım atacağının ilk tartışıldığı günlerde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başında olduğu dönem Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a “Erdoğan’ın günleri sayılı. Herhangi bir görüşme seçimin geleceğini etkileyebilir. Bizim iktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dâhil bütün talepleri karşılanacak. İdlib dâhil Suriye topraklarındaki tüm askerleri çekme sözü veriyoruz” şeklinde skandal bir mektup gönderdiği ortaya çıkmıştı. Türk devletinin temel meselesi terör örgütlerini yok etmek, Suriyeli sığınmacıların vatanlarına gönderilmesi iken; Türkiye’deki muhalefetin terör örgütü YPG’nin yanında yer alması ve onların devlet kurmasını arzulaması muhalefetin nasıl çarpık ilişkiler içinde olduğunu göstermişti.
Türkiye’deki muhalefetin aklıyla ne ülke içinde ne de bölgede bir adım atmak mümkün değil çünkü hem içeride hem de dışarıda her ölçülerini düşmanın gözüyle belirliyorlar. Bunların yanlış anlayışı da doğru anlayışı da çok tuhaftır. O yüzden Mısır ve Suriye ilişkilerinde atılacak adımlar, onların zekâ düzeyiyle değerlendirilemez. Mısır ve Suriye ilişkilerini yeni bir yol haritasıyla belirlemek için atılan adımlar makuldür. Türkiye’nin menfaatlerinin öncelikli olduğu her adım atılmalıdır.
Türkiye’nin dış politikası için “Dün şöyle dediniz, bugün böyle davranıyorsunuz” propagandası yapan CHP merkezli muhalefete aldanmayın. Onlar, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk’ün emanet ettiği CHP’yi, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen terör örgütü PKK’nın siyasi uzantılarıyla aynı çizgiye getirmenin hesabını versinler önce… Düne, bugüne bakacaksak zaten incelenmesi ve taşlanması gereken önce CHP gibi bir zihniyettir.
Dış politika hatalarından ders çıkararak, Türkiye’nin milli menfaatleri için adımlar atalım yeter… Türkiye’nin bu tür muhalefetinin dış politika değerlendirmeleri inanın içi boş gürültüdür. Mavi Vatan ülkümüzde, Karabağ’da, Kıbrıs’ta, sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarında, ABD ilişkilerinde neler yaptıklarına bakın yeter… Onların aklı varsa kendine saklasın…