Çin’in son 3 yılı ve Türkiye’nin denge politikası
2017 itibarıyla Türkiye, makroekonomik gelişim politikasında "Yeniden Asya" demeye başlamıştı. O gün Dışişleri Bakanı bir konuşmasında bu politikayı şöyle duyuruyordu: Asya dünyanın ekonomi merkezi haline gelmektedir. Hâlbuki dünyanın bu en dinamik bölgesinde bizim köklerimiz derindir. Avrupa'da ve Avrupalı olmak gibi, Asya'da ve Asyalı olmak da bizim için değerlidir. Bizi biz yapan, özel yapan hasletlerden biri, bu iki sacayağında yükselmemizdir. Esasen, Avrupa ve Asya'yı birleştiren Türkiye, eksenin ta kendisidir, eksenin merkezindedir.
Bu durum pek tabi kendi başına Türkiye’nin bir politikasının sonucu olmayıp, Çin’in İpek Yolu’nu güncel yorumla canlandırmak üzere başlattığı “Bir Kuşak Bir Yol” projesi, 15 Temmuz’da Batılı müttefiklerinin tutumu, çok daha önce belirlenmiş lojistik üssü olma hedefinin örtüşmesi ile de ilgili idi. Diğer yandan ABD’nin de finansörü haline gelen ekonomik ve sanayi olarak güçlü bir Çin, dünyada tekrar ikinci bir kutup oluşturmaya çalışıyordu.
Dışişleri Bakanı'nın “Yeniden Asya” açılımı ile ilgili açıklaması sonrasındaki günlerde MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, bu politikaya bakışını şu şekilde ifade ediyordu: Yeniden Asya Açılımı'nı önemsemekle birlikte, coğrafyamızı stratejik güce dönüştürüp bir ayağımızla doğuya diğeriyle batıya tutunmak, Türkiye’yi kafeslemek isteyen muhasım odaklara en kalıcı cevap ve mesaj olacaktır.
2017 sonrasında, Çin’in bu çıkışının önünü kesmek ve bununla beraber de Amerika’nın cari açık sorununu azaltmak adına ABD bilinçli şekilde “ticaret savaşları” adımını attı. Bu savaş, alüminyum, çelik, beyaz eşya gibi mal sektörlerinin yanı sıra haberleşme gibi yüksek teknoloji sektörlerini de hedef alıyor, hatta bu sektörde Huawei gibi firmalar doğrudan hedef oluyordu. Bunun karşılığında Huawei firmasının CEO’su Zhengfei şöyle diyordu: ABD artık dünyayı temsil etmiyor. Bize yaptıkları çok daha iyi teknoloji üretmemize ve çok daha büyümemize sebep olacaktır. Batıda ışık söndüğünde doğuda yükselir, kuzeyde yollar kapanırsa güneye gideriz.
2019 sonlarına geldiğimizde ise ABD ve Çin arasında ticaret anlaşmasının birinci fazı imzalanıyordu. Görünen o ki, bu anlaşma ticaret savaşlarından görece daha fazla zarar gören Çin için, şimdilik bir zararkes anlaşması oluyordu.
Hemen hemen bu ticaret anlaşmasının olduğu günlerde, Çin’in Wuhan kentinde başlayan koronavirüs isminde bir salgın çıkıyordu. Bu salgın Çin’in ekonomisine son bir darbe indiriyor, Çin’in 2020 yılı büyümesinin beklenenden %0.8 daha düşük olacağı belirtiliyordu. Çin bir yandan üretim ve lojistik sorunları yaşarken, diğer yandan da dünyanın geri kalanının Çin’den mal talebi gittikçe düşüyordu.
Bugüne geldiğimizde bu salgın, zincirleme reaksiyonla petrol fiyatlarını etkiliyor ve düşen petrol fiyatları Rusya gibi petrol gelirine dayanan ülkeleri daha da olumsuz etkilemeye başlıyor. Bu virüs Rusya’ya yaygın şekilde bulaşmasa da eninde sonunda Rusya ekonomisini petrol yolu ile vuracaktır.
Bu çizdiğim tabloya bakıldığında son 3 senenin, Çin’in ve “Bir Kuşak Bir Yol” projesi aleyhine işlediğini görmek mümkündür.
Daha dün MHP Genel Başkanı konuşmasında “Tüfek, mikrop ve çelik üçlüsü bir kez daha zalim yüzünü göstermiştir” demişti. Tüfek, savaşları simgelerse; mikrop, korona gibi hastalıkları simgelerse; çelik de mal, ticaret ve sömürge zihniyetini simgelerse; resim aynı resimdir. Aynı resmi Kızılderililer de, Afrikalılar da, şimdi dünyanın çatışma ya da örtülü savaş halinde olan diğer bölgeleri de görmüştür, görmektedir, nefret etmektedir.
İşte bu dünyada, tamamen bir tarafta olmak, kırılmaz katılıkla ülküler etrafında taraftar bir politika yapmak kolaydır, ama sonuçları itibarıyla genelde yetersizdir. Esas önemli ve zor olan, maharet isteyen; doğunun batıyla yarıştığı, tekrar çok kutuplu olmaya doğru giden günümüzün dünyasında; yazıtlarla, nutuklarla, kitaplarla ve atasözleri ile zihinlerimize mıhlanan kadim nasihatleri unutmadan, ülküler ve andlar uğruna, uluslararası ilişkilerin buz gibi reel politik dünyasında denge yürütebilmektir.
Evet doğrudur, güneş doğudan yükselir; ancak unutmamak lazım ki, günün öğleden sonraki kısmı güneşin batışıdır ve güneş batıdan batar. İşbu nedenle de denge önemlidir.