YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Meral Akşener’in Afyonkarahisar’da yerel seçimlerde ittifak yapma-yapmama adına yaptığı yorumlar, sürekli kendini tekzip eden tarzda ilerliyor. Bir dediği diğerini tutmuyor dersek tam olur.
“Hiçbir ilçe ve beldede iş birliği yapmayacağız" diyor. (Aslında büyükşehirlere açık kapı bırakıyor)
“Gelin; tüm siyasi partiler, hep birlikte, ayrı ayrı seçimlere girelim ve milletimize hizmet için yarışalım. Biz varız. “ diyor.
Bu açıklamalarından kısa bir süre sonra ise (Her ilde belediye başkan adayı çıkarma kararınız İstanbul ve Ankara’yı da kapsıyor mu?) sorusuna da “Bugünden bir şey söylemek mümkün değil. Bazı yerlerde bazı anlaşmalar yerelde olabilir. Onları henüz konuşmuş değiliz.” diyebiliyor.
Anadolu’da bu gibi davranışları gösterenler için “Gözü ayrı, kaşı ayrı oynuyor” derler.
Zaten MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu tezatlıkları “Ayrı ayrı seçime girme” çağrısının bizim nazarımızda ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Seçime ayrı girmek isteyenlerin elinden tutan, önüne geçen de yoktur. Bu çağrıyı seslendirenlerin yerel planda iş birliği ve ittifaklara hem açık kapı bırakıp hem de tek başına seçime girmekten bahsetmesi sadece tutarsızlık değil, bununla beraber akıl tutulmasıdır.” şeklinde yorumlamıştır.
Meral Akşener, CHP’nin içinde bulunduğu içler acısı hali bildiğinden büyükşehir adayları için ittifakta elini güçlendirmeye çalışıyor. Meral Akşener, şu an Kemal Kılıçdaroğlu’na ne söylerse söylesin, hangi siyasi aşağılamayı yaparsa yapsın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ona karşı sesi çıkmaz. Meral Akşener’i, HDP’yi bırakın hepsini toplasan %1 etmeyecek diğer ittifak ortaklarına bile sesini çıkaramaz. Kendisine Afyonkarahisar konuşmasında bol bol “Kazanamayacak/aciz adam” rolü veren Meral Akşener’i, Kemal Kılıçdaroğlu’na sorduklarında verdiği cevap "Akşener’in sözlerinin yorumuna dayalı soruları yanıtlarsam Sayın Akşener’e saygısızlık, nezaketsizlik yapmış olurum” şeklinde olmuştur.
Seçimden sonra böyle konuşan Meral Akşener, masadan kalkıp tekrar oturduğunda ise "Oy oranını bilmiyorum ama Kılıçdaroğlu kesinlikle seçilecek” demişti. Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçilseydi “Ben demiştim, bunda benim tekrar masaya oturmamım çok etkisi oldu” diyerek kendini pazarlayacaktı. Hem bu tiyatroyu İP Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, 1. tur seçimlerinden önce yaptığı "Masadan bilerek kalktık. Bütün bu olup bitenler kurgulanmış, planlanmış bir stratejiydi. Bu plan da müştereken oluşturuldu diyebilirim. Genel başkanlar biliyordu. İki belediye başkanının başkan yardımcısı olacağı biliniyordu. Kazanamayacak aday diye takdim edilen Sayın Kılıçdaroğlu'nu kazanacak aday hâline getirmek için bir hamle gerekiyordu. İktidara karşı strateji uyguladık" sözleriyle bitirmedi mi?
Ah kör olası siyasi menfaatler ah…
Böyle bir parti bu ülkede 5 milyon 256 bin 215 kişinin oyunu aldı. İşin en tuhaf tarafı ise mitinglerini 500-1000 kişi arasında katılımla yapan bu partinin gizli ve utanan bir seçmen kitlesinin olmasıdır.
Bunlar kapıyı kapatırken ve açarken de masadan kalkarken ve masaya otururken de hep pazarlık içindedir. Muhakkak bir siyasi menfaat güderler. O yüzden ne ilk sözlerinin ne de son sözlerinin bir değeri yoktur.
