Depremle açığa çıkanlar ve MHD jeneratörü
Yüzyılın acısı, yüzyılın yıkımı, yüzyılın depremi ve yüzyılın felaketiyle karşı karşıyayız.
Kaybettiğimiz canların acılarını dindirmemiz ve bütün yaraları sarmamız mümkün değil.
Mesele insan hayatı olunca telafisi imkânsız oluyor.
Fakat çok canımız yanıyor.
Çırpınıyoruz!
Nasıl durabiliriz ki?
Zarar gören milletimizdir, akrabamızdır, öz kardeşimizdir…
Devlet kurumlarımız, özerk kurtarma gruplarımız, belediyelerimiz, vakıf ve derneklerimiz; şirketlerimiz ve esnaflarımız; sanayicimiz ve tüccarımız; yaşlısından gencine bütün Türk milleti bir şeyler yapmak için insanüstü çaba sarf ediyor, mücadele veriyor.
Yardıma gelen dost, komşu ve kardeş ülkeler var!
Gözleri yaşlı, niyazda ve duada olanlar var!
Neylersiniz ki, yaşanan afet insanüstüdür!
Yüzyıllardır olmayan olmuş, tek bir yerde olmasına alışık olduğumuz deprem on ilde birden aynı şiddetle tesir etmiş ve dahası ikinci bir depremle yıkımlara yıkım eklenmiştir!
Bununla beraber mevsimin şartları, felaketin büyüklüğü ve depremin on ayrı yerde iki defa aynı şiddetle hasar vermesi, yaralarımızı ve acılarımızı artırırken aynı zamanda da arama ve kurtarma çalışmalarımızı zorlaştırmaktadır!
Bunca gayrete karşı yine de vahşi duygularla saldıranlar var. Acılarımızı intikama çevirenler, mücadelemize nankörlük edenler ve sırtımıza hançer saplamak için yarışan düşmanlarımız var!
Ağızlarında nefret, sözlerinde melanet ve “sosyal medya”da rezalet saçanlar var!
TÜRK DEVLETİ, TÜRK MİLLETİNİNDİR
Devlet ve millet bütün varlığı ile orada! Çünkü Türk Devleti, Türk milletinindir.
Bu yıkımda mücadele eden, arama kurtarma çalışmalarını yürüten ve dahi tırnaklarıyla savaşan bizatihi Türk milletinin kendisi, cevher-i aslisi ve milli birikimidir!
Hiç mi düşünmezsiniz!
Vatanının bir karış toprağından ve bir tek çakıl taşından vazgeçmeyen Türk milleti bir tek insanından, o insanın saçının bir tek telinden vazgeçebilir mi?
Türk milleti, kendi devletinin kurumlarının bakiyesiyle ve insanının kendi öz malıyla hayat kurtarmaktan geri durur mu?
Vah size! Yazık size! Yuh size!
Amaçları ne peki? Elbette şer! Elbette bu büyük felaketten sonra çözülme bekliyorlar! Fakat Türk milleti her zaman olduğu gibi, her felaketten sonra olduğu gibi bu felaketten sonra daha da bütünleşecek, daha da güçlenecek ve kenetlenecektir!
MHD JENERATÖRÜ
Biz bunları yaşarken…
Sorgulamadan da duramıyoruz!
Büyük depremler oldukça, aklımıza gelenleri de durduramıyoruz!
Marmara ve Düzce depremleri geliyor hatırımıza… 1999 yılı. Körfezde ABD-İsrail gemileri, denizaltıları…
Ve Lider Devlet Bahçeli Beyefendi’nin o günlerdeki önlemleri, ikaz ve tespitleri hiç aklımızdan çıkmıyor!
Şimdi de öyle… İstanbul’da ABD gemisi… Aynı günlerde 11 ülkenin elçilerinin Türkiye’den çekilmeleri…
“Hayra alamet olmasa gerek” diye düşünmüş, terör saldırısı yapacaklar diye celadetle yönümüzü o noktaya çevirmiştik.
Fakat başka bir şey oldu. Yüzyılın felaketi geldi, 10 vilayetimizi deprem vurdu!
HAARP demiyorum, hayır “HAARP” değil!
Ama birilerinin elinde “MHD Jeneratörü” diye bir silah olduğu biliniyor!
“Jeokritik” bir mesele… İhtimal midir? Evet, hem de depremin doğal olduğu kadar yüksek bir ihtimal!
Birileri böyle bir vahşet, katliam, soykırım yapabilecek kadar adileşebilir mi? Tabii ki, yapmadıkları canavarlık değil. Dünya tarihi onların vahşetleriyle dolu…
Milletler mücadelesi bütün şiddetiyle sürerken, kabuğunu kırmak üzere olan bir Türkiye var!
“Durun vahşiler! Sizin sunduğunuz ve tasarladığınız sömürü düzenine karşı insanca bir yol var! Türk’ün kut ve töresinden sevgi toplumuna giden bir yol var!” diyebilen bir Türkiye…
Bu onlar için ürkütücü.
O sebeple hiçbir olasılığı gözden uzak tutamayız.