Farkında olmak yetmez
İsa Yusuf Alptekin… Hak davası için durmadan çalışan bu değerli insanın hayatına baktığımızda gıpta etmemek elde değildir. İsa Bey’in mücadelesi, hayatına ve ailesine yansımıştır.
Her 17 Aralık geldiğinde ilgili sivil toplum kuruluşu örgütleri ve Doğu Türkistan sevdalıları bu ismi anmaktadır. İsa Bey'in hayat ve mücadele hikâyesi üzerinde çok şükür ki kapsamlı çalışmalar mevcuttur. İki ciltlik ve geniş kapsamlı çalışmalarından dolayı Ömer Kul Beyefendi'ye minnettarız. İsa Bey ve Doğu Türkistan’la ilgili yorulmadan, dur durak bilmeden çalışan Ömer Hoca ile irtibata geçip, İsa Bey'le ilgili çok duyulmayan anıları anlatmasını rica ettik:
Sene 1948… İsa Bey ve arkadaşları Doğu Türkistan’da hükümette görevlendirilmişler. Doktor Mesut Sabri Baykozi Hükümet Başkanı, İsa Bey ise Hükümet Genel Sekreteri olmuş. Her alanda geri bırakılmış toplumu eğitebilmek gayesiyle bir eğitim seferberliği başlatırlar. Bu dönemde oğlu Erkin Alptekin o zamanlar daha çocuk. Babasından bir bisiklet ister. Babası da “Oğlum haklısın, bisiklet kullanmak sizin de hakkınız ama Çinliler bizim milletimizi her alanda geri bıraktı, sana bisiklet alacağımız parayı, gel biz bu kampanyaya verelim” der. Bunun üzerine oğlu Erkin Alptekin “Tabii ki” der. Bisiklet alacakları parayı kampanyaya verirler. Öyle babanın böyle oğlundan ancak bu beklenirdi.
İsa Bey, vatan millet davasına kazandığı her şeyi harcayan birisidir. Bu da evini ihmal etmesine sebep oluyordu. Hanımı Fatma Alptekin “Ayda bir kilo dahi evimize et girmezdi” derdi. Erkin Bey derdi ki “Hocam (Ömer Kul) ben sordum babama, neden böyle yaptın, maaşı olan da birisiydin. Babam, oğlum dergi, gazete çıkarıyorduk, öğrencilere yardım ediyorduk. Ne gelirimiz varsa ben de onlara harcıyordum. Evet haklısınız sizi ihmal ettim. Ama vatan millet davası için sizi ihmal ettim” derdi. İsa Bey işte böyle bir adamdı.
Komünist işgali sonrasında Hindistan’a geldiklerinde, Amerikalı diplomatlar İsa Bey’e ve Mehmet Emin Buğra’ya, kendilerini aileleri ile birlikte Amerika’ya götürme teklifinde bulundular. Amerikan vatandaşlığı vermek dahil, maaş ve araba vermek sözü verilir. Karşılığında sadece üniversite ve sivil toplum kuruluşlarında komünizmin nasıl bir melanet olduğuna dair konferans vermelerini isterler. İsa Bey “Peki bizimle beraber çıkacak olan diğer soydaşlarımız ne olacak?” diye sorar. Amerikalıların, bizim sadece Alptekin ve Buğra ailesini götürme iznimiz var dediklerinde İsa Bey bu teklifi kabul etmez.
Bu teklifi kabul etmediği dönemde, İsa Bey'in aslında ayakkabı ve üzerine mont alacak parası dahi yoktur. Buna rağmen diğer soydaşları ile birlikte gidemediği için teklifi reddeder.
İsa Bey ve arkadaşlarının mücadelesi çok şükür ki bugün de devam etmekte. Bu işte öncülük eden İsa Yusuf Alptekin Vakfı, İsa Bey'in ansını yaşatmakla beraber Doğu Türkistan davasına da hizmet etmektedir.
İşte İsa Bey'in örnek şahsiyetinden gördüğümüz üzere Doğu Türkistan için farkında olmak yeterli değildir. Harekete geçmek, bir şeyler yapmak lazımdır. En azından İsa Yusuf Alptekin Vakfı Başkanı ve Türkiyat Araştırmalar Enstitüsü Türk Tarih Anabilim Dalı Başkanı Doçent Dr. Ömer Kul’un, Rumuz Yayınevinden çıkardığı ‘100 soruda Doğu Türkistan’ kitabını almakla hem bilgi sahibi olmuş hem de Uygur öğrencilere burs katkısında bulunmuş olursunuz. İnternet ve kitapçılardan aldığınız bu kitap, Uygur öğrenci kardeşlerimize burs olarak yansıyacaktır.