Bir Hz. İbrahim kıssasından yükselen ses
Kâbe’nin yapımı bitince Cebrail aleyhisselam, Hazreti İbrahim’e insanları hacca davet etmesini söyledi.
Hazreti İbrahim bunu nasıl yapacağını sordu.
Cebrail, “Ey insanlar, Rabb’inizin davetine icabet ediniz! Diye seslenerek” dedi ve bunu üç kez tekrarladı.
Hazreti İbrahim irkildi. Uçsuz bucaksız dünyada yayılmış insanlara sesini nasıl duyuracaktı! Üstelik etraf dağlarla çevriliydi. Sesi denizleri nasıl aşacak, çöllerden nasıl yol bularak insanlara ulaşacaktı.
Görevini hakkıyla yerine getiremeyeceğinden korkan Hz. İbrahim, Allah Teala’ya, “Ya Rabbi, ben sadece aciz bir kulum. Benim sesim dünyadaki bütün insanlara nasıl ulaşabilir ki?” diye niyaz etti.
Cenabıhak, “Sen nida et ve sen gayret et. Senin sesini ve davetini insanlara duyuracak olan biziz!” diye buyurdu.
***
Nasip işidir lakin yine de hep düşünmüşümdür, acaba “Hz. İbrahim’in kendi sesiyle yaptığı bu davet dünya üzerinde kaç kişiye ulaştı ve kaç kişi bu davete icabet etti?” diye… Belki bin, belki yüz bin belki de milyonlar… Bilmiyorum. Kim bilir?
Yukarıdaki kıssanın en önemli bölümünün Rabb’imizin, “Sen seslen ve sen gayret et. Senin sesini ve davetini insanlara duyuracak olan biziz!” buyruğudur.
Her şeyi sonsuz kudretiyle yaratan ve kuşatan Rabb’imizin elbette ‘ol’ dediği olur, ‘ulaş’ dediği ulaşır ve ‘gel’ dediği de gelir. Bunda şüphe yoktur. Fakat burada Hz. İbrahim özelinde bizden istenen, gerekenleri yapmak ve gayret etmektir. Sesin ve davetin ulaşması da bu aşamadan sonra Allah’a (cc) aittir.
Zaten Koca Yunus “Kader gayrete âşıktır” sözünü de boşa söylememiştir.
Biz çalışalım, biz gayret edelim Allah en güzelini nasip edecektir inşallah…
***
Liderimiz Devlet Bahçeli Beyefendi’nin ilk defa 1992 senesinde ilanen ifade ettiği ‘Cumhuriyetimizin 100. yılında 2023 lider ülke Türkiye hedefi’ne giden yolun son kavşağındayız. O tarihten bu güne aldığımız mesafe çok dikkat çekicidir.
Çok değil bir hafta sonra bugün, Türk milleti, temelinde şehit kanları, erenler duası ve atalar emaneti olan devletimizi yönetecek cumhurbaşkanımız ile birlikte TBMM kadrosunu seçmek için sandık başına geçecektir.
Seçimler milli egemenliğin mümeyyiz vasfı. Türk milleti 21 Temmuz 1946 yılından bu yana bu vasfı kullanıyor. Her ne kadar dokuz yüz kırk altı seçimleri “açık oy, gizli tasnif” tertibi sebebiyle şaibeli seçim olarak tarihimize geçmiş olsa da yine de bir başlangıçtır.
Bu dönemden sonra on yılda bir cebren kesintiye uğramış olsa da Türkiye Cumhuriyeti Devleti nihayetinde yapılan seçimlerle yönetiliyor.
Batı’dan geçme adıyla tanıdığımız “demokrasi” kavramı artık bizim vazgeçemeyeceğimiz bir durum.
Fakat bu durum kazanımlarının yanında başka riskleri de beraberinde getiriyor.
Demokratik alandaki siyasi partilerin dış bağlantıları, dışarıdan etkilenmeleri, çokça rastlanan istihbarat savaşlarında muayyen bir saha olmaları ve dahi içerideki iş birlikçilere açık olması bu yönetim biçimi adına büyük bir sorun teşkil ediyor.
Hele hele Türkiye gibi çok önemli bir potansiyele sahip iseniz, demokratik kuruluşlarınızın etkileşim ve iletişim alanlarına çok dikkat etmeniz gerekiyor.
CHP Genel Başkanı’nın, ABD’li küreselci Rifkin’i ve ayrılıkçı Kürtçü Nurşivan Elçi’yi kendine danışman tayin etmesi işte bu etkileşim ve iletişimin görünen en açık yüzüdür.
Ya görünmeyen, gizlenen yüzü?...
Bu noktada DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan’ın para karşılığı İtalyan ve İspanyol diplomatlara belge sattığı görüntüleri ve akabinde de tutuklanma olayını da unutmayalım.
***
Evet, 14 Mayıs 2023 seçimlerine doğru koşar adım ilerlediğimiz şu günlerde durum son derece önemlidir.
Şimdi hayalini kurduğumuz ‘lider ülke Türkiye ülküsü’ne giden yolun son safhasında ve son kavşak noktasındayız… Kaderimiz gayretimize; başarımız çalışmamıza ve zaferimiz mücadelemize bağlı…
Suskunluğumuzun ve sesimizi kısık tutmamızın son yedi yılda elde ettiğimiz milli kazanımları yok etmekle kalmayıp geleceğimizi de karartacağı aşikârdır.
Biz gayret etmezsek, biz mücadele etmezsek ve biz haykırmazsak sesimizi seksen beş milyon duymayacaktır.
Duyuralım. Tüm çabamızla ve elimizdeki tüm imkânlarla sesimizi yükseltelim. Yükseltelim ki çabamızın karşılığını Allah’tan isteyelim…