Oyunun karşılığı bu skor değil!

Lige verilen bir haftalık mola Galatasaraylı futbolcular kadar, Okan Buruk’a da yaramış. Belli ki oturup Tottenham’ı çalışmış. Avrupa Ligi’ndeki ilk üç maçını kazanan, Premier Lig’de son iki maçında Manchester City ve Aston Villa’yı yenen rakibini nasıl durduracağını, durdurmakla kalmayıp nasıl devireceğini hesaplamış.

Önce savunmayı üçlü kurmuştu Okan hoca… Davinson sağda, Abdülkerim solda, Kaan da bir adım geride, eskilerde kalan sarkık libero gibiydi. Sağda Barış, solda Yunus koridorlarının ileri-geri sorumlusuydu. Klasikleşen Torreria-Sara ikilisi göbekte, ön taraf bilindik Mertens-İcardi-Osimhen’den oluşuyordu.

Diziliş öyleydi de oyun başlayınca işin rengi çıktı ortaya. Osimhen önde mızrak, Icardi, Mertens arkada kalkan, diğerleri top yekün saldırı timiydi.

O kadar bütüncül, o kadar aynı düşünerek önde baskı yaptı ki sarı kırmızılı futbolcular, İngilizler kımıldayamadı. Top çıkartamadı. Baskıyı kıramadı. Yunus’un haftanın, belki de haftaların en güzel golüyle yaptığı açılış, rakibin ilk yarıdaki tek atağında bulduğu golle sekteye uğramış görünse de Osimhen, sahne aldı.

Avrupa’da birçok takımın kıskanacağı Icardi-Osimhen ikilisinin ‘sıfır ego’ ile geliştirdikleri pozisyonlar birbiri ardına geldi. Kaleci Forster çok zor, neredeyse imkansız topları çıkarttı. 

Tottenham sertleşti. 10 kişi kaldı. Buldukları gol akıllara ‘yine mi?’ sorusunu getirdi. Korku iklimindeki dakikalar bittiğinde üç puan Galatasaray hanesine yazılırken, tribünler ‘oh’ çekti.