17 Kasım 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Siyaset MHP’li Akçay : Uzun vadeli stratejik hedefimiz Türkiye’nin 2053 yılında “süper güç ve lider ülke” olması

MHP’li Akçay : Uzun vadeli stratejik hedefimiz Türkiye’nin 2053 yılında “süper güç ve lider ülke” olması

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erkan Akçay, 2024 Yılı Bütçe Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi'nin düşünce ve kanaatleri hakkında açıklama yaptı. Akçay “Uzun vadeli stratejik hedefimiz Türkiye’nin 2053 yılında “süper güç ve lider ülke” olması” ifadelerini kullandı

19 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
MHP’li Akçay : Uzun vadeli stratejik hedefimiz Türkiye’nin 2053 yılında “süper güç ve lider ülke” olması

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Milliyetçi Hareket Partisi’nin 2024 Yılı Bütçe Kanun Teklifi hakkında düşünceleri hakkında açıklama yaptı. “On İkinci Kalkınma Planı’nın temel amacı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaktır. Stratejik hedefimiz ülkemizin 21’inci yüzyılda bölgesinde barış ve istikrarın teminatı olan, uluslararası ilişkilerde söz sahibi güçlü bir ülke konumuna gelmesi için gerekli bütün şartların hazırlanmasıdır. Uzun vadeli stratejik hedefimiz ise Türkiye’nin 2053 yılında “Süper Güç ve Lider Ülke” olmasıdır.” dedi

 MHP’li Erkan Akçay’ın konuşmasının tamamı:

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri;  2024 Yılı Bütçe Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun düşünce ve kanaatlerini paylaşmak üzere huzurunuzdayım.  Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.  Sözlerime başlarken aziz vatanımızı bizlere emanet eden atalarımızı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman şehitlerimizi, partimizin kurucusu Başbuğ Alparslan Türkeş’i rahmet ve şükranla anıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ve aziz milletimizin dirliği için sınır boyları ve sınır ötesinde mücadele eden kahramanlarımıza başarılar diliyor, her birini Allah’a emanet ediyorum.

Değerli milletvekilleri;  Bütçe; millet malıdır, Türk milletinin alın teriyle yarattığı kaynaktır. Bu nedenle bütçe toplumsal gerçekleri kavramalı, Türk milletinin önceliklerine ve beklentilerine ışık tutmalıdır. Bütçe görüşmelerinde dünya ve ülke gündemini akıl ve vicdan terazisinde, milli tarih şuuruyla “dün, bugün, yarın” perspektifiyle ele alıp düşüncelerimizi paylaşacağız.

TÜRKİYE, İSTİKRAR İÇİNDE TÜRK VE TÜRKİYE YÜZYILI HEDEFLERİNE EMİN ADIMLARLA İLERLEMEKTEDİR

Muhterem milletvekilleri, Dünya; savaşların, çatışmaların, salgınların ve ekonomik buhranların neden olduğu küresel krizlerle boğuşmaktadır. Bütçe görüşmelerini gerçekleştirdiğimiz bugünlerde ülkemizin gündemi yoğun ve çetindir. İsrail’in Filistin’deki katliamları, Rusya-Ukrayna savaşı, 6 Şubat deprem felaketi, terörle mücadele, ekonomik istikrarın sağlanması, bekamızı hedef alan tehditler gündemin öne çıkan başlıklarıdır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, istikrar içinde Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine emin adımlarla ilerlemektedir.

Muhterem milletvekilleri, Siyasi ve demokrasi tarihimiz çok sayıda darbelerle, muhtıralarla, vesayet girişimleriyle, hükümet krizleriyle sık sık kesintiye uğramıştır. Sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle siyasi istikrar bir türlü sağlanamamıştır. Çok partili seçimlerin ilk kez yapıldığı 21 Temmuz 1946’dan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin fiilen yürürlüğe girdiği 24 Haziran 2018 seçimlerine kadar 51 hükümet görev yapmıştır. Hükümetlerin ortalama görev süresi bir yıl üç aydır. Diyebiliriz ki, Cumhuriyet tarihimizin 72 yılı siyasi istikrarsızlık içinde geçmiştir. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin maruz kaldığı tehdit ve tehlikelere karşı ülkemizin istiklâli ve istikbâli için Cumhur İttifakı kurulmuştur.  24 Haziran 2018 seçimleri ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen yürürlüğe girmiştir.

Bu sistem dört sütun üzerine inşa edilmiştir

1-Yönetimde istikrar, temsilde adalet;

2- Güçlü yasama, güçlü yürütme;

3- Demokratik uzlaşma,

4-Denge ve denetim mekanizmaları.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle bu hedefler büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Kuvvetler ayrılığı netleşmiştir. Siyasi istikrar sağlanmıştır.

TERÖRLE MÜCADELE TÜRKİYE’NİN ÖNCELİKLİ MESELESİDİR

Aziz Milletimiz, 14 ve 28 Mayıs 2023 seçimleriyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni 3’üncü kez teyit ve tescil etmiştir. Cumhurbaşkanı ve milletvekillerini seçen milli iradedir. Bu seçimleri referandum olarak gösterenlerin hevesleri kursaklarında kalmış, kendi iddialarına yenik düşmüşlerdir.  Yönetim reformunu bir türlü içlerine sindiremeyenler, sürekli olarak; tek adam rejimi, ucube sistem, despotizm diyerek seçimlerin meşruiyetini tartışanlar hem demokrasiyi hem de milli iradeyi hazmedememişlerdir.  Seçimlerde, adeta ganimet ve yağma taksimi yaparcasına, önüne gelene Cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verenlerin, imzaladıkları gizli protokollerle birbirlerine bakanlık ikram edenlerin, bürokraside binlerce atama listeleri hazırlayanların, demokrasi namına, milli irade namına, istikrar ve yönetim sistemi adına ülkemize verebilecekleri en küçük fayda yoktur.  Cumhurbaşkanlığı seçiminden 6 gün sonra 3 Haziran 2023’te Sayın Cumhurbaşkanımız Meclisimizde ant içmiş, aynı günün akşamı Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni açıklamıştır. Seçimlerden altı gün sonra yeni Kabine’nin göreve başlaması siyasi istikrarın kökleştiğinin somut bir yansımasıdır. Türkiye, Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle birlikte istikrar içinde milli savunmada, ekonomide, bilişimde, enerjide, teknolojide, sağlıkta, dış politikada ve daha birçok alanda büyük bir atağa geçmiştir.

Muhterem milletvekilleri, Bağımsız ve güçlü bir devlet olmanın, esenlik içinde yaşamanın ön koşulu güvenlik, adalet ve refahtır. Güvenlik olmadan huzur ve esenlik olmaz, adalet tesis edilemez, refah gerçekleşemez.  Terörle mücadele Türkiye’nin öncelikli meselesidir. Kahraman güvenlik güçlerimiz yurt içinde ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı etkin ve başarılı bir mücadele yürütmektedir. Bir zamanlar terörle anılan il, ilçe ve köylerimiz huzur beldeleri hâline gelmiştir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı, Pençe-Kaplan Harekâtlarıyla sınır güvenliğimiz teminat altına alınmış, oluşturulmak istenen terör koridoru bertaraf edilmiştir. Mehmetçiklerimiz canı pahasına terör örgütleriyle mücadele ederken bazı siyasetçiler teröristlere selam göndermekte, fetöcü hainleri affedeceklerini söylemekte,  terör örgütlerinin taleplerini Meclise kanun teklifi olarak getirmekte, Türk Ordusuna iftiralar atmaya çalışmaktadır.

Batılı devletlerin 15 Temmuzla ilgili ikiyüzlü tavırları tehdit ve tehlikenin geçmediğinin en somut delilidir. Terörle mücadelede eli kanlı teröristler kadar, terör örgütlerine destek veren, terör örgütlerinin hamiliğini ve propagandasını yapanlarla da mücadele edilmelidir.

