Dinime söven…
Zillet ittifakının bir masa etrafında toplanıp seçimlere birlikte katılacağının ilan edildiği günlerdi.
Etrafında toplanılacak masanın başköşesine kurulan CHP ve İP, masanın herkese açık olduğunu ifade ediyordu.
Herkese açık olduğu beyan edilen masaya oturmak için can atanlara yapılan masa etrafında uçuşan sinek muamelesi, söylemlerle eylemlerin aynı olmayacağını gösteriyordu.
Ortaya konan çelişki masadaki boş koltuklara kimlerin kurulacağının belirlenmesi adına CHP ve İP’in eline tutuşturulacak talimat listesini beklediğini gösteriyordu.
***
Gelen talimatlar neticesinde CHP ve İP’in yeni ortakları bir bir masadaki yerlerini alıyordu.
Küsurat partilerinin dışlandığı masaya, seçimlerde ne oy alacağı belli olmayan partilerin genel başkanları kuruluyordu.
O günlerde cevabı büyük bir merakla beklenen soru, PKK’nın siyasi uzantısının herkese açık masada olup olmayacağıydı.
CHP’nin iyi gün kötü gün ayırt etmeksizin o günkü adıyla HDP’nin yanında oluşundan takınacağı tavır belliydi.
Söz konusu HDP olduğunda İP’in de özel bir tavra büründüğü kimi zaman kurduğu özenle seçilmiş cümlelerden, kimi zaman da girilen sessizlik girdabından anlaşılıyordu.
***
CHP ve İP her haliyle HDP’ye muhtaç olduklarını duyuruyorlardı.
Ortada bir muhtaçlık olmasa CHP, tüm değerlerini inkar edip HDP’nin savunuculuğuna sığınır mıydı?
Ortada bir muhtaçlık olmasa İP, HDP’li Fatma Kurtalan’ın “İyi Parti, size söylüyorum… Size rağmen içinde bulunduğunuz ittifaka, HDP ve PKK’ya içinde gönül vermişlerin de olduğu insanlar oy verdi. Şu an koltuklarınızda HDP’nin oylarıyla oturuyorsunuz. CHP’yle yaptığınız ittifakta HDP’nin oylarının etkisi vardır. Ne yapacaksınız şimdi? Ne diyeceksiniz buna” sözlerini kuzu kuzu dinler, cevapsız bırakır mıydı?
***
Tüm bunlar yaşanırken Kandil’in HDP’ye bir mektup gönderdiği, bu mektup aracılığıyla seçimler öncesi izlenecek siyaset ile ilgili HDP’ye talimatlar yağdırdığı basına yansıyordu.
Bu talimatlara göre, HDP masanın gizli ortağı olacaktı.
CHP ve İP’e her fırsatta hadleri bildirilecek, biz olmazsak kaybedersiniz mesajı verilecekti.
***
Mektup haberi doğru mu diye düşünülürken Kandil’den gelen mektubu doğrular adımlar bir HDP kanadından değil, CHP ve İP tarafından da atılıyordu.
CHP’liler saçma sapan gerekçeleri öne sürüp PKK terörüne son darbeyi vuracak tezkereye “hayır” oyu veriyordu.
İP’liler de doğu ve güneydoğu gezilerinde yüzlerine ifade edilen “burası Kürdistan” sözlerine karşı sergiledikleri yumuşak üslupla taktıkları milliyetçilik maskesini çıkarıyordu.
***
Dün iktidara gelmek için her yolu mübah görüp, seçimleri kazanmak için PKK taleplerine evet diyenler bugün tekrar milliyetçi maskesi taktı.
Taraflı tarafsız herkese dinime küfreden bari Müslüman olsa dedirten hareketlere imza atıp, her yönüyle terörü bitirmeyi hedeflediği açık olan söylemlere kulak tıkıyorlar.
Konuyu bağlamından koparmak adına her yola başvuruyorlar.
Terörsüz Türkiye hedefini duyduklarından beri ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.
Sizce niye?
PKK’nın yok olması durumunda kimin boyunlarına davul asıp, tokmağı da DEM’in eline vereceğini mi düşünüyorlar?