İsrail bize saldırmazmış!
İsrail, Gazze’yi yakıp yıktıktan sonra kan çökmüş gözlerini kuzeye, Lübnan’a dikti. Siyonizmin bitmeyen yayılmacı tutkusu, komşu ülkelerin topraklarına, istikrarına ve en önemlisi, oradaki insanların yaşam haklarına kast etmiş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’nin yeni dönem açılış konuşmasında “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail’in bir sonraki hedefi bizim topraklarımız olacak” uyarısıyla bu tehlikeye dikkat çekti.
Bu bağlamda 8 Ekim günü TBMM’de İsrail’in bölgedeki politikalarıyla ilgili kapalı bir oturum düzenlendi. Bu oturumda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İsrail’in bölgedeki yayılmacı hareketlerinin Türkiye’ye olan etkilerini anlattı.
Oturumun ardından CHP lideri Özgür Özel çıkıp “İsrail’in Türkiye’ye saldırmasının akılla, mantıkla, gücüyle, Türkiye’nin gücüyle, uluslararası kuruluşların görevleriyle, NATO’nun görevleriyle bağdaşmayan, olamayacak bir iş olduğunu” söyleyerek İsrail tehdidini görmezden gelen bir açıklama yaptı.
Filistin topraklarında İsrail adında istilacı bir devletin kurulacağı fikri de, herhalde geçen yüzyılın başında uçuk bir hayalden başka bir şey değildi. Ancak 1917 Balfour Deklarasyonu ve onu izleyen tarihsel gelişmeler, İsrail’in 1948 yılında kurulmasını ve zamanla genişlemesini mümkün kıldı.
CHP aynı basiretsizliği, “YPG bize mi saldıracak” , “Sınırımızda başkası olacağına PYD olsun” diyerek daha önce de yapmıştı. “Bize mi saldıracaklar, sınırımızda başkası olacağına onlar olsun” dedikleri YPG, Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti kurma aşamasına gelip yurdumuza muhtelif saldırılar düzenlemeye başlamıştı.
Demek ki CHP’nin “Bize saldırmaz” diyerek küçümsediği her tehdit, Türkiye için bir milli güvenlik meselesine dönüşüyor.
İsrail’in küçük bir ülke olduğu doğru, ama haysiyetsizlikte, yayılmacılıkta ve insan canına kıyma konusunda dünyanın en büyüklerinden birisidir.
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı "Sonun Saddam gibi olur" diyerek küstahça tehdit ederken, Gazze kasabı Netanyahu’nun oğlu “Özgür Kürdistan” paylaşımları yaparken, hâlâ İsrail’in Türkiye için bir tehdit olmadığını iddia etmek, ya büyük bir siyasi saflık ya da stratejik körlüktür.
Böylesi açık tehditler söz konusuyken, İsrail’in yayılmacı politikalarını görmezden gelmek, gelecekte büyük bedeller ödemenin de habercisidir.
Elbette Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir, ancak sadece gücümüze güvenmek, yaklaşan tehditleri savuşturmaya yetmez. Tedbiri elden bırakmamak, gerekli adımları atmak hem devlet olmanın hem de aklın gereği…
Türkiye nasıl ki terör örgütlerinin hiçbirisini küçümsemeyip yıllardır etkin mücadele ediyorsa, ABD ve Batı’nın desteğiyle coğrafyamızı dünyanın en büyük kadın ve çocuk mezarlığına çeviren İsrail tehlikesini de göz ardı edemez. CHP her zamanki gibi gerçeği hafife alıyor olabilir ama tehditler görmezden gelinmekle yok olmazlar. Aksine büyürler.