VAAT EDİLMİŞ TOPRAKLARDA HÂKİMİYET KURMA HEDEFİNİN NİHAİ AŞAMASI TÜRKİYE’DİR

Değerli milletvekilleri, Dünya yeni bir denge arayışının sancıları içindedir. Dünyada ve bölgemizdeki çatışma ve savaşlar bu sancıların dışa vurumudur. Mazlum Filistin’de kan ve gözyaşı egemendir.   İsrail 7 Ekimden beri Gazze’de çocuk, yaşlı kadın demeden binlerce Filistinliyi katletmiştir.  İsrail’in Filistin’deki katliamlarının asıl nedeni büyük İsrail projesidir. İsrail’in inanç bazlı ve tarihi arka planı olan Nil’den Fırat’a kadar sözde vaat edilmiş topraklarda hâkimiyet kurma hedefinin nihai aşaması Türkiye’dir. Türk Milleti bu projeye asla müsaade etmeyecektir.  1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve toprak bütünlüğüne haiz Filistin devleti mutlaka kurulmalıdır.  İsrail tazminat ödemeye mahkûm edilmeli, katil Netanyahu Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalıdır.

TÜRKİYE, DIŞ POLİTİKADA SAHADA VE MASADA MESELELERE MAHKUM DEĞİL HAKİM KONUMA GELMİŞTİR

Değerli Milletvekilleri, Türkiye ve bölgemiz tarihin en kritik döneminden geçmektedir. Şark meselesi yeniden gündeme getirilmiş, asırlık plan ve projeler uygulamaya geçirilmiştir. Sözde müttefiklerimiz güneyimizde terör örgütlerinin hamisi, tedarikçisi olmuşlardır. “Lider Ülke Türkiye” ülkümüzün önemli unsurlarından birisi de bağımsız, etkili, sonuç alıcı, Türkiye merkezli ve çok yönlü bir dış politikadır.   Egemenlik haklarımıza yönelik saldırı girişimleri diplomasi ve caydırıcı gücümüzle etkisiz hale getirilmiştir. Irak’taki gayrimeşru bağımsızlık referandumu etkisiz hale getirilmiştir. Suriye’nin kuzeyine yapılan askerî operasyonlarla güneyimizde terör devleti kurma girişimi önlenmiştir. Doğu Akdeniz'de, Adalar Denizinde, Mavi Vatanda meşru haklarımızı hedef alan sinsi planlar bertaraf edilmiştir.   Libya ile imzalanan anlaşmalarla Türkiye’yi kara parçasına sıkıştırmak isteyenlere gereken cevap verilmiştir.  Millî davamız Kıbrıs’ta eşit ve egemen iki devlet kararlılığımız tüm dünyaya ilan edilmiş, 46 yıldır kapalı olan Maraş açılmıştır.  Yaklaşık 30 yıldır işgal altında kalan Azerbaycan’ın öz yurdu Karabağ, Türkiye’nin aktif desteğiyle Ermenistan işgalinden kurtarılmış, etrafımıza örülmeye çalışılan duvarlar yıkılmıştır.  Türkiye, meşru haklarımıza göz dikenlere hadlerini bildirirken diğer taraftan “Yurtta barış, dünyada barış” parolasıyla diplomasinin cazibe merkezi hâline gelmeye başlamıştır. Türkiye, Afrika'da, Orta Doğu'da, Güney Amerika'da, Asya'da barışçı ve insani ilişkiler kurmuştur. Türkiye, dış politikada sahada ve masada meselelere mahkum değil hakim, edilgen değil etkin konuma gelmiştir.  Dış politika hedeflerimizden biri de çevremizi samimi diyalog ve sağlam diplomasi imkânlarıyla barış kuşağı haline dönüştürmek, komşularımızla dostane ilişkiler geliştirmek, Türk ve İslam dünyasıyla sıkı diyaloglar kurmaktır.

Değerli milletvekilleri,  12 Kasım 2021’de İstanbul’da düzenlenen 8. Türk Konseyi Zirvesinde  “Türk Devletleri Teşkilatı” kurulmuştur. Bu zirvede Türk Devletleri Teşkilatı’nın gelecek perspektifini ortaya koyan “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” kabul edilmiştir. 11 Kasım 2022’de Özbekistan’da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi’nde Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gözlemci üye olarak tasdik ve tescil edilmiştir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gözlemci üye statüsü verilmesi, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ve Türk Birliğinin kurulması bakımından tarihî bir adımdır.  Türk Dünyasıyla birlikte  “Küresel Güç” olma hedefinin kurumsal yapıları oluşturulmaya başlanmıştır.   “Türk ve Türkiye Yüzyılı” hedefimiz doğrultusunda 3 Kasım 2023’te Astana Zirvesi’nin “TÜRK DEVRİ” temasıyla toplanması Türk dünyasında birlik ve beraberliğin kökleşmeye ve kurumsallaşmaya başladığının kanıtıdır.

TÜRKİYE, DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ HİDROKARBON ARAMA FİLOLARINDAN BİRİNİ KURDU

Sayın milletvekilleri, Enerji tedariki ve arz güvenliği Türkiye’nin ve küresel gündemin en önemli başlıklarından biridir. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülke enerji darboğazıyla boğuşmaktadır. Türkiye ise gelecek yüzyıllara damga vuracak enerji politikalarını adım adım hayata geçirmektedir.  Nükleer, hidroelektrik, enerji teknolojileri, batarya, güneş paneli ve rüzgâr tribünü alanındaki büyük çaplı yatırımlarımız doğal gaz ve petrol keşifleriyle perçinlenmiştir. Türkiye yaptığı yatırımlar ve uyguladığı doğru politikalarla enerjide merkez ve ticaret üssü olma hedefine emin adımlarla ilerlemektedir. Türkiye, dünyanın en gelişmiş hidrokarbon arama filolarından birini kurarak kendi doğalgaz ve petrolünü aramaya başlamıştır. Karadeniz’de bulduğumuz 710 milyar m3 doğal gaz rezervi üç yıldan kısa bir sürede Nisan 2023’ten itibaren evlere ulaştırılmıştır.  Bir dönem adı terörle anılan Gabar, Kato ve Bestler Dereler bölgeleri artık petrol keşifleriyle, üretimle, kalkınma ve huzurla anılmaktadır. Bu gün Gabar bölgesinde günlük yaklaşık 23 bin varil petrol üretilmektedir. Bu rakamın 2024 yılı sonunda 100 bin varile ulaşması ve yurtiçi üretimin 200 bin varilin üzerine çıkarılması hedeflenmektedir. Bu da petrol tüketiminin yaklaşık yüzde 20’sinin yerli kaynaklardan karşılanması demektir.  Akkuyu Nükleer Güç Santrali tam kapasiteyle faaliyete geçince ülkemizin yıllık elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak,  yıllık 7 milyar metreküp doğal gaz ithalatının önüne geçilecektir. Sinop ve Trakya Nükleer Güç Santralleriyle ilgili görüşmeler devam etmektedir.

TÜRKİYE, YERLİ VE MİLLÎ KALKINMA HAMLELERİYLE YÜKSEK TEKNOLOJİNİN VE SAVUNMA SANAYİSİNİN GELECEK VİZYONUNU ŞEKİLLENDİRMEKTEDİR

Değerli milletvekilleri,  Milli savunma gücü, bir milletin bağımsız, güçlü ve müreffeh bir ülke olarak yaşamasında en önemli etkenlerdendir. Türkiye, yerli ve millî kalkınma hamleleriyle yüksek teknolojinin ve savunma sanayisinin gelecek vizyonunu şekillendirmektedir. Milli teknoloji hamleleri ile savunma sanayinde yerlilik oranı yüzde 80’lere ulaşmıştır. Türkiye, 170’ten fazla ülkeye savunma sanayi ürünleri ihraç etmektedir. Türk savunma sanayii, 2022 yılında 4,3 milyar dolarlık ihracata ulaşmıştır. Ocak-Ekim 2023 döneminde 4,3 milyar dolar olan savunma sanayi ihracatımızın 2023 yılsonunda 6 milyar dolar ulaşması beklenmektedir.

·        İlk yerli ve milli uydumuz İMECE 15 Nisan 2023’te uzaya fırlatılmıştır

·        23 Nisan 2023’te Altay Tankları üretilmiş, gerekli testler için Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edilmiştir.                     

·        10 Kasım 2023’te Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Uzay Komutanlığı kurulmuştur.

·        Millî uçağımız HÜRKUŞ üretilmiş, HÜRJET’in üretim çalışmaları sürmektedir.

·        Milli muharip uçağımız KAAN 27 Aralık 2023’te havalanacaktır.

·        Bayraktar TB3 SİHA 07 Aralık 2023’te 11 inci uçuş testini gerçekleştirmiştir.

·        Uzun menzilli hava savunma füze sistemimiz SİPER 2024 yılında envantere girecektir. 

·        İnsansız savaş uçağımız “Kızılelma” 2024 yılında seri üretime geçecektir.

·        ATAK ve GÖKBEY helikopterlerimiz seri üretime geçmiştir.

·        Başta SİPER ve HİSAR olmak üzere yerli ve milli hava savunma sistemlerimizle,

·        BORA, TAYFUN ve CENK balistik füzelerimizle,

·        GÖKDOĞAN, BOZDOĞAN, KEMANKEŞ, CİRİT, GEZGİN, ÇAKIR, KASIRGA, ATMACA ve CİDA füzelerimizle Türkiye katmanlı hava savunmasını gerçekleştirmiştir.

·        KORAL, MİLKAR, ILGAR, NAZAR Elektronik harp sistemlerimizle savunma gücümüze güç katılmıştır.

·        Başta ALTAY tankımız olmak üzere zırhlı araçlarımız, insansız kara araçlarımız ve FIRTINA obüslerimizle gurur duyuyoruz.

·        ALKA, ŞAHİ, TUFAN, IŞIN, SAPAN ve YGLS elektromanyetik silah sistemlerimizle gücümüze güç katıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye 8.334 km kıyı şeridiyle bir yarımada ülkesidir. Dış ticaretimizin yüzde 80’i Akdeniz’den gerçekleşmektedir. ABD ve AB destekli bazı ülkeler Türkiye’yi Akdeniz ve Ege’de karaya hapsetmeye çalışmaktadır. Türkiye, bu haksız ve hukuksuz dayatmalara karşı Mavi Vatan Doktrinini geliştirmiştir. Bu doktrin çerçevesinde 2019 yılında Libya ile Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını imzalayarak Birleşmiş Milletlere kayıt ettirmiştir.  Türkiye, Mavi Vatan Doktrini ile 190 bin kilometrekaresi Doğu Akdeniz'de olmak üzere 3 denizde toplam 462 bin kilometrekare alanda hak ve egemenliğini ilan etmiştir.  Deniz Kuvvetlerimiz, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı kutlamaları kapsamında 100 adet askeri gemiyle İstanbul Boğazı’ndan muhteşem bir geçit töreni yapmıştır.  Mavi Vatanımızın yılmaz bekçisi olan Deniz Kuvvetlerimizdeki gelişmeler göğsümüzü kabartmıştır.

·        Türkiye, savaş gemisi inşa eden ve idamesini gerçekleştiren 10 ülkeden biridir.

·        10 Nisan 2023’te TCG Anadolu Gemisi Deniz Kuvvetlerine teslim edilmiştir. İnşallah en kısa sürede TCG Anadolu’nun bir üst versiyonu da Mavi Vatan ile buluşacaktır. 

·        Milli Gemi Projesi kapsamında beş adet Ada sınıfı korvet üretilmiştir. Planlanan dört adet İstif sınıfı firkateynden ilki olan TCG İstanbul Nisan 2023’te seyir testine çıkmıştır. Yapımı devam eden 8 adet destroyerden ilki 2027 yılında hizmete girecektir.

·        MİLGEM Projesi kapsamında planlanan 10 adet Açık Deniz Karakol Gemisinden TCG Akhisar ve TCG Koçhisar gemileri 23 Eylül 2023’te Mavi Vatan ile buluşmuştur.

·        Yeni Tip Denizaltı Projesi kapsamında, 6 adet Reis Sınıfı Denizaltı 2027 yılına kadar Deniz Kuvvetlerimize teslim edilecektir.

·        Türk Deniz Kuvvetlerine denizaltılar kazandırılması amacıyla Milli Denizaltı Projesi yürütülmektedir.

·        İnsansız deniz araçlarımız ULAQ, SANCAR, SALVO, ALBATROS-S ve MİR;

·        FATİH, YAVUZ, KANUNİ, ABDÜLHAMİD HAN sondaj gemilerimiz;

·        Barbaros Hayrettin Paşa ve Oruç Reis Sismik Araştırma Gemilerimiz Türkiye’nin gücüne güç katmaktadır.

·        Bu projelerde emeği geçen bütün vatan evlatlarına ve Mavi Vatanımız için gece gündüz demeden görev yapan tüm kahramanlarımıza teşekkür ediyoruz. 

