Çaresi bulunmayan hastalık
Bazı toplumlar var ki her fırsatta Türklere saldırmaktan asla geri durmazlar. Söz konusu tabii ki er meydanı değildir, sinsilikte, hainlikte ellerine fırsat geçtiğinde bazen mazlum ayağına yatan, bazen terör boyutuna varacak kadar kinle hamurları yoğrulmuş toplumlar. Bunların kini o derece ifrata varmış ki hastalık boyutuna ulaşmış bile. Dünya yeni hastalığı ile boğuşurken, bu toplumlar bunu bile fırsat bilerek Türk’e saldırmaktan vazgeçmiyor.
Bir önceki yazımda koronavirüs ırkçılığından bahsetmiş, Farsların Türklere karşı tutumuna değinmiştim.
Şimdi dünya koronavirüsle mücadeleye yoğunlaşmışken, birlik halinde yardımlaşma ve dayanışma içerisinde bu belayı atlatmak için elinden gelen desteği sergilerken, size Ermenilerden söz açayım.
Yöneticilerinin uydurduğu gerçek dışı tarihe kanan bu zavallı toplum bu defa da şaşırtmadı. Yine de varlıklarını Türk’e kin kusmakla besleyen Ermenilerin hedefinde hiç şüphesiz ki Türkler var.
Bu defada sahneye çıkan Ermeni diasporası ‘sözde soykırım’ın sahte tarihi yaklaştığı için yeni ucuz yöntemlerle karşımıza çıkmaktadır. Emin olun ki bize tiksindirici gelse de gerçekleri bilmeyenler için etkili yöntemler arayışında olmuşlar. Güçlü oldukları Amerika’da, Türkiye ve Azerbaycan’a karşı yapmadıkları hokkabazlık kalmadı.
Her şeyden medet uman bu sanrılı toplum, dünyanın gündeminde olan koronayı da elbette uydurma tarihlerine bağladılar ki baştan beri kendilerini azdırıp besleyen Batılı abilerine yaltaklansınlar. Yıllardır sahte bir mağduriyet üzerinden yaşamını sürdüren Ermeniler daha ne yapabilirler ne kadar vicdansızlaşabilirler derken, 2020’de koronavirüs imdatlarına yetişti. Amerika’nın eyaletlerinde reklam panolarına ‘Biz 1915 Ermeni soykırımından sağ kurtulduk, birlikte Kovid-19’u da yeneceğiz’ içerikli reklam vermişler. Trajikomik bir vaka olarak değerlendirdiğimiz bu histerik tavır, Ermeni diasporasının daha ucuz nasıl hareket edebileceği konusunda akıl sunuşlarını zorlamaktadır. Bütün dünyanın hassas olduğu böyle bir zamanda, insanların hayatlarını, sevdiklerini kaybettikleri böyle bir konuyu adi siyasetlerine alet edecekleri kimin aklına gelirdi ki. Peki bu adilik, basitlik başarıya ulaşır mı?
Bence evet! Araştırmayan, incelemeye meyilli olmayan insanları bu gibi şeylerle zaten etkilemişler. Araştıran ve inceleyen insanlara da fazla şans bırakmıyorlar.
Bunun için uydurma tezleri hakkında bir sürü kitap ve makaleler yazarak, müzeler oluşturarak, filmler, belgeseller çekerek suyu yine bulandırıyorlar.
Bir araştırmacı internette bu olaylarla ilgili araştırma yapsa yine de biz kaybedeceğiz. Yabancı dilde yeterince gerçekleri anlatan kaynakları internet ortamına sürmediğimizden bu boşluğu kendi lehine çeken Ermenilere yenilmekteyiz. Emin olun ki ABD’deki reklam panolarındaki bu ucuz sözlere asla şaşırmadım. Mazlum ayağına yatmanın her türlüsünü başarılı bir şekilde yapan bu toplum, her nisan ayı içerisinde bir sürprizle meydanlara çıkmaktalar. Bakalım daha ne kadar alçalacaklar. Sanırım dünya bütün hastalıkların ilacını bulacak ama tıp bir hastalığın karşısında hep aciz kalacak. Türk’e karşı zehirlenmiş Ermeni kafasının tedavisi bu gidişle bulunmayacaktır. Çünkü hasta bütün tedavilere karşı olumsuz tepki vermek istediğinden hastalığın çözümü zor.