20 Ekim 2024
weather
11°
Twitter
Facebook
Instagram

Zırvanın zirvesindeler

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Terörden, Gezi kalkışmasından, kalleş darbeden, ekonomiyi baltalama çabalarından alamadıkları sonucu, koronavirüs salgınından beklediler. İstediler ki, Türkiye bu virüse teslim olsun, sağlık sistemimiz kilitlensin, hastalık yayılsın, ölümler artsın, insanlar aç ve açıkta kalsın ve böylece kendilerine bir yol açılsın. Bunu dilemekle kalmadılar, ellerinden geleni de yaptılar. Yine başaramadılar, yine sukutuhayale uğradılar.

MİLLİ İRADEYLE İŞLERİ YOK

Bir türlü vazgeçmiyorlar ve şanslarını yeni provokasyonlarla tekrar deniyorlar. Maksatları asla milleti ikna etmek, alternatif olmak değildir. Milli irade ile bunların hiçbir işi olmaz, çünkü buradan kendilerine iktidar yolu açılmasının imkânsız olduğunu bilirler. Bütün gayretleri, bütün hedefleri bir olağanüstülük oluşturmak içindir. Bunu her fırsatta söylüyoruz, onlar da neredeyse her gün yaptıklarıyla, söyledikleriyle bizi haklı çıkarıyorlar. Yine aynı yoldalar ve bunu açık şekilde de itiraf ediyorlar. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun söyledikleri bunun son örneğidir. “Önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde bir iktidar değişikliğini, hatta bir sistem değişikliğini görüyorum. Bu ülkede halkın gerçekten gözü açıldı” diyor.

BAŞKA ŞEKİL İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ!

Bu ülkede halkın gözü zaten her zaman açık olduğu için, Canan Kaftancıoğlu’nun kim olduğunu PKK sicilinden çok iyi biliyor. Söyledikleri kendi kirli hesap ve beklentilerini ve güdük zihniyetini ortaya koymaktan başka bir anlam ifade etmiyor. Hükümet işbaşında, Meclis çalışıyor. Dünyaya musallat olan koronavirüsle mücadelede en başarılı ülkelerin başında geliyoruz. Bir erken seçim olması için hiçbir sebep yok. Olağanüstü bir gelişme olmalı ki, bir erken seçime yol açılsın. Anlaşılan Kaftancıoğlu’nun kastettiği de beklediği de bu. Zaten ikinci cümlenin ikinci bölümünde, “başka bir şekilde iktidar değişikliği” diyerek kendini ele veriyor. Bu ülkede iktidar değişikliğinin başka şekli daha önce yaşandı, 15 Temmuz’da da denendi. Belli ki, hâlâ akıllanmamışlar. Sistem değişikliği kısmına hiç girmiyorum. Zira, Kaftancıoğlugillerin kafasındaki düzenin ne Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetle ne de, bugünkü yeni hükümet sistemiyle bir ilgisinin olmadığını çok iyi biliyoruz.

FİTNEDE ÖZGÜR, NİFAKTA ÖZEL

Şu tesadüfe bakınız ki, ülkenin huzurundan rahatsız olup, MHP’ye saldırarak bir kargaşa arayan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in söyledikleri de Kaftancıoğlu’nu tamamlıyor. Bu şahsın fitne çıkarmakta Özgür, nifak sokmakta Özel bir misyon üstlendiğinin farkındayız. Ancak, adresi yanlış seçmiş. MHP Lideri Sayın Bahçeli’ye saldırmaya uğraşırken komedi filmlerine malzeme olmuş. Tipi Tip maceraları ile siyaset, Donkişot üslubuyla açıklama yapmak kendisine yakışıyor olsa da, “Devlet Bahçeli” ismini ağzına alırken, bir değil bin defa düşünmesini kendisine tavsiye ederiz. Sayın Bahçeli, “Müslüman mahallesinde salyangoz satmayın, satmaya kalkışmayın, zira sattırmayız, müsaade etmeyiz” sözünü CHP’nin haddini aşıp, ihanete yöneldiği her durumda kullanıyor. Nitekim, kravatlı terörist Demirtaş’ın tiyatrosunu saf tutup izleyenler için de kullanmış ve “CHP’ye diyorum ki, çadır tiyatronuzu ya gidin Kandil’de kurun, ya da Pensilvanya’ya açın” demişti. Özel’e bu hatırlatmaları yapınca da, “beni tehdit ediyorlar” diye ağlamaya başlıyor. Sen ağlamayı bırak da, zırvanın zirvesinde olmayı nasıl başardığını anlat. Tehdit yok, sadece sana bir ayna tuttuk, sen kim olduğunu gördün, kendi resminden korktun, hepsi o kadar. Bunu getirip savaş meydanlarına bağlamak nasıl bir akıldır, kime mesajdır bilmiyorum, o meydanlarda olanlar bugün ayağa kalksa, ilk işi senin zihniyetinle yeni bir savaş vermek olur, bundan eminim.

TEKE TEK REZİLLİK

Bir çift lafım da, Fatih Altaylı denilen gazeteci bozuntusuna olacak. Bu ülkede hakaret ederek, küfrederek, kaba, saygısız, ölçüsüz biçimde sağa sola saldırarak, duruma göre vaziyet alarak şöhret olunduğunun en vahim örneği olan bu şahıs, bu defa adresi şaşırmış. İP müdiresiyle yaptığı Teke Tek rezilliklerinde hak ettiği dersi alınca, Sayın Semih Yalçın’a bir mektup yazmış. Mektubunda, merdi kıpti misali sirkatin söylemiş, yani kendisini anlatmış. Yıllardır utanarak izlediğim bu şahsın üslubunun hedefinin bir gün MHP ve Ülkücüler olacağı hiç aklıma gelmezdi. Bu zatı muhatap alacak düzeye inmeyi hiçbir Ülkücü asla düşünmemelidir. Çark edip kendi sözlerini düzeltmeye çalışsa da, zırva tevil götürmüyor. Hayatındaki siyasi görüş sana kalsın, ama Mustafa Kemal Atatürk’ü rahat bırak. Cumhuriyeti yıkmak, ülkeyi bölmek isteyen terör örgütü lideriyle aynı sofrada kaşık sallayıp, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlara savaş açıp, sonra da Mustafa Kemal Atatürk’e sarılmak beyhude bir iştir. Anlayacağın sana birkaç beden bol, birkaç beden büyük geliriz. Yargıyı da tekelinde zannetme.

Son sözümüz, Sayın Devlet Bahçeli’den bir hatırlatma olsun: Başka bir Türkiye yoktur. Sığınacak ve gidecek başka bir yurt yoktur. Yeni bir darbe ihtimalini dillendirmek bile bu ülkeye, bu millete nankörlük ve nimet bilmezliktir. Darbeye heves edenlerin hevesleri kursaklarında değil, mezarda kalacaktır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *