Ole, Süper Lig ile tanıştı
Beşiktaş iyi bir geçiş takımı. Ama o kadar! Antalyaspor bu nedenle oyun planı gereği ilk yarıda öncelikle rakibinin geçiş hücumlarını kaynağından kurutmak istedi. Alan bırakmayıp, baskıyla Beşiktaş’a hücumu unutturdular ve sadece savunma yaptırdılar.
Böylece Beşiktaş ya top şişirdi ya isabetsiz derin top attı. Rafa’ya hiç top gelmediği gibi koca 45 dakikada, Athletic’i perişan eden Kartal, 1 organize atak geliştirebildi. Oluşan kornerde de hazır olmayan Semih, topu direğe nişanladı.
Sıradan bir takımın bile alan presi karşısında, Beşiktaş’ın kendi bölgesinde bolca top kaybı yapması sezon başından beri gördüğümüz hastalıktı. Antalyaspor, Beşiktaş’ın dirilen “ekip ruhu”nu bozmuştu.
Çöpe giden ilk devrenin ardından Solskjaer, 57. dakikada “rotasyonzede” Muci ve İmmobile’yi umut olarak sahaya attı, J. Mario’yu da yanlarına ekledi. 5-4-1’le geriye çekilen ve tempoyu iyice düşüren ev sahibi, Beşiktaş’a topu bıraksa da, gol dışında uzun süre pozisyon vermedi.
Bir geçiş atağında Rafa sürpriz kafa golü buldu ama takım iştahsız, fiziken düşüktü ve mesele bu kez skoru korumaktı. Udokhai’nin kritik hamleleri, Mert Günok’un 1önemli kurtarışı yetmedi. Defansındaki 4 adamından 2’si sakatlanan ve solundan açık veren Beşiktaş, sağından golü yedi. Rölanti oyunla ve tek pozisyonla beraberlik normaldi.
Bu sezonki 3 flaş galibiyetin Galatasaray (Süper Kupa), Fenerbahçe ve A.Bilbao maçlarından gelmesi tesadüf değil. Oysa Beşiktaş, kapanan takımlara karşı daha çok dominant olabilmeli. Tabela, kadronun defolarını bir kez daha hatırlattı. Ama bu maç en çok da Solskjaer’e Süper Lig’in ne olduğunu gösterdi...