Ortadoğu’nun balon balığı
İsrail, Filistin topraklarında gerçekleştirdiği soykırım operasyonlarını Lübnan’a doğru genişletti. Filistin’de Filistinlilere reva gördüğü şiddetin, yıkımın aynısını Lübnan’a taşıdı. Arap ve İslam dünyasının bir araya gelip “Filistin davası” etrafında birleştiği günler geride kaldı; şimdi İslam dünyası bölünmüş, güçsüz ve dağınık.
Bu makûs talihi değiştirmekte aciz olan İslam dünyası, İsrail’in azgınlığı karşısında bir çaresizliği, suskunluğu yaşıyor ve zulme mukabele edecek toplu iradeyi gösteremiyor.
Her fırsatta İsrail’e meydan okuyan, onu vurup yok etmekle tehdit eden ve kendini "direniş ekseni"nin baş aktörü olarak gösteren İran ise tehditlerinin gereğini hiçbir zaman yerine getiremiyor.
İran’ın sahte diklenmelerinin gerisinde gizemli bir güçten ziyade, şişirilmiş bir retorik var. Bu retorik kendini şişirip büyük ve tehlikeli görünmeye çalışan balon balığının savunma stratejisinden farksız.
ABD’nin 2020’de General Kasım Süleymani’ye gerçekleştirdiği suikast, İran’ın bölgedeki iddialarına ilk büyük darbeyi vurmuştu. Süleymani, İran’ın bölgedeki operasyonel beyniydi; Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’deki Şii milis grupların koordinasyonundan sorumluydu. Onun ölümü, İran için stratejik bir yıkım anlamına geliyordu.
Suikastın ardından İran’dan sert tehditler yükseldi, ancak dönemin ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın ABD’ye haber vererek sembolik bir misilleme yapacaklarını bildirdiğini söyledi. Neredeyse özür diler bir tavırla ABD üslerine sembolik birkaç füze saldırısıyla yetinen İran, gürledi ama yağamadı.
Hamas’ın siyasi büro şefi İsmail Haniyye İran topraklarında İsrail tarafından suikastla öldürüldü. İran, açıkça desteklediği bir Hamas liderini kendi toprağında koruyamadı. Olayın ardından İran’ın ses getiren bir karşılığı yine olmadı. Yine tehditler, yine hamaset; fakat pratikte boş laflardan başka bir şey ortaya konulamadı.
İsrail bugünlerde Lübnan’daki Hizbullah liderlerini yok etmeye yönelik hava saldırıları düzenliyor. Hizbullah’ın lideri ve İran’ın bölgede en güvendiği müttefiklerinden birisi Hasan Nasrallah, Hizbullah’ın üst düzey askeri komutanları İbrahim Akil ve Ali Karaki gibi isimler İsrail bombalarıyla öldürüldü. Herkes İran’dan okkalı bir cevap beklerken, İran her zamanki boş sözlerine ve sahte kabadayılıklarına devam etti.
İran’ın bölgedeki rolü, tehditlerle, meydan okumalarla, büyük sözlerle dolu; ama pratikte bu tehditlerin hiçbir somut karşılığı yok. Tehdit altında şişip kendini olduğundan büyük göstererek hem korku salmayı hem de Rusya ve Çin gibi büyük güçlere kendilerini önemli bir müttefik olarak pazarlamayı amaçlıyorlar. Ama iş eyleme geldiğinde İran koskocaman bir hayal kırıklığı… Halk ağzında böyle sahta kabadayılara “Vurduğu çok, öldürdüğü yok” derler. İran da bu cinsten…