21 Ekim 2024
weather
11°
Twitter
Facebook
Instagram

İdlib, Ankara'nın teminatıdır

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

          Esad musibeti, Türk'ün kim olduğunu bütün dünyaya bir defa daha hatırlatmaya vesile oldu. Bu hatırlatma İdlib’le sınırlı kalmadan, Rusya’dan İran’a, AB ülkelerinden ABD’ye kadar herkesi içine alacak şekilde gerçekleşiyor. Türkiye’nin nasihatlerini dinlemeyip musibet çıkaranlar, bunun sonuçlarına da katlanacaklarını gördüler, anladılar ve şimdi kıvranıp duruyorlar.

DENGELER DEĞİŞTİ

         Rusya’nın arkasına saklanan Esad zaten muhatabımız değildi, şimdi varlığına bile tahammülümüz yok. Yaptığı kahpeliğin bedelini ağır şekilde ödüyor ve bunun dönüşü olmayacaktır. Kimseye eyvallah etmeden, kimseden bir şey beklemeden kendi işimizi kendimiz görüyoruz. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri sahadadır ve bütün kanlı hesaplar bozulmuş, bütün dengeler değişmiştir. Arkadan vuran kalleşler, analarından doğduklarına pişman edilmişlerdir ve bu daha bir başlangıçtır. Dileğimiz, dualarımız hiçbir yiğidimizin burnunun bile kanamaması içindir.

KENDİ SİLAHLARIMIZLA SAHADAYIZ

         Türkiye’nin kendi silahını yapmakla, kendi ihtiyacı olan teçhizatı geliştirmekle, teknolojinin en zirve noktasını yakalamakla elini nasıl güçlendirdiğini, sahada ne kadar etkili olduğunu ve üstünlük kurduğunu Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtlarında görmüştük. Bahar Kalkanı Harekâtı ile bu durum perçinlendi ve dünya, Türk’ün köşeye sıkıştırılamayacağını, oyun oynanamayacağını test etti ve gördü. Bize silah vermeyenler, ambargo tehdidinde bulunanlar, böylece bizim elimizi kolumuzu bağlayacaklarını ve teslim alacaklarını zannedenler, hayatlarının hatasını yapmışlardır. İHA ve SİHA’larımız, obüslerimiz alınan bütün tedbirleri geçersiz kılıyor, bütün savunma sistemlerini aşıyor ve kelimenin tam anlamıyla destan yazılıyor. Durmadan, en küçük bir tereddüt göstermeden ihtiyacımız olan bütün silahları, mühimmatı geliştirmemiz, yapmamız ve kullanmamız şart olmuştur. Bu konudaki kararlılık ve irade her türlü takdirin üzerindedir. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

SÖYLEDİĞİMİZİ YAPIYORUZ

         Esad ve Rusya musibeti sahada cevaplarını alırlarken, ikiyüzlü, sahtekâr ve düzenbaz Avrupalılar da bunun dışında kalmıyorlar. Suriye meselesini kendi kanlı emelleri için kullanıp, hiçbir kayba uğramayacaklarını zannedenler yanıldıklarını nihayet görmüşlerdir. Türkiye üzerine düşeni fazlasıyla yapmış, bedel ödemiş ve gerekli uyarılarda ısrarla bulunmuştur. Türkiye’ye gelen mültecilerin çok büyük bölümünün asıl hedefi Avrupa’ya ulaşmaktır. Nitekim, ilk göç dalgalarında Avrupa büyük bir panik yaşadı. Türkiye risk aldı ve bu sorunun çok daha büyümesini engelledi. Bunu yaparken, AB ülkelerinin verdiği sözleri dikkate aldı. Bu sözlerin yerine getirilmesini sabırla bekledi. Ancak aldığımız risklerin de, gösterdiğimiz sabrın da bir sınırı var. Bu sabır tükenmiştir. Verilen sözlerde durulmazsa kapıları açacağımızı söylemiştik. Söylediğimizi yapıyoruz. Hemen tutuştular ve görüşmek için sıraya girdiler. Sayın Cumhurbaşkanı, “Kapıları kapatın diyorlar, bitti artık o iş. Şimdi batı hepsi verecek. Nereye? Dünya Yüksek Mülteciler Komiserliğine. Çünkü mültecilere şu an takındıkları tavır, gaz bombası atmak suretiyle onları yeri geldiği zaman gerçek bomba atmak suretiyle yıldırmaya çalışanlar bunu uluslararası camiada da hesabını vermek zorunda kalacaklar” açıklaması her şeyi anlatmaktadır.

İDLİB’İN ÖNEMİ

         Biz Suriye’de bir toprak kazanma, petrollere konma peşinde değiliz. Bizim derdimiz, varlığımıza ve birliğimize yönelik tehdidin ortadan kaldırılması, yaşanan ve vicdanları kanatan insani sorunlara son verilmesidir. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle. Geneli itibarıyla Suriye meselesi, özelde de İdlib, Esad için kanlı düzenini genişletme ve teminat altına alma imkânı, Rusya için karanlık emellerine ulaşma yolu, İran için yayılma ve mezhebi anlayışını yerleştirme alanı, Avrupa için kirli planlarına ulaşma fırsatıdır. Oysa bizim için bir güvenlik sorunudur. Zaten mesele burada düğümleniyor. Suriye’nin aradan çıkarılması ile sıra Türkiye’ye gelecektir. Suriye parçalanırsa, İdlib kanlı hesaplara uydurulursa Türkiye üzerinde yapılan hesaplara bir adım daha yaklaşılmış olacaktır. Onun için, “İdlib’de yaşananlara ilgisiz kalmamız, Ankara’yı görmezden gelmemizle aynı şeydir” diyoruz.

TÜRK MİLLETİNİN DESTEĞİ TAM

        Varlığımızı hedef alan ağır ve yakın tehdidin ortadan kaldırılması için önce İdlib’in, sonra da Suriye’nin bir an önce huzura kavuşması şarttır. Esad’la bunun olması mümkün değildir. Türkiye, bu kana, bu rezalete, bu kalleşliğe, bu ihanete daha fazla seyirci kalmamış ve bizzat sahaya inmiştir. Çok şükür gereğini de yapmaktadır. Bütün kanlı hesapları bozmakta, bütün kirli oyunları yerle bir etmekteyiz. Bir beka mücadelesi veriyoruz. Bu mücadelede Türk milletinin desteği tamdır ve onur vericidir. Hafta sonu stadlarımızda yaşananlarla gururlandık. Böyle bir zamanda CHP ve yancılarının hâlâ, Esad’la aynı şeyi söylemeleri, hâlâ Türk düşmanlarıyla aynı tarafta olmaları, hâlâ “istemezük” naraları atmaları utanç vericidir. CHP, bugünkü yönetimiyle bir milli güvenlik sorunu olmanın da ötesine geçmiştir.


 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *