21 Ekim 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram

Akan Müslüman kanı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

  ABD’nin İran’lı Kasım Süleymani’yi bir füze saldırısıyla öldürmesi sonrası, bölgede zaten hiç eksilmeyen gerginlik, savaş, kan ve ölüm gündemi daha da ağırlaştı. Şimdi, bütün dünya İran’ın nasıl cevap vereceğini, ABD’nin bir sonraki hamlesinin ne olacağını bekliyor.

DAHA NE KADAR SEYİRCİ KALACAĞIZ?

         Kasım Süleymani’nin kim olduğu, ne yaptığı, bölgedeki kan ve gözyaşı iklimine katkısı ayrı bir tartışmadır. Zaten günlerdir gazetelerde, televizyonlarda konuşuluyor. Bütün mesele ABD’nin 10 bin kilometre öteden gelip, bütün Ortadoğu coğrafyasını karıştırmasına, oluk oluk Müslüman kanı akıtmasına ve bölgeyi kendi menfaatlerine göre parselleyip, İsrail’e peşkeş çekmesine daha ne kadar seyirci kalınacağıdır. Yapılan akıl almaz yanışlarla bu kan siyasetinin daha ne kadar besleneceğidir. Müslümanlar birlik olup mukaddes dinimizin emirlerine uysalar, ABD ve İsrail bu kadar kan dökecek bir zemin bulabilir mi? Bizim ivedilikle cevap bulmamız gereken soru budur ve bu soruya makul bir cevap bulup hayata geçiremezsek, bu vahşet de, bu katliamlar da, bu zulümler de ve bu parçalanmışlıkta artarak devam edecektir.

MEZHEP SİYASETİ

         İran bin yıldır, bir İslam ülkesi olarak varlığını, siyasetini, devamını ve hatta geleceğini bütün Müslümanların ortak değerleri üzerinden değil, kendi bakış açısı ve kabul ettiği mezhep üzerinden belirliyor. Şiilik, İran’ın tek ve değişmez üst kimliğidir. Bu durum belki kendi içinde bir sonuç veriyor. Ancak, bu kadarla kalmıyorlar. İran, mezhep faktörünü kendisiyle sınırlı tutmadığı gibi, başka ülkelere de yaymaya, kabul ettirmeye ve egemen kılmaya uğraşıyor. Sorun da buradan çıkıyor. Bu mezhep siyaseti Irak ve Suriye’de, hatta Yemen ve birçok Arap ülkesinde büyük sorunların çıkmasına ve iç bölünmelerin artmasına sebep olurken, sadece ve sadece emperyalistlerin işini kolaylaştırdı.

NİFAK SOKUYORLAR

         İslam alemi ne acıdır ki, Peygamber efendimizden sonra bu tür ayrışmalardan ve bu ayrışmaların sebep olduğu çatışmalardan kendini kurtaramamıştır. İslam, yüksek ahlak ve fazilet dini olmasına, hak ve hukukun zirvesini oluşturmasına, adalet ve refahı esas almasına rağmen, bugün dünyaya egemen olamamışsa, sebep budur. Ne yazık ki, bugün de aynı şeyler oluyor, Müslümanlar aynı dine, aynı kitaba, aynı Peygambere inanmalarına rağmen, en büyük ayrışmayı, en derin çatışmayı, en çok acı kayıpları kendi aralarında yaşıyorlar. Bu durum İslamın özünü kaybetmemize sebep olduğu gibi, İslam karşıtı olanların da işini her açıdan son derece kolaylaştırıyor. ABD yaptığı suikastla İran’lı bir komutanı öldürmekle kalmadı, İslam dünyasına nifak sokmanın, ayrıştırmanın, karıştırmanın ve çatıştırmanın yeni bir versiyonunu hayata geçirdi.

KİME NE ANLATIYORUZ?

         Öldürülen Kasım Süleymani bir ABD düşmanı mıydı? Hayır, kendi emelleri, kendi hedefleri için ABD ile işbirliği yapmakta hiçbir sakınca görmemişti. Aynı işbirliğini Rusya ile de yapıyordu. Bütün hayatını, bütün şöhretini yine Müslüman alemi içinde yaptıkları ile kazanmıştı. ABD dün işine geldiği için Süleymani ile işbirliği yapıyordu, bugün işine gelmediği için ortadan kaldırdı. Bu kadar basit, bu kadar kesin, bu kadar nettir. Kime ne anlatıyor, kimden ne fayda bekliyoruz? Şimdi İran’dan intikam sesleri yükseliyor, muhtemelen bir karşılık da verilecek. Peki sonuç ne olacak? ABD İran’dan korkup Ortadoğu’dan tamamen çekilecek mi? İsrail İran’ın misillemelerinden çekinip zulümlerinden, işgallerinden vazgeçecek mi? Bu soruların cevabı bellidir ve ne yazık ki, olumsuzdur. Tam tersine, İran’ı bahane ederek, daha çok gelecekler, daha çok kan akıtacaklar, daha çok işgal edecekler. Ne yazık ki, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler de buna çanak tutacak, yardımcı olacak, teşvik edecekler. Akan Müslüman kanı daha da artacak, İsrail daha da yayılacak, ABD daha da yerleşecek. Zaten maksat buna zemin hazırlamaktır, bahane oluşturmaktır. Artık çok iyi biliyoruz ki, ABD ve İsrail için, hatta bütün batı ülkeleri için en iyi Müslüman ölü Müslümandır. Bu olmuyorsa, kendi içine kapanmış, kendi derdine düşmüş, hiçbir hedefi, hiçbir iddiası bulunmayan Müslümandır.

ABD VE İSRAİL KÖRÜKLÜYOR

         İslam aleminin artık silkinip kendine dönme zamanı çoktan gelmiştir. Ayrılıklar, mezhep farklılıklarını dayatma bir kenara bırakılıp, öze dönülmezse, sadece ABD’nin işi kolaylaşır, İsrail rahatlar. ABD ve diğer emperyalistler mezhep farklılıklarını bilerek ve isteyerek körüklüyorlar. Terör örgütleri üzerinden yaptıklarını, mezhep çatışmaları ile devam ettirmek istiyorlar. Ve hiçbir İslam ülkesi bu kirli ve kanlı planın dışında değildir. Türkiye’de ısrarla Alevi, Sunni çatışmasını körüklemeye çalışmalarının sebebi de budur. Çok şükür bu oyuna gelmedik ve hiçbir zaman gelmeyeceğiz. Biz herkesi kendi inandığı gibi kabul ediyor, “Türk milleti” ortak değerinde buluşuyoruz. Ne kimsenin toprağında gözümüz var, ne kimsenin inancı ile bir meselemiz var. Herkesten de bunu bekliyoruz.


 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *