101 Yıllık Cumhuriyetimize Ruh Veren Adam: Ziya Gökalp
Türk Akademisi Siyasi, Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın (TASAV) düzenlediği “Vefatının Yüzüncü yılında Ziya Gökalp Sempozyumu” büyük bir katılım ile, en son oturumlara kadar dikkatle izlendi. Sempozyuma katılan MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli yaptığı konuşmada Ziya Gökalp’in de Diyarbakırlı olmasının verdiği anlamı da değerlendirerek Türklerin ve Kürtlerin kardeşliği ve ayrılmazlığına defalarca vurgu yaptığı mükemmel bir konuşma ile günün anlamını daha da belirgin hale getirdi.
Ziya Gökalp birçok yönden Cumhuriyet’e ruh veren adam olarak nitelenebilir. Gökalp, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel felsefesini belirleyen önemli isimlerden biriydi. Onun, “Türk milleti yalnızca bir topluluk değil, aynı zamanda bir mefkureye sahip olan bir cemiyettir” anlayışı, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet'in, milletin ortak idealleri üzerine inşa edilmesine katkı sağlamıştır.
Sempozyumda konuşulduğu üzere, Gökalp’in kültür ve uygarlık arasındaki farkı vurgulayan görüşleri, Cumhuriyet’in milli kültürü korurken modern dünyayla entegrasyon çabalarına ışık tutmaktadır. O, Cumhuriyet'in çağdaşlaşma yolculuğunda halkın değerlerine dayanan bir yenileşme sürecine yönlendirilmesi gerektiğine inanıyordu.
Ziya Gökalp için değerler kıymetlidir. Dediği üzere; “Bir milletin anıları gelenekleridir. Alışkanlıkları ise kurallarıdır. Demek ki, bir milletin ruhunu gelenekler, bedenini kurallar meydana getirir.” Bu açıdan bakıldığında tutsak olmamak hem gelenekleri hem kuralları birlikte gözeterek olabilir. Geleneklerin, anıların aktarılması için ise dil önemlidir. Dediği üzere “Bütün Türklerin müşterek bir edebiyat ve ilim lisanına malik olması elzemdir.”
Onun için muasırlaşmak da Türkleşmek ve İslamlaşmak kadar önemlidir. “Hedef, muasır bir İslam Türkçülüğüdür. Çağın bilimini, felsefesini, teknik ve yöntemlerini milli ve dini geleneklerimizle uyumlu şekilde açıkladığımız ve birleştirdiğimiz sürece, çağdaş bir İslam-Türk medeniyeti ortaya çıkacaktır."
Atatürk’ün dediği “Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız” sözü de aslında budur.
Mehmet Akif’in, “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman; Müslüman’ız Hakk’a tapan Müslüman” dediği de, Başbuğ Alparslan Türkeş’in, “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur” dediği de, Devlet Bahçeli’nin, “O halde büyük bir inançla diyebiliriz ki, Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır” dediği de aynıdır.
Bugün, emperyalizmin “böl, parçala, yönet” stratejilerine karşı daha farkında ve daha da karşı durma vaktidir. Bir yandan, ayrışmayı Devlet Bahçeli’nin kimsenin ummadığı bir güçle yaptığı gibi elinin tersiyle itme, bir yandan ataların verdiği sözleri tutma, bir yandan da anıları bir olanlarla birleşerek büyüyüp dünyanın merkez ülkelerinden Büyük ve Lider Ülke Türkiye olma vakti gelmiştir.
Gökalp’i anarken Cumhuriyet’in bizlere sunduğu bağımsızlık, milli egemenlik ve çağdaş uygarlık hedeflerini kutluyoruz. 101 yıl önce bugünlerde cumhuriyetin ilanıyla birlikte, milletimiz, tarih sahnesinde yeni bir sayfa açmış ve çağdaş bir millet olma yolunda büyük bir adım atmıştır. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi, “Cihanşümul bir İmparatorluk kaybettik, milli ve üniter Türkiye Cumhuriyeti’ni kaybetmeyeceğiz.”
Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun; Ziya Gökalp’in ruhu şad olsun!