UZUN VADELİ STRATEJİK HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN 2053 YILINDA “SÜPER GÜÇ VE LİDER ÜLKE” OLMASI

Değerli milletvekilleri, On İkinci Kalkınma Planı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 2’nci, Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın ilk kalkınma planıdır. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında önümüzdeki 30 yılı kapsayan 2053 vizyonuyla hazırlanan On İkinci Kalkınma Planı, Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın inşasını hedef almıştır. On İkinci Kalkınma Planı’nın temel amacı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmaktır. Stratejik hedefimiz ülkemizin 21’inci yüzyılda bölgesinde barış ve istikrarın teminatı olan, uluslararası ilişkilerde söz sahibi güçlü bir ülke konumuna gelmesi için gerekli bütün şartların hazırlanmasıdır. Uzun vadeli stratejik hedefimiz ise Türkiye’nin 2053 yılında “Süper Güç ve Lider Ülke” olmasıdır.  Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin etkin ve hızlı karar alma kabiliyetiyle On İkinci Kalkınma Planı’nın kararlı bir şekilde uygulanacağını ve hedeflere ulaşılacağını düşünüyoruz. 

Sayın Milletvekilleri, Dünya ekonomisi, savaşlar, çatışmalar, pandeminin etkileri, iklim değişikliği ve doğal afetler gibi olağanüstü koşullar altında 2024 yılına girmektedir.  Gelişmiş ekonomilerde uygulanan sert tedbirlere rağmen çekirdek enflasyon hâlen katılığını korumakta ve sektörel fiyat katılıkları ile piyasa aksaklıkları küresel toparlanma üzerinde baskı yaratmaktadır. Emtia fiyatları, devam eden jeopolitik gerilimler ve iklim değişikliğine bağlı aksaklıklar nedeniyle artış göstermektedir. Küresel ekonomide belirsizliklerin tırmandığı bu dönemde Türkiye ekonomisi, diğer ülke ekonomilerinden olumlu yönde ayrışmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar, küresel enerji ve gıda fiyatlarının artışı sonucu oluşan olumsuzluklara rağmen büyümeyi destekleyen politika ve tedbirlerle ülkemiz 2022 yılında yüzde 5,5 oranında büyümüştür.  

2020-2022 döneminde dünya ekonomisi kümülatif olarak yüzde 7 büyürken Türkiye ekonomisi bu üç yıllık dönemde yüzde 20 büyümüştür.  Türkiye, 2022 yılı itibarıyla satın alma gücü paritesi bakımından gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüğüne göre dünyanın en büyük 11’inci ekonomisidir.  906 milyar dolar olan cari gayrisafi yurt içi hasıla büyüklüğüyle ise dünyada 19’uncu sıradadır.  2023 yılında ise 17’nci sıraya yükselmesi beklenmektedir.  Asrın deprem felaketine rağmen Türkiye ekonomisi 2023 yılının ilk yarısında yüzde 3,9 büyümüştür. Dünya ekonomisindeki durgunluk belirtilerine rağmen Türkiye ekonomisinin 2023 yılında yüzde 4,4 büyüyeceği tahmin edilmektedir.  İstihdam edilenlerin sayısı 2023 yılı III. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 124 bin kişi artarak 31 milyon 724 bin kişiye yükselmiştir.   Aynı dönemde, İşsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,5 puanlık azalış ile % 9,2 olarak gerçekleşmiştir.  Küresel enflasyon artışıyla birlikte ülkemizde de enflasyon yükselmiştir. Orta vadeli programda 2023 yılsonunda yüzde 65 nispetinde öngörülen enflasyonun 2024’te yüzde 33’e, 2025’te yüzde 15,2’ye, 2026’da ise yüzde 8,5’e düşmesi öngörülmektedir. İhracatımız; 2022 yılında 254 milyar dolarla rekor kırmıştı. 2023 yılında küresel ölçekte devam etmekte olan sıkılaştırıcı para politikası nedeniyle zayıflayan dış pazarlara rağmen 2023 Ocak-Kasım dönemindeki ihracatımız 233 milyar dolardır.   Bölgemizdeki kriz ve çatışmalara rağmen, ülkemiz güvenli bir limandır.  Barış eksenli etkili diplomasimizle, demokratik istikrarımızı güçlendirmeye, millî birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeye devam edeceğiz. Rusya-Ukrayna savaşının yanı sıra, Orta Doğu’daki belirsizlikler küresel ekonomide ciddi olumsuzlara neden olmaktadır.  Jeopolitik risklerde görülen son tırmanışlar, özellikle enerji ve gıda fiyatları kanalıyla küresel enflasyonu da etkileme potansiyeli taşımaktadır.

DEPREMİN YARALARI HIZLA SARILIYOR

Sayın Milletvekilleri, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi doğrudan ve dolaylı olarak 18 ilimizde etkili olmuş, 14 milyon vatandaşımız depremden etkilenmiş,  50 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Deprem bölgesinde 6 milyondan fazla bağımsız bölümden oluşan yaklaşık 2 milyon adet yapıda hasar tespit edilmiştir. 680 bin konut, 170 bin tek katlı bağımsız bölüm yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Ağır kış şartları altında devletimiz tüm gücüyle deprem bölgesine nüfuz etmiş, vatandaşlarımız aç ve açıkta bırakılmamıştır. Böylesine geniş çaplı bir afette, dünyanın başka hiçbir yerinde bu derece hızlı, kapsamlı ve sürekli destek, yardım, inşa faaliyeti yürütülmemiştir. Afetten zarar gören illerimizde 200 binden fazla konutun yapımına başlanmıştır. Deprem bölgesinde 248 bin konut için dönüşüm başvurusu yapılmıştır. Depremin ekonomiye tahminî maliyeti yaklaşık 104 milyar dolardır. Depremlerde hasar gören bölgelerin yeniden ihyası, inşası, imarı ve depremin etkilerinin süratle ortadan kaldırılması amacıyla 2023 Temmuz ayında ek bütçe çıkarılmış ve 762 milyar lira kaynak kullanılmıştır. 2024 yılı için 1 trilyon 28 milyar lira kaynak ayrılmıştır. Ülkemizin yüzde 66’sı, nüfusumuzun yüzde 71’i deprem bölgesindedir.  Ülkemiz genelinde 6 milyon konut risk altındadır. 2 milyon bağımsız bölüm acilen dönüştürülmelidir. Depremlerde yaşadığımız kayıplarla bir daha karşılaşmamak için kentsel dönüşüm çalışmaları hızlandırılmalıdır. Türkiye, bilhassa son yıllarda gösterdiği yükselişle, kurumsal kapasitesini ve organizasyon yeteneğini artırmıştır. Pandemiyle nasıl başarılı bir şekilde mücadele edildiyse depremin yaralarını da en iyi şekilde sarılacağına inanıyoruz.

2024 BÜTÇESİ, CUMHURİYETİMİZİN YENİ YÜZYILINDA GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ İNŞA VE İHYA BÜTÇESİDİR

Değerli Milletvekilleri, 2024 bütçesinde giderler 11 trilyon 89 milyar lira, gelirleri 8 trilyon 437 milyar lira tahmin edilmiştir. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 6,4 olarak öngörülmüştür. 2024 bütçesi; toplumun tüm kesimlerini gözeten; yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, sosyal refahı artırmayı önceleyen bir bütçedir. 2024 bütçesi, savunma sanayimizin dışa bağımlılığını asgari seviyeye indiren bir bütçedir. Enerji ve gıda arz güvenliği, iklim değişikliği ve dijital dönüşüm gibi alanlarda ülkemizin elini daha da güçlendiren,  aile kurumumuzu, değerlerimizi, millî bünyemizin zenginliklerini kapsayan ve koruyan bir bütçedir. Bu bütçeyle depremle yıkılan şehirlerimiz yeniden ayağa kaldırılacak, geleceğe dönük afet riskleri azaltılacaktır. 2024 bütçesi, cumhuriyetimizin yeni yüzyılında güçlü Türkiye’yi inşa ve ihya bütçesidir.

Muhterem milletvekilleri, Konuşmama son verirken 2024 bütçesinin Türkiye’mize hayırlara vesile olmasını diliyor,  yüce heyetinizi ve büyük Türk Milletini saygıyla selamlıyor ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle konuşmama son veriyorum: “ Bu memleket tarihte Türk’tü, hâlde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.”  Ne mutlu Türk’üm diyene!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Jacob Neestrup: Okan Buruk saygısızlık yaptı

Jacob Neestrup: Okan Buruk saygısızlık yaptı