Hatırlanmayı bekleyen Borçalı Türkleri
Çeşitli etnik zenginliklerinden dolayı Kafkasya merak konusu fakat bu merak sadece kültürel zenginliklerinden kaynaklanmamaktadır. Bölge aynı zamanda hem joepolitik durumundan, hem de servetinden dolayı büyük güçlerin çıkar savaşlarına da ev sahipliği yapmıştır. Rusya ve Batı’nın, özellikle ABD'nin rekabeti bu bölgeden de yan geçmemiştir. Sovyetlerin çöküşünden sonra Rusya'nın güç kaybı ve azalan Rus etkisi Putin'in iktiadara gelişinden sonra yeni bir sayfa açılmasına sebep oldu ve etnik çatışmalar, ekonomik ve sosyal sorunlar Rusya'nın bölgede toparlanmasına hizmet etti. Bazen bu etnik çatışmalarda taraf gözükmemeye çalışsa da kuklanın arkasında hangi elin olduğu sır değildi. Çeçenistan sorununu da kendi yöntemiyle çözdükten sonra zedelenmiş karizmasını unutturdu. Artık bölgede eski Rusya'nın olmadığını, Kuzey Kafkasya'nın yerli halkları üzerindeki otoritesini, Gürcistan'ın iç işlerine karışma ‘hakkını’, Azerbaycan ve Ermenistan arasında ister savaş, ister 'anlaşma' sırasında 'vazgeçilmez' olduğunu ispatlamış durumdadır.
Stratejik çıkarlarımızla beraber soy ve kültür bağımızın da olması bölgede söz sahibi olmamıza davet çıkarıyor. Kafkasya politikası devlet politikamızın dâhilinde olmalı ve ayrılmaz bir parçası hâline gelmelidir. Yoksa 'beklenen Türk'ü bekleyen insanımız kalmayacaktır.
Borçalı Türklerinden şair ve yazar dostum Etimad Başkeçid zamanın birinde bana bunu anlatmıştır: “Bizim oraların (Borçalı) eskileri Sovyetler zamanında bile bir haksızlıkla karşılaştığında yüzlerini Türkiye tarafına dönüp; “Neredesin ay Osmanlı?” diye sitem ederdi.'' Bunun altında, Sovyet Gürcistan'ında yaşayan Türklerin hâlâ daha kimliklerine sıkı şekilde sarıldığı gerçeği yatmaktadır. Gürcistan bizim için yalnızca komşu ya da stratejik gerekçelerle ilgi duyulması gereken bir yer değil, aynı zamanda sıkı sıkıya bağlı olmamız gereken Borçalı ve Ahıska’dır. Bölgenin asıl unsuru olan, sayıları hiç de yabana atılacak kadar olmayan, kültürlerini hâlâ yaşatan aynı zamanda Gürcistan vatandaşı olan Türklerin sahipsiz olduğunu düşündürmemek lazım. Türkiye'de yaşanan olayları her an takip eden soydaşlarımıza ilgimizi başta Borçalı Türkleri olmakla beraber, hem Gürcistan'a, hem orada yaşayan farklı etnik gruplara ve bölge aktörlerine hissettirmemiz çok önemlidir çünkü Borçalı demek Gürcistan'da Türk demek, Türkiye demektir. Şirin şiveleriyle, cana yakınlıklarıyla, saza, söze, edebiyata olan meraklılıkları ve yetenekleriyle tepeden tırnağa ben Türk'üm diyor Borçalı.
Bu güzel insanların diğer özellikleri de bölgede olan bazı etniklerden farklı olarak asla ve asla Gürcistan'ın toprak bütünlüğüne zarar gelecek eylemlerde bulunmayışlarıdır. Gürcistan'ın değerlerine saygıyla yaklaşan Borçalı Türklerinin bu tutumları karşısında haksızlığa uğramaları ise bizleri üzmüştür. Geçenlerde komşu Gürcistan'da Svanlar tarafından saldırıya uğrayan Borçalı Türklerine ne yazık ki ne Gürcistan tarafından ne de bizler tarafından yeterince destek verilmedi.
Bu olaya sadece mahalli zeminde patlak veren etnik bir çatışma gibi bakmak sadelik olur. Bunu sadece “Svanlar, Borçalı Türklerine saldırdı” başlığında değerlendirmemek lazım. Olayın arkasında kim olursa olsun ve altında neler yatarsa yatsın Türkiye olarak Borçalı Türklerinin can ve mal güvenliğine yabancı kalmamalıyız. Gürcistan'ı kendi vatandaşını ve bizim soydaşımızı koruma vazifesini yerine getirmeye davet etmeliyiz. Orada olan herhangi mahalli veya etnik çatışmalar dikkate alınmalı ve hatta bir adım ötesine geçerek şu mesaj verilmelidir: “Borçalı Türkleri yalnız değildir!”