21 Ekim 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram

Gök bayrak, mazlum

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

  Bizim dünyaya bakışımızı özetleyen ve hiçbir zaman değişmeyen, doğruluğu, haklılığı defalarca test edilerek kanıtlanmış bir sözümüz var: “Ne ABD, ne Rusya, ne de Çin, her şey Türk’e göre, Türk tarafından, Türklük için” deriz. Aslında bu sözün merkezinde olan ABD, Rusya ve Çin emperyalist nitelikleri dolayısı ile öne çıkarılmıştır. Yoksa, biz her şeyi Türk’e göre düşünürken, Türklük için öngörürken bunun karşısında duranlar arasında ayrım yapmayız. İngiliz'in Alman'dan, Fransız'ın İtalyan'dan bir farkı olmadığını biliriz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurarken bunların hepsiyle birden mücadele etmedik mi?

ZULÜM DAYANILMAZ BOYUTTA

         Çin bize biraz daha uzak olsa da, sömürmek, yutmak, emperyal emelleri uğruna her türlü zulmü yapmak ve hatta soykırım uygulamakta dünyadaki emsallerinden geri kalmıyor. Hatta fersah fersah ileridedir. Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türklerine ve diğer azınlıklara yapılan zulüm, artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır ve dünyanın gözleri önünde açık bir soykırıma dönüşmüştür. Kendilerinden olmayan, kendilerine itaat etmeyen, kendileri gibi düşünmeyen ve yapılanları onaylamayanlara reva görülen işkenceler, artık dayanılmaz bir hal almıştır. Güvenlik güçlerine her türlü yetki ve talimat verilerek, bir soykırıma gidilmektedir ve medeni dünya bütün bunları sadece seyretmektedir.

ETNİK VE KÜLTÜREL TEMİZLİK

         Bu zulüm yeni değildir, son derece sistematik biçimde yıllardır uygulanmaktadır. Gelinen nokta artık çığırından çıkmıştır. Çin, işgal ettiği Doğu Türkistan’da Türk ve Müslüman olmayı ağır ve kabul edilemez bir suç olarak görmekte, etnik ve kültürel bir temizlik yapmaktadır. Geçtiğimiz ramazan ayında oruç tuttukları için 28 Türk'ün katledilmesi bütün dünyada yankı bulmuştur. Müslüman Uygur Türklerine zulüm ve işkencenin insanlığı utandıran her türlüsü, en zalimi, en vahşisi reva görülmektedir. Uygur Türkleri, bir ölüm kalım mücadelesine girişmişlerdir.  Bu amansız mücadele, bir taraftan yok edilmek istenen milli kimliklerini ve dini değerlerini yaşatmak, diğer taraftan kendi vatanlarını muhafaza edebilmek içindir.

KİMLİKLERİNİ TERK ETMELERİ İSTENİYOR   
  

       Müslüman Türk olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, yaşlı veya genç, çocuk veya kadın demeden Uygur olan herkesi sorgusuz sualsiz gözaltına almaktadır. Bu gözaltılar ya idam, ya da işkence sonucunda katliamla sonuçlanmaktadır. Müslüman kimliğini yok etmek için oruç tutmak yasaklandığı gibi, camiler hedef alınmakta ve ezanın susturulması için büyük gayret gösterilmektedir. Uygur Türklerinden kendi kimliklerini, kendi dinlerini, kendi hayat tarzlarını terk etmeleri, dayatılanı kabul edip, uygulamaları istenmektedir.

İSLAM ÜLKELERİ İLGİSİZ

          Gök bayrak mazlumdur, üzgündür, küskündür ve yastadır. Ne yazık ki, özellikle İslam dünyası son derece ilgisiz ve sessizdir. Bu durum Çin yönetimini daha da azdırmakta, zulüm ve soykırımı daha ilerilere taşımasına yol vermektedir. Batı ülkelerinden bu konuda yükselen cılız sesler çok yetersiz ve sönük kalmaktadır. Kaldı ki, Çin yönetimi bu kadarından bile rahatsız olmakta ve kendince tedbir almaktadır. İngiltere’nin Arsenal takımında futbol oynayan Mesut Özil’in yaptığı bir paylaşımdan dolayı Çin televizyonlarında maç yayınının iptaline gidilmesi, ne kadar sistematik hareket ettiklerini ve zulmü inkâr edip gizlemek için neler yapabileceklerini gözler önüne sermektedir.

TEMEL İNSAN HAKLARINI TALEP EDİYORLAR

         Bütün mazlumların olduğu gibi, Uygur Türkü kardeşlerimizin de tek ümidi ve güvencesi Türkiye’dir. Bu kardeşlerimizin talebi, sadece hayatlarının teminat altına alınması ve temel insan haklarına riayet edilmesidir. Buna bir de inançlarının garantiye alınmasını istiyorlar, başka da bir istek ve beklentileri yoktur. ABD’nin Çin ile arasındaki bilek güreşine Uygur Türklerini malzeme yapması, bir fayda getirmeyeceği gibi sorunu daha da derinleştirmektedir. Türkiye bu meseleye kendi milli duruşuyla ve Ankara merkezli olarak bakmak, değerlendirmek ve çözüm üretmek durumundadır.  

 VAZGEÇİLMEZ SEVDAMIZ

          Bu konuda yapılabilecek çok şey olduğu kanaatindeyiz. Çin’e savaş açma iddiasında değiliz, ancak yapılanlardan haberdar olduğumuzu, kabul etmediğimizi, bu zulmün bir an önce durdurulması gerektiğini söylemekten, bunun için elimizdeki imkânları kullanmaktan da geri duramayız. Doğu Türkistan vazgeçilmez sevdamız, hasret kaldığımız ata yurdumuzdur. Kaşgar’ı, Urumçi’yi, Gulca’yı, Turfan’ı, Kumul’u Altay’ı unutamayız, yok sayamayız, görmezden gelemeyiz. Oradaki kardeşlerimizin acısı bizim acımız, sorunu bizim sorunumuzdur. Soydaşlarımızı, dindaşlarımızı, kardeşlerimizi, kendi makûs talihlerine terk edemeyiz. Bu bir milli meseledir ve güdük siyasi hesaplara, kısır çekişmelere malzeme yapılamaz. Her meselede olduğu gibi, Uygur Türkleri ile ilgili de, samimiyetsiz, ciddiyetsiz bir takım değerlendirmelerin ve istismarların olduğunu üzülerek görüyoruz. Ülkü Ocaklarının bu konudaki duyarlılığı, çabaları ve girişimleri her türlü takdire şayandır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *