CHP, toplum değerlerinin katliam müessesesidir


Merhum Necip Fazıl Kısakürek, yıllar önce CHP’yi "CHP bir parti değil, Türk’e dinini, dilini ve özünü kaybettirmeye memur bir katliam müessesesidir" şeklinde tarif etmişti. Yaşasaydı ve CHP’nin son yıllarını görseydi, acaba ne derdi?
CHP’nin sokaklara çıkardığı kitlenin rezillikleri, toplumun hassasiyetlerinden ne kadar uzak olduklarının hem kanıtı hem de manzarası olmuştur. Elbette, bu eylemlere katılan herkesin aynı şekilde nitelendirilmesi haksızlık olur. Ancak onların suçu, rezillik yapanları yalnızca izlemekle yetinmiş olmalarıdır. Müslümanlar için en kutsal günlerde namazla alay eden, Şehzadebaşı Camii'nin avlusunda alkol tüketip şişelerini sağa sola atan, "Eceli gelen köpek cami duvarına işer" atasözünü adeta uygulamalı bir şekilde gösteren, mezar taşlarını kıran, ellerinde rakı-bira dans eden, körkütük sarhoş halde slogan atan, LGBT misyonlu hareketler… Tüm bunlar, tutuklu Ekrem’i savunmak için uygun olabilir ama Müslüman bir ülkede üstelik Ramazan ayının manevi atmosferine açılmış bir savaş niteliğindedir.
"Sizi gördüm, sizi tanıdım, sizi bildim: Ağzınızda küfür, kalbinizde kir!" şeklinde tarif edilebilecek bir topluluk Saraçhane’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın merhum annesine ağır küfürler etti.
Özgür Özel, toplumda büyük tepkiler oluşunca "O küfürleri kendi anneme edilmiş sayarım" demek zorunda kaldı. Ancak bu açıklama samimi değildi; yalnızca günü kurtarma çabasından ibaretti. Çünkü geçmişte, benzer küfürler ettiği için gözaltına alınanlara sahip çıkan yine CHP’ydi. Halkı aşağılayan küfürbazları protokolde yanına oturtan da Özgür Özel’den başkası değildi.
CHP, özgürlüğü ve demokrasiyi başkalarının inançlarına, değerlerine hakaret etmek, aşağılamak ve saygısızlık etmek olarak gördüğü için bu rezil manzaralar yaşanmaktadır. "Katliam müessesesi" tanımı gerçekten de CHP’nin misyonuna tam olarak oturmaktadır.
Diplomasını usulsüzlükle almış, İBB Başkanlığı döneminde adı rüşvet, yolsuzluk ve teröre yardım/yataklık suçlamalarına karıştığı için tutuklanmış bir adam hakkında en ufak bir soru işareti koyamayan CHP, siyasi ahlak seviyesini de bir kez daha tescillemiş oldu.
Sol ahlakı bu kadar mı çürüdü, yoksa en başından beri hiç mi yoktu?
"Ezilmiş halklar", "Sosyal adalet", "Emekçinin hakkı" sloganlarıyla toplumun duygu ve düşüncelerini sömüren solcular, bir rüşvet ve yolsuzluk olayında yine sınıfta kalmıştır.
Yıl 2025... CHP’lilerin ihbarıyla İBB’de bir yolsuzluk, rüşvet ve terör soruşturması başlıyor.
Yıl 1993... SHP (CHP) döneminde, İBB’ye bağlı İSKİ’de büyük bir yolsuzluk patlak vermişti. Bu yolsuzluğu ortaya çıkaran ise, İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel'in, sevgilisi uğruna boşanmak istediği eşi Nurdan Erbuğ olmuştu. Görünen o ki, CHP içinde böyle bir gelenek var; yolsuzluk ve rüşvet olayları kendi içlerindeki kavgalarla açığa çıkıyor.
Özgür Özel de bu duruma, "CHP'nin içinden, Atatürk’ün partisine hiç yakışmayacak bazı meczuplar bulunarak başvurular yaptırılıyor, ifadeler alınıyor." şeklinde isyan ederek bu geleneği ortadan kaldırmaya yönelik bir öfke yansıtıyor. Adeta "Kim ne çalıyorsa çalsın, çırpsın, neden ortaya çıkarıyorsunuz?" diyerek tepki gösteriyor. Oysa aksi olsaydı, "Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sonuna kadar araştırılsın." derdi. Sadece üç villanın nasıl alındığını sorgulasa bile, çorap söküğü gibi her şey ortaya dökülecek...
Fakat Özgür Özel ve neredeyse CHP’nin büyük bir kısmı için bu konuların hiçbir önemi yok.
Bugün sokaklara dökülenlerin de böyle bir hassasiyeti olduğuna inanmıyorum. Onları harekete geçiren ve birleştiren tek şey, bağnaz bir hükümet düşmanlığı ve "Recep Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin" anlayışıdır. Ekrem İmamoğlu’nun çalışıp çalışmadığı ya da yolsuzluk yapıp yapmadığı, inanın umurlarında bile değil. Eğer gerçekten bir hassasiyetleri olsaydı, ilk döneminde İstanbul halkına değer vermediği ve hizmet üretmediği açıkça belli olduğu halde onu ikinci kez İBB Başkanı yapmazlardı.
Önce Amerikan medyası, sonra İngiliz medyası üzerinden yardım dilenen Özgür Özel, İngiltere’ye şöyle seslenmiş:
"Nasıl bir gerekçesi var, nasıl bir sebebi var? Bütün Avrupa tepki gösteriyorken, İngiliz İşçi Partisi’nin, Starmer’in bu konuda herhangi bir şey söylememesini gerçekten anlamıyoruz.
Terk edilmişlik hissediyoruz.
İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı’nı alıp hapse koyuyorlar ve İngiltere buna ses çıkarmıyor."
Bu adam, "Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!" diyen Atatürk’ün miras bıraktığı CHP’de genel başkanlık yapıyor. Gerisini siz düşünün...
CHP, mevcut zihniyetiyle, eylemleriyle ve söylemleriyle Türk milletine yabancı bir hale getirilmiştir. Allah, Türkiye’yi CHP zihniyetinden ve istismarlarından korusun. Amin.