21 Kasım 2024
weather
13°
Twitter
Facebook
Instagram

İç cepheyi tahkim etmek

YAYINLAMA:
İç cepheyi tahkim etmek

“Şark sorunu” bahanesiyle Osmanlı’yı lime lime eden emperyalizm, bugün de kimlik meseleleri üzerinden Türkiye’ye aynı kıyımı yaşatmak istiyor. Dün Yunan, Sırp, Ermeni, Arap üzerinden yürütülen ve Anadolu’yu başsız bırakmaya çalışan emperyalist oyunlar, bugün etnik kimlikleri sahneye davet ederek coğrafyamızı yeniden kaosa sürüklemenin peşinde.

Bölgemizde ince ince işlenen etnik fay hatları, İslam coğrafyasını yeniden şekillendirme gayesi gütmekle birlikte bugüne kadar hep Türkiye’nin kudretli duvarına çarptı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin operasyonel varlığı ve caydırıcı gücü, Barzani’nin Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumunu resmi bir zemine taşımasına, PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyini Suriye Arap Cumhuriyeti’nden koparmasına engel oldu.

Emperyalizmin gözünde bu engel kalkmadıkça oyun tamamlanamayacak. Türkiye'nin iç cepheden ele geçirilmesi, bu mümkün olmazsa dış reaksiyon gösteremeyecek kadar zayıflatılması, emperyalistlerin elinde kalan son seçenek. 

Nitekim, yeniden ABD Başkanı olan Donald Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’ın, Suriye’deki PKK/PYD unsurları için “Ortadoğu’da İsrail’den sonraki en iyi müttefiklerimiz” demesi, İsrail’in yeni Dışişleri Bakanı’nın “Kürtler büyük bir millettir, siyasi bağımsızlığa sahip olmayan ender milletlerden biridir. Onlar bizim doğal müttefikimizdir. Bölgede azınlıkların birleşmesi gerekiyor; Kürtler, İran ve Türkiye’nin zulmüne direniyor, İsrail’in onlarla ilişkisini güçlendirmesi gerek” ifadeleri, emperyalizmin yeni dönemdeki stratejisini açıkça gözler önüne sermekte.

Lakin bu sinyaller, Türkiye'nin kararlı ve dirayetli varlığına çarptığında anlamını yitiriyor. Emperyalizm durmayacaksa ve Türkiye güçlenmeye devam edecekse, coğrafyamızdaki hâkimiyet mücadelesi er geç açık bir çatışma noktasına varacaktır. Bu bağlamda MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, DEM’li milletvekillerine uzattığı el ile başlayan süreç, terör ile siyaseti kesin çizgilerle ayırmak, iç cephemizi tahkim etmek ve yarım asrı bulan terör sorununu ülke gündeminden bütünüyle düşürmek adına bir şanstır. Türkiye’nin, bazı aklıevvellerin iddia ettiği gibi, terörün siyasi uzantılarının desteğine muhtaç olmadığı aşikârdır; aksine, bu birlik çağrısının tüm vatandaşlarımızı kapsayan bir milli bütünleşme hamlesi olduğu son derece nettir. Herkesin taşın altına elini koyması gereken bu dönemde, bu çağrı, ülkenin geleceğini ortak bir zeminde buluşturma hedefindedir. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Ordusu, yerli ve milli imkânlarla yalnızca terörle mücadelede değil, aynı zamanda uluslararası arenada da çatışmaların kaderini etkileyebilecek güce ulaşmışken, Sayın Devlet Bahçeli’nin DEM partisine uzattığı el, tam da bu birliktelik için bir rahmet elidir. 

Osmanlı’nın son demlerini yaşamayacak kadar uyanık, oynanan oyunları bozacak kadar güçlü olan Türkiye, bin yıllık kardeşlik hukukunu da kimseye çiğnetmez. Türk kardeşleriyle asırlardır omuz omuza olan Kürtler, emperyalizmin kirli ellerine yem olmaz, olamazlar. Ve Türk milleti, tarihin sayfalarına yeniden aynı notu düşerek; bu topraklardaki kardeşliğin emperyalist heveslerden daha köklü olduğunu bir kez daha tüm cihana gösterir. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *