Kırgızistan’daki darbe girişiminin perde arkası
Kırgızistan, bağımsızlığın ilan edilmesinin ardından Türk dünyasında en çalkantılı siyasi krizlere sahne olan bir ülke olarak biliniyor.
Mevcut Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan ülkenin 7. lideri. Caparov, 2020 yılında tabiri caizse bir halk hareketi ile selefi Ceenbekov’dan boşalan koltuğa oturdu. Önce Başbakan, ardından Cumhurbaşkanı oldu ve 2021 yılında seçimle ülkenin başına geçti.
Göreve gelmesinin ardından ülkede çok sayıda reforma imza atan Sadır Caparov, Türkistan’da denge kurmaya çalışan güçlerin de dikkatini çekti. Özellikle, Kırgızistan’ın Türkiye ile kurduğu yakın ilişkiler ve Türk Devletleri Teşkilatı’nda aktif rol oynaması çok önemli adımlardı. Hâlihazırda Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreterliği ve TÜRKSOY Genel Sekreterliğinin yönetiminin Kırgızistan’da olduğunu hatırlatmak gerekir.
Tarihinde 3 kez darbe girişimi gören Kırgızistan’da yaşanan siyasi kriz ve iç çatışmalardan ders alan Caparov, işini sağlama almışa benziyor. 2021 yılında aralarında politikacı, asker ve bürokratların da bulunduğu bir ekibe darbe planladıkları gerekçesiyle bir operasyon yapılmıştı.
Benzer bir operasyonun düğmesine ise 5 Haziran’da basıldı. Ülkede 30’un üzerinde isme eş zamanlı operasyon yapıldı. Kırgızistan Devlet Ulusal Güvenlik Komitesi, 6 Haziran 2023 tarihinde operasyona ilişkin açıklama yaparak, suç örgütü üyelerine ait birçok örgütsel doküman ve ses kaydının ele geçirildiğini duyurdu.
Gözaltına alınan suç örgütü organizatörleri, daha sonra çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.
Suç örgütünün lideri olan Eldik Keneş Partisi Başkanı Roza Nurmatova yakalanan ilk isim oldu. Nurmatova'nın kurduğu örgütte 100'den fazla kişinin bulunduğu ve bu kişilere çeşitli görevler verdiği belirtildi.
Ayrıca, Kırgızistan güvenlik güçleri, Nurmatova'nın darbe planları için yabancı kaynaklardan büyük miktarlarda fon aldığını açıkladı. Kırgızistan istihbaratı, Nurmatova ve darbe planlayan suç örgütü hakkında “foncular” ve “komplocular” tabirini kullandı.
Kırgızistan devletinin darbeciler hakkında “komplocu” tanımını kullanmasından, bu grubun Caparov iktidarını devirerek halkta panik ve bir iç karışıklık oluşturmak istediği yorumunu çıkarabiliriz. “Foncular” tanımı ise daha önemli çünkü buradan hareketle bu örgütün yabancı birtakım odaklar tarafından fonlandığını ve darbe girişiminin dış destekli olduğunu söylemek mümkün. Nitekim suç örgütünün lideri olan Nurmatova’nın Sovyetler Birliği yanlısı demeçleri ve geçmişte Kremlin’in tezlerine yakın açıklamalar yapması bu ihtimali kuvvetlendiriyor.
Öte yandan, söz konusu örgüt içinde tutuklanan bazı isimlerin FETÖ’ye yakın bir tutum sergilemesi ve Caparov muhalifi olması da Kırgızistan’da karışıklık çıkarmak isteyen odakların kim olduğu hakkında fikir veriyor.
Caparov iktidarının Türkiye ile yakın ilişkiler kurması, özellikle FETÖ konusunda ülkedeki bir numaralı ismin Türkiye’ye teslim edilmesi, FETÖ’nün Kırgızistan’daki mevcut iktidarla arasına mesafe koymasına sebep olmuştu.
Yine darbe hazırlığındaki şahısların, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov’un, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Göreve Başlama Töreni’ne katılmak üzere Türkiye’de olmasını fırsat bilmesi de “zamanlama manidar” dedirtti.
Tüm bunlar ışığında, mevcut lider Caparov, ülkede istikrarı korumak adına darbe girişiminde bulunanlara karşı önlem almış ve büyük bir siyasi kriz önceden fark edilerek engellenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, geçmişten bugüne dost ve kardeş Kırgızistan’ın güven ve istikrar içinde olmasını arzu ediyor ve bu yönde Kırgızistan’daki iktidar ile ortak tarih ve soydaşlık perspektifinde yakın ilişkiler tesis ediyor.
Her şeye rağmen, Türkiye ve Kırgızistan, Türk Devletleri Teşkilatı ile geleceğe ümitle bakmaya devam edecek.