Cami duvarına pisleyen siyonistler
Suriye’deki devrim sevinci sürerken araya kaynak yapan İsrail’in, Golan Tepeleri’ni aşarak Şam merkezine 20 km yaklaşması, bölgedeki dengelerin seyrini farklı bir noktaya taşıdı. İsrail, Suriye halkının sevincine gölge düşüren bir sinsilik sergileyerek fırsatı ganimete çevirmeye çalıştı. Siyonistlerin kapağı attıkları topraklardan bir daha çıkarılamaması bölgenin tarihsel sorunlarından birisiyken, İsrail’in Suriye’deki ilerleyişinin nerede noktalanacağı suali akıllara gelmektedir.
Diktatör Esad’ın, iç savaş boyunca halkını acımasız yöntemlerle katletmekle yetinmeyip, Rusya’ya firar ederken ülkesinin servetini yağmalaması, İsrail hava sahasından geçiş izni alabilmek uğruna kritik askeri lokasyonların bilgisini düşmana peşkeş çekmesi, İsrail’in bugünkü ilerleyişini kolaylaştıran bir zemin oluşturmuştur.
Esad’ın çürüttüğü Suriye, yeni hükümetin omuzlarında devasa bir yüktür. Ortada harap olmuş bir ülke, tarumar edilmiş bir ekonomi ve sıfırdan kurulmaya çalışılan bir askeri yapı vardır. Şimdi bu tablo karşısında, yeni yönetimin önce memleketin siyasi vahdetini gerçekleştirip, ardından İsrail’in gasp ettiği topraklara odaklanması beklenmektedir. Fakat işin aslı, Suriye’nin mevcut konjonktürde bu işi kendi gücüyle halledebilmesinin mümkün olmamasıdır.
Bugün İsrail, sarsılmaz gibi görünen mevcudiyetinin garantisi olarak gördüğü işgal politikalarında ısrarcıdır. Ancak tarihsel süreç göstermiştir ki, işgalci güçlerin ilerleyişinin frenlendiği nirengi noktaları vardır. İsrail’in sinsi ilerleyişini durdurabilecek yegâne umut, elbette Türkiye’nin bu meselede üstleneceği stratejik inisiyatiften geçmektedir. İsrail’in durdurulamaz gibi görünen kazanımları, tarih boyunca karşısında ciddi bir güç odağı bulamamış olmasından kaynaklanmıştır. Suriye’nin yeni yönetiminin Türkiye’nin potansiyel müttefikleri arasında yer alması İsrail’in en sonunda frene basmasını, hatta Şam’dan Gazze’ye uzanan işgal hattında görülmemiş bir geri çekilme harekâtına girişmesini gündemin başköşesine yerleştirecektir.
Bugüne kadar İsrail’in bölgede danışıklı dövüş içinde olduğu bir Esad vardı. Ancak o Esad artık yok. İsrail’in karşısında, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve askeri desteğini kullanmaktan çekinmeyecek bir Suriye yönetimi var. Dolayısıyla İsrail’in işgal birikimlerini sürdürülebilir kılma ihtimali belki de hiç olmadığı kadar zayıflamış durumda. İsrail, Şam’a yaklaşarak stratejik bir avantaj elde etmiş görünüyor olabilir. Ancak bu ilerleyiş, yarın büyük bir strateji hatası olarak da okunabilir. Çünkü Suriye’nin parçalı siyasi yapısının toparlanmaya başlaması, Türkiye’nin bölgedeki güçlü rolüyle birleştiğinde, İsrail’in gasp ettiği her bir karış toprak, aslında cami duvarına pislemekten farksızdır.